Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
328 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Nasıl anlatacağımı bilemediğim dolu dolu bir eser, travma üzerine, 2.Dunya Savaşı ile başlayan; Paris'ten Filistin'e Londra'ya uzanan tarih kokulu, sırlar ile dolu, etkileyici. İnsanın ruhuna işliyor ama gözyaşları dökülmek için sıraya girmiyor.Eser Nazilerin Paris'i işgal ettiği yıllarda başlıyor, her şeyini kaybeden ama şansı
Eğer Beni Ararsan
Eğer Beni ArarsanAlba Arıkha · Notos Kitap Yayınevi · 20231 okunma
Seve seve itiraf edeyim sana, zira bu konuda bana söyleyeceğini biliyorum, çocuklar gibi gününü gün eden, oyuncak bebeklerini yanlarında sürükleyen, soyup giydiren, annenin şekerli ekmeği sakladığı dolabın çevresinde büyük bir saygıyla sessiz dönenen, arzu ettikleri şeyi en sonunda ele geçirince, avurtlarını şişire şişire yiyerek, daha daha! diye bağıranlar en mutlu kişilerdir. - Bunlar mutlu yaratıklar. Paçavra uğraşlarına ya da giderek kendi meraklarına muhteşem isimler vererek, bunları insansoyuna onların iyiliği ve refahı diye satanların da keyfi yerindedir. - Ne mutlu, bunu yapabilene! Ama huşu içinde bunun insanı nereye götürdüğünü görense, tuzu kuru vatandaşın, kendi küçük bahçesini budayıp cennete çevirdiğini, mutsuz olanın bile, sırtındaki yükle ahlayıp oflayarak ilerlemeye çalıştığını ve hepsinin, şu güneşin ışığını bir dakikacık daha uzun görmek için aynı isteği duyduğunu bilense -evet, o sakindir ve kendi içinde kendi dünyasını kurar ve bir insan olduğu için, o da mutludur. Sonra, ne kadar darda olsa bile, yüreğinde yine hep özgürlüğün ve istediği zaman bu zindanı terk edebilmenin tatlı duygusunu taşır.
Sayfa 12
Reklam
"Eğer dayanamıyorsan terk-i diyâr et" dedi. "Aşkın çaresi ya tahammül ya sefer."
Orada yatan, kısa bir süre içinde dünyevi kavgaların ötesine geçecek. Şimdi maddi kafesini terk etmek için mücadele eden bu ruh serbest kaldığında acaba nereye uçacak?
Seninleyim ve bacaklarım bedenimi terk edene kadar yürüyebilirim
Sayfa 110Kitabı okudu
Hocanın biri şöyle diyor: "Efendim, diyanet işleri başkanı'nın makam arabasını eleştiriyorlar. Neymiş, Audi'ye biniyormuş. Ben de diyorum ki, diyanet işleri başkanı Audi'ye değil, Porsche'ye binmeli, vallahi şaka yapmıyorum bak, müslüman dediğin heybetli olmalı. Bi kâfir başbakanın bisikletli fotoğrafını paylaşıp, diyanet işleri başkanı'nı linç ediyorlar. Sonra dinden soğuduk diyerek namazı terk ediyorlar. Gerçi namaz da kılmıyorlar ya" diyerek zırvalıyor. -Bir noktada dediğine katılıyorum, "dinden soğutma" "Bunlar müslümansa, ben müslüman değilim kardeşim, ben kafirim" diye ortalıkta dolaşan insanlar var.
Reklam
Ben senin ışkını genç iken içtim Şimdi mecnun olup dağlara düştüm Terk ettim dünyayı, dünyadan geçtim Açın bu Ravza’yı Habibi de var Cümle dertlilerin tabibi de var. •Ladikli Ahmet Ağa
Ölüm
Ölüm: ilahi nizamın ahengi altında, belirli bir andaki değer farklanmasının miktari bir ifadesidir. Yani, bir dünya bedeni, dünya hayatı boyunca hizmet ettiği ruha, kendisinden beklenen hizmeti gereği derecesinde gördükten sonra, artık onun o ruha väsıtalık yapmak gayesi ortadan kalkmış olur. Bunun sonucunda da o bedendeki değerlerin azalması icap eder. Çünkü ilahi nizamda, gereği kalmayan bütün süreçlere son verilmesi zorunludur. İşte bu zorunlulukla, kendisinin canlanmasına neden olan varlık karşısında bütün fonksiyonlarını tamamlayıp artık işe yaramaz hale gelmiş dünya bedenine yukarıdan inen tesirler, yani "değerler kesilir. Bu tesirlerin kesilmesiyle, onun kombinezonlarındaki hareketlerin bir kısmı silinmeye başlar. Bu sırada aşağıdan gelen tesirlerin de müdahalesiyle, o beden artık eski şeklini ve halini koruyamaz. Parçalanmaya ve dağılmaya başlar ki, bu halin nitel olarak görünüşü, ölümdür. Ve bu da beyindeki hücre varlıklarının bedenlerini terk etmeye başlamasıyla gerçekleşir. Çünkü beyindeki hücrelerin bedenlerini terk edişleri, bu hücrelere hakim olan varlığın beden ile olan ilgisini kesmesi demektir.
Nasyonal Sosyalistlerin baskilarindan kaçan Yahudi ve solcu Alman profesörlerden, yani ülkelerinde bir anda kapinin önüne konulan bu seckin zevattan Atatürk istifade etmeyi bilmistir. Hirsch, Schwarz. Neumark, Landsberger, Nissen, Schwartz gibi fevkalade derin bilginler bilhassa Hukuk Fakültesinde hukuk reformunun gelismesine yol gösteren seçkin Alman hukukçuları, Tip Fakültesinde eskiler ve onlarn temsil ettigi Fransiz sistemiyle rekabet yaratan hekim hocalar Türk üniversitesine fevkalade büyük katkilarda bulundular. Ne var ki 1947 yil talebe hareketleri özellikle de dil, tarih ve hukuk alaninda bu Alman hocalar grubunun büyük ölçüde Türkiye yi terk etelerine neden oldu
Sayfa 316Kitabı okudu
Resûlullah Efendimiz sallallâhü aleyhi ve sellem buyurdular: “Bir kavim, Allah yolunda cihâdı terk etti mi, muhakkak Allâhü Teâlâ, onları zillete mahkûm kılar.” (Süyûtî, Câmiu’l-Ehâdîs)
Reklam
Aşk nedir? Bana kalırsa, güzel bir nesnenin niteliklerinin bizim üzerimizdeki etkisinden başka bir şey olarak görülemez; bu etkiler bizim başımızı döndürür; bizi yakıp kavurur; eğer bu nesneye sahip olursak memnun oluruz; sahip olmamız mümkün değilse ümitsizliğe kapılırız. Peki, bu duygunun temeli nedir?... Arzu. Bu duygunun devamı nedir?... Delilik. Dolayısıyla, güdümüze sadık kalalım ve etkilerinden kendimizi koruyalım. Güdü, nesneye sahip olmaktır; o halde, sahip olmaya çalışalım, ama bilgelikle; ona sahip olur olmaz ondan yararlanalım; ya- rarlanamıyorsak kendimizi teselli edelim: Benzer binlerce başka nesne, çoğu zaman da daha iyisi, onun kaybı karşısında bizi teselli edebilir; tüm erkekler, tüm kadınlar birbirine benzer: Sağlıklı bir düşünmenin etkilerine direnebilecek aşk kesinlikle yoktur. Oh! Duyuların sonucunu bizim içimize gömerek, bizi asla bir şey göremeyecek hale sokan, ancak çılgınca tapılan bu nesneyle var olmamıza yol açan bu sarhoşluk ne büyük bir aldatmacadır! Yaşamak bu mudur? Bu, bize deliliğin etkilerine pek benzeyen metafizik hazlardan başka mutluluk bırakmayarak kanımızı emen ve kemiren yakıcı bir ateş içinde kalmayı istemek değil midir? Bu tapılası nesneyi eğer her zaman sevmek zorundaysak, onu asla terk etmeyeceğimiz kesinse, bu da bir zırvalık olur, ama en azından bağışlanabilir. Bu olabilir mi? Bu ezeli bağların asla yalanlanmadığına çok örnek bulabilir miyiz? Birkaç aylık hazzın ardından nesne bir süre sonra gerçek yerine yerleştiğinde, onun sunaklarında yaktığımız günlük bizim yüzümüzü kızartır ve artık çoğu zaman bizi baştan çıkarabileceğini bile düşünemez hale geliriz.
ASIL TEHLİKE CİHÂDI TERK ETMEKTİR
Eslem bin İmrân rahimehullâh anlattı: Bizans üzerine gazâya çıkmıştık. Mısır kuvvetlerinin başında Ukbe bin Âmir radıyallâhü anh, Şam kuvvetlerinin başında da Fadâle bin Ubeyd radıyallâhü anh vardı. Rum ordusundan pek kalabalık bir bölük, harp meydanına çıktı. Biz de onların karşısında saf tuttuk. Bu sırada Müslümanlardan bir kişi tek başına Rum
At vuruldu; içim paramparça Rüveyda Gölgelerin ardına sakladım kusurumu Sen orda kayıtsızca gülümsüyor gibisin Ben burda damla damla eriyip akıyorum Yine de, bırakamam yerlere gururumu İstenmediğim yeri usulca terk ederim Hâtıra kalsın diye bırakır da ruhumu Mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim
Sayfa 17 - E-KitapKitabı okuyor
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.