Peygamberimiz (s.a.v.): "Sığır ve dana eti devamlı yenilecek olursa: Alaca (vitiligo), Sedef ( psoriazis), cüzzam (lepra), fil hastalığı ve daha birçok hastalığa sebep olur" buyurmuştur. Bu hadisten anlaşıldığına ve yapılan bilimsel araştırmaların sonucuna göre midesi az asit üretenler ( kan grubu "A") kırmızı eti hazmedemez, sadece çürütür. Çürümüş et kalıntıları kılcal damarları tıkar, kanser, cüzzam, sedef, vitiligo, varis ve fil hastalığı gibi hastalıklara yol açar. Bu sebeple kan grubu "A" olanların daha az mide asidi ile parçalanan tavuk, hindi, keklik, oğlak, kuzu eti ve balığı tercih etmesi gerekir. ***
Serbest gezen: Dışarıya erişimi olan (veya pencereli kafeste duran)
Eti için beslenen tavukların serbest gezen diye nitelenmesi için, dışarıya erişim söz konusu olmalıdır. Kelime anlamıyla hiçbir şey ifade etmez bu. (Otuz bin tavuğun bulunduğu bir baraka hayal edin, iki metreye iki metrelik bir toprak alana açılan küçük bir kapısı var ve kapı, devamlı olmasa da çoğunlukla kapalı.) Tarım Bakanlığının serbest gezen tavuklar için belirli bir tanımı bile yok, bunun yerine bu iddiaların geçerliliğini desteklemek amacıyla üretici referansına güvenmeyi seçiyor. Sınai çiftlik üretimi tavuk yumurtaları serbest gezen diye etiketlenir genellikle. Serbest gezen yumurta tavuklarının gagaları kesilmiş, uyuşturucu ve ilaçlarla yüklenmiş ve işleri bittiğinde zalimce kesilmiş hayvanlar olduğunu düşünmek yanlış olmaz.
Reklam
Kırmızı eti ya da tavuk etini temiz plastik ambalajlar içinde alırız. Neredeyse hiç kan görmeyiz. Yaşayan, nefes alan, yürüyen, acı çeken bir hayvan ile bu ambalaj arasında bir bağ kurmak için hiçbir sebep yoktur. Kullandığımız kelimeler etin kaynağını gizler niteliktedir
TIMARHANE BANA NEYZEN TEVFİK’İ TANITTI Neyzen Tevfik (1879-1953) Onu tanımayan yoktur sanırım o kuşakta ve bizim kuşakta. Yeni kuşak merak sarsa, belki biraz tanıyabilir onun kişiliğini şiirlerinden... Görmek mümkündü onu Beyoğlu’nda, Havuzlu Beyazıt Meydanı’nda, Küllük Kahvesinde, Kumkapı’da, Samatya’da... İstanbul’un her yerinde, her
"Peygamberimiz (s.a.v.) balık, yumurta, et ve süt ürünlerini birlikte yememiştir. Hatta bir hayvanın eti ile başka bir hayvanın etini veya yağını birlikte yememiştir. Mizaca uymayan veya birbirine uygun olmayıp, hazmı için ayrı enzimler gerektiren yemekler birbiriyle karıştırıldığında sindirilemeden çürür. Mesela, karbonhidrat ile proteinler, süt ürünleri ile balık, birkaç inekten sağılarak karıştırılan süt, karışık et (örneğin, aynı cinsten iki farklı hayvanın eti, bir hayvanın eti ile bir diğerinin yağı, dana ile tavuk eti veya aklınıza gelebilecek herhangi bir et kombinasyonu), balık ile et, karışık yağlar (örneğin, koyun ile tavuk yağı, katı yağ ile sıvı yağ) birbirine zıttır. Bunların parçalana bilmesi için ihtiyaç duyulan enzimler birbirine zıttır. Bu zıtlık,enzimlerin üretilmesine engel olur ya da üretilen enzimlerin birbirini yok etmesine sebep olur ve yenen yemek sindirilmeden mayalanmaya veya çürümeye başlar. Bu, midede saatler süren bir işlemdir ve bağırsaklarda da devam eder. Yemekten sonra kanda lokositin yükselmesi bu sebepledir."
Bütun alıntılar
Beyin Protezi Arayüzüyle Kullanılan Yapay Zekâ Sistemi Düşünceleri Kelimelere Döküyor
Reklam
428 öğeden 331 ile 340 arasındakiler gösteriliyor.