Ben ikna oldum ..
Selma'ya kalsa sevgililer gününü resmi tatil ilan ederdi.
Akıl tâtil-i eşgal etse de, nazarını ihmal etse, vicdan Sanii unutamaz.
Nokta RisalesiKitabı okuyor
Reklam
Ayrılan Yollar: Millî Yol'un 23 Kasım 1962 tarihli 43. sayısı "Nurculuk meselesi" başlıklı kapakla çıkar. "Çok kimsenin içyüzünü dahi bilmediği ve basının temas etmekten çekindiği bu konuyu tarafsızlık ve cesaretle ele aldık" alt başlığıyla orta sayfalarda başlayıp arka sayfalarda devam eden uzun bir yazı. Sonraki sayıda
Bizim hayaller siyah poşete Burçak
"Dileğim kar yağıp, yarın okulların tatil olması, iyi akşamlar."
Sayfa 25 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okuyacak
1960-1975 YILLARI ARASI 1960'ta ilk ihtilal. Türkçülerde yine ümit ve hareketlenme var. İhtilalin içinde yer alan Alparslan Türkeş ve arkadaşlarının tasfiyesine rağmen ümitler kırılmamış. Türk milliyetçileri siyasete giriyor. Atsız ve Türkçüler, Türkeş'in arkasında. 1970'ler, soğuk savaşın en şiddetli rüzgârlarının estiği yıllar.
Merhaba kitapseverler #Fersude#EmrahAkdeniz#öykü#aşk#dram#hüzün#okudumbitti#ozlemli_kitaplar " Hayata yeniden başlamak, elbette belirsizlikler ve zorluklarla dolu bir süreçti. Ancak Taylan, cesaretini toplayarak bu belirsizliklerle yüzleşmeye hazırdı. Taylan lise son sınıf öğrencisi,anneye düşkün ,bir abla ve hayattan ümidi kesmiş alkolik bir babaya sahiptir.Annesi oğlunun gönül ilişkileri için erken olduğunu düşünüyor çünkü önünde hayatının sınavını vereceği üniversite sınavı var ve günün birinde iyi bir mesleği olsun istiyor. Taylan' ın ailesiyle birlikte gittiği tatilde gönlünü inci ' ye kaptırır. Annesine söylemekle, söylememek arasında git gel yaşadıktan sonra annesine söyler. Annesi de bu durumu hoş karşılamaz . Tatil dönüşünde yaşadığı o talihsiz trafik kazası sonucu anne ve babasını kaybetmiştir. Ya sonrasında gelen yeni bir aşk? Taylan hayata tutunmayı başaracak mı ? İlk tanışma fırsatı bulduğum bir kalem ben çok sevdim . Bir öneri de benden sizlere gelsin . Sağlıcakla kitapla kalın @_burakbilgili @burcutektasofficial @azyayingrubu
Şaban Alıyev
Şaban Alıyev
Reklam
Atsız ve Arkadaşları Eylemde: Fatih'in Türbesini Temizliyorlar: Atsız yine Süleymaniye Kütüphanesi'ndeydi. Oradaki tasnif işine devam ediyordu. 1952 yazının bir tatil gününde öğrencileri Altan Deliorman ve Erk Yurtsever ile Divanyolu'ndaki bir kıraathanede buluşmuştu. Sonra birlikte Fatih'in türbesine gittiler. "Türbeye
Atsız Tekrar Süleymaniye Kütüphanesinde: Atsız aleyhindeki konuşma ve yayınlar nihayet 1952 Mayıs'ında semeresini (!) verecektir. Olaylar şöyle gelişir: "Türk Milliyetçiler Derneği, 3 Mayıs kutlamalarına katılması ve bir konferans vermesi için Atsız'ı Ankara'ya davet etti. Konferansın konusu 'Devletimizin Kuruluşu'
"Atsız, öğretmenlikten alındığının açıklandığı gün son dersten önce, Haydarpaşa Lisesi'nin geniş bahçesinde öğrencileriyle hâtıra fotoğrafları çektirdi. Gençler, ona kır çiçeklerinden bir demet sundular. Atsız derli toplu giyinirdi ama şık görünmeye meraklı değildi. Elbiseleri hep gri renkteydi. O gün de, yine gri renkte, fakat sanki terziden yeni çıkmış gibi bir elbise giymişti. Kolalı beyaz gömleği, bıçak sırtı gibi ütülü pantolonu ile her zamankinden farklıydı. Sanki bayram yerine gider gibiydi. Sonra derse girdi. Üçüncü dönem bitmiş, tatil yaklaşmıştı. O gün ders dışı konuşmalar yapıldı. Sınıfta acı bir sessizlik hüküm sürüyordu. Öğrencilerden biri müsaade isteyerek, yazdığı manzum hicviyeyi okudu. Atsız, gülümseyerek dinliyordu. Hava biraz yumuşamıştı. Sonra, bir başka öğrenci, bütün sınıfın merak ettiği soruyu sordu: Nakil kararı niçin verilmişti? Millî Eğitim Bakanı milliyetçi bir kimseydi. Bu karara nasıl imza atmıştı? Gülümseyen, sakin Atsız'dan o zaman eser kalmadı. Kükrer gibi konuşmaya başladı. Öğütler verdi, gerekli gördüğü açıklamaları yaptı. Nasıl geçtiği anlaşılmadan ders sona erdi. Atsız, yine sakin adımlarla öğretmenler odasına doğru yürüyüp uzaklaştı. Bu, onun öğretmenlik hayatındaki son noktaydı."
Artık bayramlar tatil beldelerine kaçmak için değerlendirilen günler haline geldi.Yani sıla-i rahim (akraba ziyareti) yerine bireysel tatil daha kıymetli oldu.Halbuki bireysellik uzun vadede mutluluk vermiyor.Bu bayramlar aile bağlarımızı güçlendirmek için bir vesiledir.
Reklam
Hiç...
Bir doktora gittim, detaylı raporlarımı götürdüm, ona şikayetimi tarif etmeye çalıştım. Okudu, sordu ve beni muayene etti. "İmrenilecek derecede sağlıklısınız", diye övdü sonra, "bedensel olarak hiçbir şeyiniz yok. Keyiflenmek için literatür veya müzik arayın kendinize." "Mesleğim icabı her gün bir sürü yeni şey okuyorum." "Herneyse, dışarıda da yeterince hareket etmeyi lutfedin kendinize." "Her gün üç, dört saat yürüyorum, tatil zamanlarında en az bunun iki katı." "O halde insan içine çıkmaya zorlamalısınız kendinizi. Ciddi anlamda insanlardan kaçan bir insan kaçkını olma tehlikeniz var." "Öyle olsa, ne olur ki?"
Eskiden bir fikir ile gerçekleştirilen seyahat şimdi daha çok bir itki ile gerçekleştiriliyor. Diziler, filmler, sosyal medya paylaşımları, arkadaş ve komşuların tavsiyeleri ve indirimli tatil paketlerinin etkisi altında çıkılan bu yolculuklar eskisine göre dahaaz içsel tecrübeye dönüşüyor; amaç çoğu zaman görmekten ziyade göstermek, anlamaktan ziyade anlatmak aslında.
Aşı olan cesur çocuk göğsünü gere gere gidip sırasına oturur ve arkadaşları sorardı: “Acıdı mı?” “Cık. Pire ısırdı gibi oluyor.” Cesurlar hayranlıkla, korkaklar alayla izlenir, her sınıfta ağlayıp bağıran, kendini yerden yere atan, hatta düşüp bayılan birkaç çocuk çıkardı. Aşı olmanın tek iyi tarafı, ertesi günün tatil olmasıydı.
Sayfa 69 - Yapı Kredi Yayınları - 14. BaskıKitabı okuyor
Açlıktan kıvranan işsiz bir insan özgür müdür? Okuması yazması olmayan, bilgisiz, kültür ve kitap dünyasının dışında bırakılmış bir insan özgür müdür? Yılın elli iki haftasında bir işe zincirlenmiş, birkaç gün için olsun dinlenme, tatil yapma, seyahat etme olanağı olmayan bir insan özgür müdür? Sürekli olarak geçim derdiyle boğuşan bir insan özgür müdür? Hep işinden olma korkusu içinde yaşayan insan özgür müdür?
Hıristiyan inancı banyoyu şüpheyle karşılıyordu; günaha benziyordu, çünkü zevk veriyordu. İspanya'da Engizisyon zamanında belli bir sıklıkta banyo yapan kişi sapkın Müslümanlığını itiraf ediyor demekti ve hayatı ateşte yanarak sona erebilirdi. Bugünün İspanya'sında eğer Marbella'da tatil yapıyorsa Arap'a Arap denir, yoksul Arap Mağripli'den başka bir şey değildir, hatta ırkçılar için pis Mağripli'dir. Granada'daki El Hamra Camii'ndeki su şenliğini ziyaret eden herhangi birinin bileceği gibi Müslüman kültürü, Hıristiyan kültürünün içmenin dışında her türlü suyu reddettiği zamanlardan beri bir su kültürüdür. Aslında, duş Avrupa'da oldukça geç yaygınlaştı; aşağı yukarı televizyonla aynı zamanda.
Sayfa 51
1,500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.