Ebruar kavramını veya Ebruarı bunların nasıl kimseler olduklarını el alacağız, konuşmaya çalışacağız Ebruar her ne kadar Türkçe'ye bir isim olarak geçmişse de aslında Arapça eril bir çoğul yani Ebruar iyiler demek Bu kekili bunun Ber veya Ber ayette geçtiği üzere Cenab-ı Hak Hz. Yahya için o Ber ile bir valideyhi Olem yakın Cebber'in
Çeçenya’daki birinci ve ikinci savaşlar sırasında bizzat kendim pek çok ölüm olayına şahit oldum. Ölü insanları gördüm, onlarca yaralanmış veya sakat kalmış çocuk ve yetişkin gördüm. Sadece ızdırap, kan ve gözyaşı vardı.
O dönemde olduğu gibi, şimdi de halen Rus güçler tarafından sivillere karşı yapılan mezalimle ilgili çok sayıda hikaye
Servet-i Fünûn döneminin önemli isimlerinden Hüseyin Rahmi Gürpınar ile tanıştığım eser oldu. Gulyabani konusuna eminim herkes Kemal Sunal filminden aşinadır. Dönemin toplumunun inanmış olduğu , kalıplaşmış olan paranormal olaylar gayet güzel bir şekilde ele alınmıştır. Gürpınar , insanların çevresinde olup biten olayları sorgulamadan , tefekkür
Bir inceleme yazısı için okumak istemeyeceğiniz kadar uzun arkadaşlar o yüzden hiç başlamamanızı tavsiye ederim.
Yaşadığımız çağda her iki cenahta da gerek sosyal platformlar gerek sözlü müzakereler yoluyla tartışma değerini sürekli koruyan kadının çalışması konusunda müstakil olarak kaleme alınan kitap sayısı yok denecek kadar azdır. (Nefes
Sumer yazar ve ilahiyatçıları, tanrı düzenini sağlayan tanrısal bir gücün varlığına inanmışlar ve o güce me adını vererek, Tanrıça İnanna'nın bu öyküsü* içinde onları bir liste halinde yazmışlardır.
Tanrılar, "kültür nitelikleri ve türleri" olarak adlandırılan bu me'lerin iyi olanlarını meydana getirdikleri gibi kötü olanlarını
Temizlik gibi, “duygu işi” de “kadın işi” olarak görülür ve çoğu kadın bu işte gerçekten iyidir. Temizlikte olduğu gibi bu işte de erkekler, kadınlar işi onlar için yapmayı bırakmadıkça, kendi paylarına düşeni üstlenmeyeceklerdir.
Böyle hayatın ta içinden bir konuyu ele aldığı ve kitapta dahi olsa anaerkil bir toplum olsaydık nasıl olurdu sorusuna cevabını bize kalemiyle sunarak bu zevki yaşattığı için
R. Ayça Kavraz’a minnetlerimi sunuyorum.
Malesef baskılanan kadınlardan biri olarak devrim’in paralel evreninde ki her gördüklerini zevkle okudum. Bade’nin ayaklarının yere bastığı işine dört elle sarıldığı yerde bende gururla, mutlulukla durdum.
Kelime hataları ve kadınların yaşadığı daha çoğu şeyi ekleyememesi(eklese roman 800 sayfaları bulurdu) dışında bir sorun yoktu.
Kitaba öyle daldım ki bitince kendi dünyama dönmek diğer kitapları bitirdiğimde verdiği etkiden daha sarsıtıcı oldu. Bitmesin istedim ki devam kitabı varmış beklemedeyim alacaklar listemde hemen başa yazdım.
Eşime okuması için vereceğim ama kapağını görünce ‘bu ne böyle erkek temizlik mi yapıyor bu kitapta?’ Diyerek bu istediğimi çöpe süpürdü . Gerçi onu bile kadın işi diye yapmaz buruşturup attı demek daha doğru.
Courtin'in 1826 tarihli ansiklopedik sözlüğündeki "Banyo" maddesi, 19. yüzyılın hemen başındaki yıkanma alışkanlıklarıyla bizimkilerin birbirinden ne kadar farklı olduğunu açığa vurur: Su orada karmaşık, tuhaf, insanın içine işleyen bir ortam olarak anlatılır. Özellikle banyonun etkileri sıvının sıcaklığına ve karışımlarına göre ayrıştırılır: En soğuktan en sıcağa, toplamda altı kategori ayırt edilir; hepsi tıbbi açıdan etkilerine göre sunulur, temizlik ya da rahatlama gibi konularaysa çok az değinilir. Banyo "uzman işi" bir uygulama olmayı sürdürür. Etkileri kullanılan sıcaklığa göre sarsıntı ya da yatışma yaratabilen ve insana güç verebilen mekanik bir ilkeye bağlıdır büyük ölçüde.
"Bugün namazlarımı tam vaktinde kılacağım" diye niyet edersin. Ezanı duyar duymaz lavaboya koşarsın. Tam abdestini alırken lavabonun kirli olduğu ilişir gözüne.Lavaboyu ovayım da hemen gidip namazımı kılayım dersin.Günlerdir içinden gelmeyen temizlik isteği bir anda coşuverir.
Orayıda,şurayıda derken bütün banyoyu temizlersin.
Öyle
Tess, büyükanne ve büyükbabasından kalan evin bazı bölümlerini yenileyerek pansiyon haline getirmeye başlar. Ama ki bir oda vardır ki, büyükbabası Sebastian Bell, öldükten sonra kapanmış ve bir daha hiç açılmamıştır. Tess, bu odayı ana suit yapmak istediği içinde işe oradan başlar...
Sonrasın da ise, aile sırrı olarak kalması gerekenler bir bir
Kâzım Karabekir Paşa, ana babaları Erzurum ve Erzincan bölgelerinde öldürülen iki bin kadar yetim Türk çocuğunu evlat edinmişti. Bunlar, dört ile on dört arasında çocuklardı. Üzerlerinde asker elbisesi olmasına ve Paşa'nın seçtiği zabitlerin nezareti altında olmalarına rağmen, asker terbiyesi görmüyorlardı. Kazım Karabekir Paşa, çocuklarda,
BEYAZ LÂLE
Hudutta bozulan ordu iki günden beri Serez’den geçiyordu. Hava serin ve güzeldi. Ilık bir sonbahar güneşi, boş, çimensiz tarlaları, üzerinde henüz taze ve korkak izler duran geniş yolları parlatıyordu. Bu gelenler, gidenlere hiç benzemiyorlardı. Bunlar adeta ürkütülmüş bir hayvan sürüsüydü. Hepsinin tıraşları uzamış, yüzleri pis ve
Talmud, İbranice "öğretmek" demektir. Peki nedir bu yahudilerin Tevrattan bile daha çok önem verdikleri kitapları?
Talmud, esasında, Tevrat'ın hükümleri üzerinde yapılmış olan şifahi yorumlardır. Asırlarca nesilden nesile yahudi hahamları tarafından nakledilen bu yorumlar, semitik toplumun ihtilaflarının çözümünde nihâi hüküm
Ne zamandır çerezlik kitaplar okumuyordum. Elime alınca da bırakamıyorum, bu kitabı 8 saatte bitirmişim :) kitap psikolojik bir gerilim türü. Hem de ne gerilim. Okudukça merak ettiriyor. Tabi tahmin edilebilen yerleri oluyor. Bazı yerleri çok saçma geliyor ama gene de okutturuyor kendini. Baya akıcı yazılmış.
Konu olarak da şartlı tahliyeyle salıverilmiş bir kızın iş ararken yatılı olarak temizlik ve yemek işi için kaldığı evde her şeyin güllük gülistanlık görünürken aslında öyle olmaması ve sonuçları anlatılıyor. Psikolojik olarak takıntılı bir insanın aslında yetiştirilirken ona yaşatılanı yaşattığına değinilmesi iyiydi. Fakat çok kolay insana işkence edebilmek ve öldürmek, polislerin ölümü normal görüp üstünü kapatması gibi mevzuları çok basit ve saçma buldum. Yani bu kitap o kadar övülmüş ki bunları görünce yine abartıldığını düşünüyorum. Tamam akıcı bir şekilde içine alıp okutturuyor ama abartılacak da bir yanı olduğunu düşünmüyorum. Tabi tarzı sevenlerin beğeneceğini düşünüyorum. Devam kitabı da varmış, hatta bu kitaptan daha iyiymiş deniyor ama konuya aşina olunca o kitapta da benzer şeylerin okunmaya gerek olduğunu düşünmüyorum. Bana bir kitabı yetti.
Temizlik gibi, “duygu işi” de “kadın işi” olarak görülür ve çoğu kadın bu işte gerçekten iyidir. Temizlikte olduğu gibi bu işte de erkekler, kadınlar işi onlar için yapmayı bırakmadıkça, kendi paylarına düşeni üstlenmeyeceklerdir.