TELEPATİ, iki ayrı şahıs arasında, uzaktan beş duyu dışı idrak hâlinde, birinin düşündüğünü diğeri de düşünmek; yahud birinin hâl ve durumunun diğeri tarafından eşzamanlı olarak, gayrı irâdi bilinmesidir. Telepati’nin, sözlü veya sözsüz karşı karşıya “anlaşma”yı andırır bir tarafı var; anlaşma’ya nazaran onda mesafe hükmü olmaması, tek başına onu farklılaştırmaz. Kaldı ki telefon, telgraf vesaire gibi âletler yanında, TELEGRAM da bunu aşmıştır. Öyleyse, “normal üstü hissî bağ” tâbiri, ânî içe doğuşla birlikte, onu farklılaştırır. TELEGRAM’ın TELEPATİ’yi andırır tarafı, zihnin tesirinin karşısındakine tecellisini görmek şeklinde, KURBAN’da bu hissin zihin ve beden tezahürü olarak uyandırılabilmesindedir. Bu, cihazı kullananın şahsı ile birlikte, sadece cihazın hüneri olarak da yapılabilir.
(...)
Bildik mekân ve zaman kavramlarını aşan biçimlerde idrake mevzu olan TELEPATİ ve benzeri tezahürler, herhangi bir araç ve “mekân ve zaman” ölçülü kuvvet kullanmadan çevremizi etkileyebileceğimizi gösteriyor. Zihnin, su da dahil maddeyi etkileyebileceğini gösteren
tecrübeler, KUVANTUM fiziğinde bahsi geçen “tecrübe edenin, tecrübede müdahil rolü”nün, sözü edilen maddelerde müşahedesinden ibarettir. Tıpkı, iyi duygularla suya bakıldığı zaman, onun donmasında oluşan kristallerin daha güzel olması gibi... İnsanın şuurlu benliğinin, bir yönüyle tabiata, diğer yönüyle ruha bakan hâline misâl. Psikolojide geçen, eşya ve hâdiseye kendi şuurunu yansıtarak öyle görmeye de.