Mevsimlerden yazdı ve tercüme-i halime ne söylesem azdı. Biliyordum, gidecekti. Kim bilir, belki de bir bekleyeni vardı? Lakin gözlerinden anlıyordum, o da benim gibi yalnızdı. Dışarıdan bakınca halleri pervasız, ruhu uçarıydı. Sevdiyse de çok, korkarım bana pek inanmazdı. İşte bu konuda çok haksızdı. Varsın olsun; başka kim gözlerinde umudu ve acıyı aynı anda böyle güzel taşırdı? Tanrı'nın kaderime yazdığı işte bu kızdı.
Sayfa 184Kitabı okudu
bu gece ....şeb-i yeldâ; aralığın 21'inin gecesi....yani yılın en uzun gecesi. ''Şeb-i yeldayı müneccimle muvakkit ne bilir Müptela-i gama sor kim geceler kaç saat'' bir de tercüme lazım tabii.... en uzun geceyi falcılar, zaman tutanlar değil, acı çekenler bilir ...o halde her gece bize şeb-i yeldâ...
Reklam
Tabu Polenezya dilinde bir kelimedir.Bizim için tercüme edilmesinin zorluğu, bu konseptin bizi artık etkileyemediğinden kaynaklanmaktadır.
"Bu sefer okuduklarım, çocukluğumun ve ilk gençlik tercüme ve telif kitapları gibi sadece kahramanlardan, fevkalade insanlardan ve görülmemiş maceralardan bahsetmiyorlardı. Hemen hemen hepsinde kendimden, etrafımdan, gördüklerim ve duyduklarımdan birer parça buluyordum."
Sayfa 53
Tercüme edilmiş bir düşünceyle aydın olunmaz.
Sayfa 74
Tanzimat sonrası Türk aydınına en çok yakışan sıfat müstağrip. Edebiyatımız bir gölge-edebiyat; düşüncemiz bir gölge-düşünce. Üç edebî nevi itibardadır: Taklit, intihal, tercüme.
Sayfa 139Kitabı okudu
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.