“Dünyanın herhangi bir yerinde, bu çapta bir insan zuhur etse, sadece ve sadece hürmet görür. Eli öpülür. Mesele hâline gelir. Gazeteler onu bütün cihana takdim ederler...
“Bizim bozuk nizamımız, bizim tercüme kanunlarımız, Hakkın ve halkın bu kadar sevdiği bu aziz adamı, bu 90 yaşındaki ihtiyarı, mahkeme mahkeme sürüklüyor ve kanun, karakol, polis, jandarma meselesi hâline getiriyorlar.
“Onlar ne derse desinler, halk kendi kahramanını biliyor. Onu bağrına basıyor. Siz bir kişiye, hatta evinizdeki karınıza bile söz geçiremeyen çaresizler, bedbahtlar, ‘iman’ denilen o harikulâde cevherin ne olduğunu bilmeyen nasipsizler, bu bahtiyar ihtiyara ve etrafındaki kalabalığa bakıp, utanın!”
Nesil Basım Yayın Gıda Tic. ve San. A.Ş.Kitabı okudu
Otuzlu yıllarda tarih ve dil çalışmalarıyla yoğun olarak ilgilenen Atatürk, ömrünün son iki yılında Kayıp Kıta Mu'nun izlerini aramıştı. Tahsin Bey'in Meksika'dan gönderdiği raporları yeterli bulmayarak, Tahsin Bey'in raporlarında sıkça söz ettiği J. Churchward'ın eserlerini elde edip Türkçeye tercüme ettirerek Kayıp Kıta Mu'nun gizemeni bizzat kaynağından öğrenmek istemişti.
Atatürk'ün ömrünün son yıllarında yaptığı Kayıp Kıta Mu konusundaki araştırmalarının sonuçları bugüne kadar saklı kaldı, ama bugün tüm ayrıntılarıyla gün ışığına çıktı. Bugüne kadar bir yerlerde keşfedilmeyi bekleyen Mu kıtası da belki bir gün gün ışığına çıkar... Kim bilir!