tuhaftır tek kelimelik cümleler, 'gitti' gibi. kim gitti? ne zaman gitti? nasıl gitti? nereye gitti? her cevap uzun bir hikâyedir yazmasını bilene. şimdi o, canım kardeşim, gitti. ben elimdeki -içimde soğumuş çay- bardağa düşmüş gibiyim. bulanığım. soğuğum. ben o kelimeyi duymamak için, yıllarca o soruyu sormamıştım kendime.
112 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
Albert Camus' un okuduğum ilk ve tek kitabıdır. Bir kez orta sonda bir kez de lise sonda okudum bu kitabı. Kitapta Meursault diye bir karakter var ki kendisine duyduğum hayranlığı bir Catalina Otalvaro' ya duyuyorumdur, o da belki yani. Bizim ara sıra yaptığımız gibi cool görünmek amacıyla umursamaz bir tavır takınmıyor Meursault; düşünmediği
Yabancı
YabancıAlbert Camus · Can Yayınları · 2019113k okunma
Reklam
400 syf.
3/10 puan verdi
Kitabı ilk lisede okudum diye hatırlıyorum. Yani bundan yaklaşık 10 sene önce. O dönem demek ki toksik bir ergenmişim ki bu kitabı beğenmişim. Şu an hiç sağlıklı bulmuyorum. İki ruh hastası insanın şov yazıları gibi geliyor. Kitabın başında tamam etkileyici cümleler var, insanın hosuna da gidiyor ama bi yerden sonra baba tamam ama diyorsunuz :’)
Milena'ya Mektuplar
Milena'ya MektuplarFranz Kafka · Can Yayınları · 202355.3k okunma
Ne yola geldik, ne yolu terk ettik. İşte şimdi buradayız. Yol bizi bekler. Yol, hiç bitmez Yola devam. Yolu hiç bırakmadık, özgürlük savaşımız hep sürdü. Uğruna ölecek bir fikir bulamadım demişti bir şair. Daha çok şiire ihtiyacımız var, daha çok sevmeye, yolda olmaya… Hey sen, hiçbir zaman umut olmadığını söyleme bana, çünkü umut asla
724 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 11 days
Selim'in intihar ettiği yaşta (28) okunmalı, aslında hiç okunmamalı, tedavülden kaldırılmalı, hatta toplatılıp yakılmalı, içinde yazanların uzağında olmak "bat dünya bat" demekten daha kolay çünkü. "kitabı mı kendimi mi atsam balkondan?" sorusunu kaç defa sordum da kitap emanet diye dokunmadım bilmiyorum. Okuduğum on bir gün
Tutunamayanlar
TutunamayanlarOğuz Atay · İletişim Yayınları · 202062.5k okunma
iNSANIN ANLAMINI TÜKETMEK Zamanın ruhu deselerdi, hiç düşünmeden, bellek yitimi, derdim. Tuhaf bir bilgi edindik sonunda. Her şeyin bir cümlelik anlamı olduğu bir bilgi. Bir saat sonra kimsenin aklında kalmayan: derdi, duygusu, sesi, soluğu olmayan bir zavallı bilgi. İçinde hayatın olmadığı bir bilgi. Ne acısı var, ne sevinci. Sadece söylüyorsunuz. Bunun için bir nedeniniz olması da gerekmiyor. Koroya katılmak için bu kadarı yetiyor. Var olacağınız başka bir alan kalmadı. Zaten iki dakika sonra siz de, sözünüzü dinleyenler de hiçbir şey anımsamıyor. Gerçi siz sözünüze muhatap aramıyorsunuz, konuştuğunuz kişi de kimseden bir söz beklemiyor ama olsun, ne gam. Çağ, yeni bir varoluş kaidesi yarattı. Siz neden alçakta kalasınız değil mi? Bir şimşek çakımı boşlukta, siz de iki saniye göründünüz. Yeter! Simşek çakımı da değil, aptal bir tekrarın ruhsuz, kimliksiz gölgesi. Ne diyordu, hepimizden yapılmış bir bulantı fotoğrafın altındaki dizeler: Herkesle bir olurum| kişiliksiz kalırım. * Kimsenin kendine ait bir zamanı yok. Kimsenin kendi acısı yok, anısı yok, rüyası yok, arzusu yok. Herkes koronun en ortasında en yüksek sesi çıkarmak için çırpınıyor. Oraya nasıl geldiğini bilmiyor. Oradan nereye gideceğini bilmiyor. Kalabalıkla birlikte o da bağırıyor. Tek zamana indirgenmiş bir bellek. Yapıştırma bir gülümseme. Eğreti. Anlamsız. Güvenlik içinde ama yalnız değil. Bütün korkularını yendi. Daha doğrusu korkuyu saklayacak, öfkeyi, itirazı, hevesi saklayacak bir geçmişi yok. *Edip Cansever
Reklam
54 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.