"Ve uyanacaksın, çevrene bakacaksın, soğuk ve pislik... İnsanlar yorgun, öfkeli..."Çok üzgün, sürdürdü konuşmasını: "Çirkin bir şey bu oysa inanmamak gerekir insana, hatta korkmak gerekir ondan, nefret etmek Yanlış yolda, insan. Oysa sen yalnızca sevmek istersin, peki ama nasıl mümkün olacak bu? Senin üzerine gelen vahşi bir hayvansa, canlı bir ruhun olduğunu kabullenmiyorsa, yüzüne tekme atıyorsa, nasıl bağışlayacaksın insanı? Bağışlamak olanaksızdır onu. Yalnızca benim adıma değil, kendi adıma her türlü aşağılanmayı bağışlayabilirim, ama zorbaların benim üzerimde başkalarına zarar vermeyi oğrenmelerini istemem, istemem. "
Yediği tekmeleri hak ettiğini bal gibi bilmesine rağmen, çektiği acı yüzünden sadece ona tekme atandan değil tüm insanlardan nefret eden bir köpek gibi davranma.
Korkarım Çelo, korkarım: Burası köy yeri. Burada babayiğitliğin dokuzu eyvallah demektir. Diklenmeye Pek gelmez köy yerinde Burda kanun kuvvettir. Burda kanun
varlıktır. Burda kanun insanın arkası olmaktır. Fakir isen belin kıyamete dek büküktür. Bir tekme yersin köy yerinde. Nerden geldiğini bilemezsin. Tilki bile başsağlığı geçinemez köy yerinde O da belinin ortasına tekme yer de nerden geldiğini bilemez. Tümümüz bilsek ne yaparız? Minare çalınmadan kılıf hazırlanır köyde. Bir haklı davada tűm haksızların başı olursun. Yalancı şahitten bol ne
var! Uzak kaldın da bilemezsin. Buralarda ödünç yalancı şahitlik yaparlar. Oda duvarlarına "Benim senden üç, beş şahitlik alacağım var" diye çizik çizerler.Eee, gör hikâye arkasını, Sürer de sürer. Orta yere bir nizah düşmesin.
Biri öbürüne göz kırpar. "Tamam mi?" Öbürü bir göz ile
Namuslusu da sahitlik yap-
"Eşhedüyü" çeker. "Tamam.
Namuslusu da şahitlik yapmaktan korkar. "Dogru söylersem halk gücenir, yalan söy-
lersem Hak gücenir. Hakim bey- Beni bağışla. Görmedìm,
bilmedim, hiç te buralarda olmadım der. Ve alir başını kayıplara gider, İstemez fışkının üstüne sıçramasını. Gören
görmediğini, bilen bilmediğini sõyler. Naçar kalırsın orta yerde Dinine, devletine bir küfur savurursun içinde. Ve o kadarla kalırsın.
Bura kõy yeri Çelo! Kanun sökmez bu yerde Burada kanun kuvvettir. Burada kanun arkadır. Burada kanun pąradır. Budediklerim yoksa belin kıyamete dek büküktür...
Zaferle yumruklarımı sıktım. "Kötü anılarımın hepsini güzel anılarımla tekmeleyeceğim," dedim kararlılıkla. Bu kararlılığım Ulaş'ı gülümsetti. Havaya kaldırdığım sol yumruğumu bileğimden yakalayıp dudaklarına götürdü ve bir öpücük bıraktı, ardından bana baktı. "Bunlarla tekme atma."
Yüzüm kızardı. Boğazımı temizledim. "Yumruklarım o zaman." Bana dokununca ya da beni öpünce hemen gevşiyordum. Antidepresan gibi bir şeydi Ulaş.
"Ben yumruklarım onları," dedi bu konuşmadan keyif alan bir sesle. "Sen gülümse sadece."
"Gülümsemek bence en güçlü silahtır." diye onayladım onu.
"Sensen gülümseyen, öyledir," diye onayladı beni.
Orda toplananlardan bikaçı, Amerikalıyı şoförün elinden çekip kurtarmışlar. Amerikalı da bu iyiliği yapanlara, öğrendiği o sözle teşekkür etmiş. Bu sefer, kavgacıları ayıranlar, şoförü hak lı bulup, hep birden Amerikalıya çullanmışlar.
Amerikalı yumruk, tekme yağmuru altında ka lınca, dayaktan kurtulmak için, kendisini döven lerin gönüllerini almak istemiş, onlara Türkçe sözde teşekkür ediyormuş durmadan. Hâlâ akıl lanmadı diye, daha çok dövüyorlarmış.