Merhaba sevgilim :). Bugün çok özel bir gün ve dahası yarın çok çok daha özel bir gün. Nasıl başlayacağımı bilmiyorum. Seninle bize ait günlerin konuşmasını çok çok erken yapmıştık aslında. Sen takvimine not almıştın, bense birkaç kez unutup 17 Mart tarihinde sonsuza kadar aklıma kazımıştım. Senden saklı bir şeyim olmadığı için bunları anlatmamda
İNCİNMİŞSİN
Herkesin deli olduğu bir mahallede sence kimi akıl hastanesine tıkarlar?
Herkese Merhabalar.
Sizlere harika bir kişisel gelişim kitabı ile geldim.
Bazı kitaplar okurken size ayrı değer katar ,öğretir ve uygulatır.
Bu kitap içerisinde de ne kadar doğru yerlere değinmiş ,nasıl da güzel örneklendirmiş, ne denmek istediğini harika
Sevgi, tanrı tarafından insana bahşedilen öylesine değerli bir ikramdır ki, aradan bilmem kaç yıl geçse de, seven yahut sevilen artık eski yerinde olmasa da kuşatır, sarar ruhları...
Evimi toparlarken bilmem kaç yıl önce bana gönderilen hediyelerden birini açtım ve bu nota ve yanındaki hareketli gelin ve damat maketine rastladım :D hahaha
O zamanlar askermişim ve gelen notun güzelliğine bak. Ferit Edgü ile Tezer Özlü'nün mektuplaşmaları gibi...
Ne der Dostoyevski, "İyi olsun kötü olsun; hatıralar insana ızdırap verir baylar..."
Bu notu yazan değerli kadın; yaşıyor musun, öldün mü, evlendin mi, bekar mısın hiçbir fikrim yok ama umarım her nerede mutlu olman gerekiyorsa oradasınızdır.
Aradan geçen yıllara rağmen bana tebessüm ettirmeyi başardığın için teşekkür ederim dostum.
Kitap tek kelime ile MÜKEMMELDİ! İçerisindeki ters köşeler insana çığlık attırıyordu. Son 30 sayfada yaşadığım duygular tarif edilemez. Gerçekten efsane bir kitaptı. Ve ayrıca kitabın sonundaki yazarın notu kısmında öğrendiğim şey yüzünden hala şoktayım. Eğer psikolojiniz sağlamsa tavsiye edebilirim. Ama eğer değilse muhtemelen kitabı okuduktan sonra terapiye gitmeniz gerekecek. Şaka bir yana gerçekten kusursuz bir kitaptı. Adora Yağmur'a teşekkür ederim.
Kitaplarda böyle notlar bulmaya bayılıyorum. Not sahibi eğer buradaysa görmesini diliyorum.
Notu görünce şaşırdım, okuyunca kendimi görüp güldüm, hoşuma gitti. Teşekkür ederim. :))🤍
GİRİŞ
Bir dili "zengin" ya da "yoksul" olarak nitelemek için gerekli olan ölçütleri açıklarken cevaplanması gereken bazı soruların listesi ile başlıyor kitabımız bu sorular, bir dildeki sözcük sayısının o dili zengin ya da fakir dil olarak belirlemede etkisi ; sözcüklerin nesneleri, evreni, insan davranışlarını ayrı ayrı
Kitabı Hacettepe Üniversitesi Kütüphanesinden aldım. İlk sayfaya bir okuyucu tarafından düşülmüş not, kitabın ana fikrini anlamam açısından önemli bir açıklama içeriyordu. Sapkın dervişler ifadesindeki "sapkın" olarak çevrilen kelime kitabın orijinalinde "antinomian" imiş. Ve antinomian kelimesi İncil'in kurallarına karşı gelen anlamındaymış. Kitap için Ortodoks İslam, toplum-ahlak kurallarına karşı çıkan olarak anlaşılmalıymış. Bu bilgi ilk sayfasına, kitabın teşekkür bölümünün üst kısmına not edilmişti ve benim çok işime yaradı.
Diğer inceleme yazılarında da çevirinin kötülüğünden söz edilmiş. Gerçekten kitabın anlaşılırlığını zorlaştıran bir çeviri yapılmış. Neyseki ben en azından yukarıda yazdığım okuyucu notu sayesinde iyi bir başlangıç yaptım.
Kitaplara düşülen notların bir sonraki okuyucu için ne denli önemli olduğunu bir kez daha görmüş oldum. Kitaplara düşülen küçük ek bilgiler, açıklamalar, yorumlar ve benzeri notlar karalama değildir.
Okuması kolay olmasa da kitap İslam dünyasındaki derviş toplulukları hakkında derli toplu ve epeyce bilgi içermektedir. Kitabı daha iyi anlamak için bir miktar da ön bilgi sahibi olunmalı. Konuyla ilgilenenlere tavsiye ederim.
Önümde duran kağıtlara ona anlatmak istediğim her şe yi yazmak istiyordum. Hiçbir şey önceden tasarlanmamıştı. Her şey daha önce hiç hissetmediğim bir şekilde spontane ve aniden gelişmişti. Benim için yaptığı her şeyden ötürü ona teşekkür ettim... Çektirdiğim acılar için beni affetmesini dile dim, ama her nerede olursa olsun kendi mutluluğumu ara yacağımı bilmesini istedim. Hem ben hem de problemlerim olmadan babamla tekrar mutlu olmalarını umdum. intihar notu gibi görünen mektubu yeniden okudum. Ne var ki ben
olayları olduğundan farklı yazamıyordum. Bir şekilde o gün içimde bir şeyler ölmekteydi.
Mektubu masanın üzerine bıraktım, dosyamı ve çantamı aldım. Hep mutfak kapısından çıkardım . Lavaboya doğru eğilerek annemin yanından geçtim. "Hoşça kal, anne." Ce vap vermedi. Arkasına da bakmadı. Onu bir daha göremeye ceğimi biliyordum. Tam kapının önüne geldiğimde anneme baktım. Yine arkasına bakmadı. İşte o an ona sarılacak cesa reti kendimde bulamadığım için çok pişmanım. Annemi se viyorum. Ama o bunu bilmiyor. Arkasına bakmadı. Her iki miz de ne tek bir kelime ettik ne de her hangi bir mimik yap tık. Sessizce kapıyı arkamdan kapattım. Hoşça kal, anne...
Tam kafamı biraz boşaltmak için hızlı, akıcı bir kitap bulsam derken beni buldu. Şimdi aklıma takılan şey başka şey dileseydim o da olur muydu acaba sorusu.
Kitabın içeriğine geçecek olursam, güzel bir polisiye romandı. Adından anlaşılır aslında ama nedense ben başka bir içerik beklemiştim. Ancak bu bir hayal kırıklığı değil elbette. Çünkü konunun işlenişi, katil bu mu şu mu acaba dedirtişi güzeldi. Polisiye kitaplardan çok filmleri severim ancak bu kitap güzeldi açıkçası.
Birden fazla ihtimal varken ve katili tahmin etmeye çalışırken kesin şu dedim bir ara. Çok bariz işaret etmiş diyerek eleştirmiştim ancak sonuç beklediğim gibi çıkmadı. Bunun için yazara da teşekkür ederim. Ne de olsa insan vakit harcadığına değsin istiyor.
Kısaca okunmaya değer. Ancak öyle aman mutlaka okuyun okutun çok kıymetli bir kitap diyebileceğim bir şey de değil. Can sıkıntısını giderici, çerez niyetine bir film izlemişçesine rahatlatıcıydı.
Bir merak notu: acaba yazarlar bir kitaba çerez niyetine diyişimize alınıyorlar mıdır? Ben yazar olsam alınırdım gibi sanki...
"Her öykü sonunda geriye yaslanıp başım ellerim arasında kollarımla kafamı sıkıştırıp çık aklımdan diyorum kendime."
12 hikayenin daha dördüncüsünü yarılamışken yazmıştım bu notu.
Bu toprakların yazarlarının aynı
Esra Kahya gibi; okuduğum her bir öyküsünde derin derin düşündüm durdum. Her seferinde bu öykülerin ilk sayfalarında gerilirim. Çok fazlan yaşanmışlık, üzeri kapanmış anı, travmatik her an, korkutur beni.
Benim Rüyalarım Hep Çıkar kâh Mercan'ın saçları ile kâh bozulan yeminler ile kâh da namaz iptal ettiren posteri ile beynimi kafamın duvarlarına vurdu durdu. Özellikle bir hikâye seçmem gerekirse dördüncü hikâyeyi seçerdim. Umut için söylenen yalanların nasıl yürek yaktığını derinden hissettiren bir öykü idi.
Bu kitabı okumamda vesile olan https://1000kitap.com/bidunyakitapgrubu
ve
Sıdıka dizisini izleyenler ve izlemeyen herkesin çok beğeneceği, Türkiye gerçeklerini ve aile yapısını genel manada yansıtan, çok orijinal ve güzel bir eser.
Öpücük balığı ve Fabriga kısımları yine kısa ve güzel öyküler olmuşlar okumanızı öneririm ben çok beğendim. Kitabı bana hediye eden kuzenim/ablama teşekkür ediyorum.
Yazarın arka kısım notu;
"Tuhaftı... Sanki herkes 'fabriga'nın gizli bir işaretini taşıyordu... Orkestra kimselerin duyamadığı tılsımlı bir fabrika sireni çalıyor; yaşamın vardiyası değişiyordu... O an, 'ağır sanayi'nin, olanca ağırlığı üstüme çöktü... Kendimi de fabrikanın bir ürünü gibi duyumsadım... Bir an için, 'fabrıga'nın yaşamımızda hiç olmadığını düşündüm... Düşünemedim... Sonra, önce senin,ardından diğerlerinin gülümseyen 'düğünlü yüzlerine baktım... Baktım ve 'fabrıga'nın başka bir şey değil, biz olduğumuza karar verdim... Çocukluğumdan beri pek sevmediğim, o koca, dumanlı deve ait yüksek fırınların, niye Ayşe, Ülkü, Zeynep gibi insan isimleri taşıdığını çözdüm..."
1. Şu anda yaşadığınız en büyük korku nedir? Bir Post-it notuna yazın ve notu aynanızın sol tarafına yapıştırın. Bu korkuyu kabul edin. Söyle:Beni korumak istediğini biliyorum. Bana yardım etmek istemeni takdir ediyorum. Teşekkür ederim. Şimdi gitmene izin verdim. Seni serbest bırakıyorum ve güvendeyim.Ardından yapışkan notu alın, yırtın ve çöp kutusuna atın veya tuvalete sifonu çekin. Ancak korkudan kurtulursanız, mesele onu serbest bırakmaktır.
2. Aynaya tekrar bakın ve şu olumlamaları tekrarlayın: seviyorum ve güveniyorum. Aşk ve hayat bana iyi bak. Ben beni yaratan Güçle birim. Güvendeyim. Benim dünyamda her şey yolunda.
3. Şimdi aynaya bakın ve nefesinizi gözlemleyin. Korktuğumuzda genellikle nefesimizi tutarız. Tehdit veya korku hissediyorsanız, bilinçli olarak nefes alın. Birkaç derin nefes alın. Nefes almak, içinizdeki gücünüz olan alanı açar. Omurganızı düzeltir, göğsünüzü açar ve hassas kalp odanızın genişlemesini sağlar.
4. Doğal olarak nefes almaya ve nefesinizi gözlemlemeye devam edin. Bunu yaparken şu olumlamaları tekrarlayın:Seni seviyorum [İsim]. Seni seviyorum. Seni gerçekten seviyorum. hayata güveniyorum. Hayat bana ihtiyacım olan her şeyi veriyor. Korkacak bir şey yok. Güvendeyim. Herşey iyi.