Böylelikle gazetenin resmi çizeri Hernan Merino'nun çizgileri eşliğinde yayınlanan ilk basılmış öykümü okuyabildim. Odama saklanıp tek bir solukta, tüm yüreğim ağzıma gelerek okudum onu. Her satırda matbaa harflerinin ezici gücünü hissediyordum, evrensel bir dehanın alçakgönüllü bir parodisi kılığında o kadar aşk ve acıyla ortaya çıkardığım satırlar bir-iki teselli veren cümlenin desteklediği zayıf, karanlık monologlar gibi görünüyordu gözüme.
Gece sisle doluyor. Hızla gölgeleşen ve derinleşen sokaklarda bir kadın tek başına yürüyor. Yalnız, bir pelerin gibi sarınmış yalnızlığına... Yorgun, yıllardır yürümüşçesine yorgun. Her solukta içine çekiyor soğuk, gecemsi bir sessizliği.
Bazılarına, yani tek... Nasıl söylesem, tek solukta her şeyi kavrayan, tek solukta her şeyi anlatmaya alışkın insanlara bu fazlasıyla yavaş, güç ve bezdirici gelen bir iştir.
Artık ne mutlu ne de mutsuzum.
Her şey geçip gidiyor.
Bu zamana kadar yaşadığım, soğuk bir cehennemi andıran sözde "insan" dünyasında tek gerçek şey bu.
Her şey geçip gidiyor.
Bu manifestoyu karşıt eylemlerin tek bir solukta, birlikte yapılabileceğini göstermek için yazıyorum; eyleme karşıyım; sürekli çelişme ve olumlamaya gelince, ne savunuyorum ne de karşıyım, sağduyudan nefret ettiğim için açıklama getirmiyorum.
-Zira ömrün manası Yaradan'a olan bağlantıyı duymaktır. Biz bunu yirmi yılda bileceğimiz kadar tek bir solukta da bilebiliriz. Yeter ki; var yürekten Tanrı adını analım.
"Her şeyi tek solukta anlatabilirim. Turnelere çıktım, gezdim, sevdim, kaybettim, güvendim ve ihanete uğradım. Bunları yaz, işine yaramazsa da yak gitsin."
Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken bir yandan da onlarla sobbet ediyor, "Nerelisin?", "Kaç kardeş siniz?" gibi sorular soruyordu.
Gözleri bir ara, saçının ortası kırmızı olan bir delikanlıya takıldı. Delikanlıyı yanına çağırdı ve merakla sordu: "Adın ne senin evladım?"
Delikanlı, hazır ol