Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Rıza ve teslimiyet göstermeksizin kim ve nasıl bu dünyaya tahammül edebilir?
Sayfa 62
Nasıl ki, altın cevherinin saflığı, çeşitli derecelerde harârete tâbî tutulmasıyla ortaya çıkarsa, îman da çeşitli musîbet ve felâketler karşısında, sabır, tevekkül, rızâ ve teslîmiyet gösterip kalbî muvazeneyi/dengeyi korumakla anlaşılır.
Reklam
İslam akidesinin bir gereği ve zaruri bir ifadesi olarak tevekkül, Allah'a teslimiyet içinde olmak, rızkı verenin yalnızca Allah olduğu iman ve şuuruyla hareket etmek demektir. Seyyid Şerif Cürcânî'nin ifadesiyle tevekkül, Allah'ın nezdinde olanlara güvenip insanların elindekilerden ümit kesmektir. Çalışmak, gayret etmek ve tedbir almak ise esbâba tevessül, birer sebep ve vesiledir. Derler ki, “Esbâba tevessül, mâni-i tevekkül değildir". Yani rızık temini için gösterilen teşebbüs, gayret ve çaba, tevekküle engel olmaz. Müslüman Allah'a tevekkül etmeli, O'nunla iletişimini canlı tutmalı, kendisi için takdir ve tayin edilen rızkın mutlaka geleceğine inanmalı, telaş ve paniğe kapılmamalı, tedbir-i beşerîyi yerine getirip takdir-i ilâhîye rıza göstermeli, rızkını helâl yoldan sağlama azim ve kararlılığı göstermelidir. Zorluk ve sıkıntılarla karşılaşması halinde, “Bu Allah’ın takdiri iledir” ve “Görelim Mevla neyler, neylerse güzel eyler” diyerek teselli olmalı, kolaylık ve rahatlık görmesi durumunda ise, “bu Allah'ın kolaylaştırması sayesindedir" demelidir.
Sayfa 171Kitabı okudu
İnsanın Kemale Ulaşması O Kadar Kolay Mı?
Rabia Annemiz bir seferinde şöyle ibretli bir bilgi vermişlerdi: "Evlatlarım, bir çamaşır düşünün. Kirlendiğinde kaç merhaleden geçiyor. Önce kaynar suda yıkanıyor. Sonra ince sık makinelerden geçerek sıkılıyor. Sonra sıcak güneşle kuruyor. Sonra da sıcak ütüyle ütüleniyor. Ondan sonra kullanılıyor. Ya insanoğlu... O da bir çok merhalelerden geçmedikçe "insan" olamıyor. Yine bir elma düşünün. Önce bıçakla soyulur, sonra rendelerseniz ikinci bir bıçaktan geçmiş olur ki, bu onun lezzetini arttırır. Aynı bunun gibi bizler de dünyada bazı imtihanlardan geçebiliriz. Bu imtihanlara karşı sabır, teslimiyet, tevekkül ve rıza göstermeliyiz. Cenâb-ı Hak, dünyamızı da, âhiretimizi de kolay getirsin. Amin." Hacı Rabia anne Mahmud Sami Efendi'nin muhtereme hanımıdır.
Sayfa 68 - ErkamKitabı okudu
Hatıralar Geçidi - Zahide Topçu
Bu Bambaşka Bir Şey..! Mahmud Sami Efendi, Karaköy'den Eminönü'ne kadar olan mesafeyi zaman zaman yürürler, o meblağı da sıhhatinin şükrü olarak tasadduk ederlerdi. (Bu tasarruf değil, başka bir şey. Büyükler baba, çok büyükler... Bunu göz önüne alarak biz de bir takım alışkanlıklarımızdan kısarak tasaddukta bulunabiliriz. Mesela daha
Tevhid
soran, hasmi susturacak şekilde mukabil deliller bulan ve hasmi saf dışı eden sanatçıların sıfatı olmuştur, öyle ki, bu yolda yürüyenlerden (Mutezile gibi) bazı kişiler, kendile- rini "Tevhid ve adalet" ehli diye göstermişlerdir. Böylece kelamcılara "Tevhid alimleri" adı verilmiştir. Halbuki ashab devrinde kelâm sanatının hiç bir kısmı bilinmiyordu. Hatta böyle cedel ilminin kapısını açanları görmüş olanlar, onları muhakkak şiddetli bir şekilde reddederlerdi. Kur'anın ifade ettiği ayetlerin açık mânaları, herkesçe anlaşılabiliyor ve biliniyordu. Böylece Kur'an'ı bilmek, her şeyi bilmek oluyordu. Ashab devrindeki alimler, bugünkü kelamcıların pek azını anladıkları Tevhid ilminin tümünü biliyorlardı. Gü- nümüzdeki kelâmcılar ise tevhidin asıl mânasını anlasalar da onunla vasıflanamazlar. Tevhidin o asıl manası şudur: "Vasıta ve sebeplere bakmaksızın her şeyi Allahdan bilmek." Tevhid ehli, hayrı ve şerri Allahdan bilir; onları Allah'ın yarattığına iman eder. Bu öyle şerefli bir makamdır ki, tevekkül, rıza, Allah'ın hükmünü teslimiyet halleri de, bu mertebenin meyvelerindendir. Diğer semeresi de, Hazreti Ebû Bekir'in buyurduğu şu sözdür, ölümüne sebeb olan hastalığı zamanında ona: Sana bir tabib çağıralım? dediler. Verdiği cevab: - Beni hasta düşüren, tabiblerin tabibidir, olmuştur. Başka bir hastaya soruldu: -Seni ziyaret eden doktor ne söyledi? Hasta cevap verdi:
Sayfa 150 - Çelik yayıneviKitabı okudu
Reklam
Rüyamda bana ihtiyar bir adam sordu: "Kulu, Allah Azze ve Celle Hazretlerine yaklaştıran şey nedir?" Cevap verdim: "Bu yakınlaşmanın bir bidayeti bir de nihayeti vardır. Bidayeti verâ; nihayeti ise rıza, teslimiyet ve tevekküldür."
Sabır 4 şekilde olur
1. Belaya sabır. Bu,sıkıntı anında nefsi ilâhî takdire karşı hoşnutsuzluk göstermekten, endişeye düşmekten ve korkuya kapılmaktan menetmektir. 2. Nimetlere sabır. Bu,onu şükürle elde tutmak,nimetle azgınlık yapmamak ve kendini beğenmemektir. 3. Taatlere sabır. Bu,onları sürekli yapmak ve onu zayi edecek şeylerden muhafaza etmektir. 4. Günahlara sabır. Bu,nefsi günahlardan uzak tutmaktır. Sabrın bir üst derecesi,teslimiyettir. Teslimiyet,zâhiren ilâhî takdire kızmayı terkettiği gibi,onu içinden kötü görmeyi de terketmektir. Teslimiyetin bir üstü,ilâhî takdire rızadır.Rıza,Allah'ın fiilinden dolayı nefsin sevinç içinde olmasıdır. Bu,muhabbetten oluşan bir haldir (gerçek âşığın nazarında) sevgilinin yaptığı her şey sevimlidir.
İnsanın özgürlükte ulaşabileceği nihai nokta 'teslimiyettir. İslamın öngördüğü anlamda teslimiyet insanı sebepler dairesinde çalısmaya teşvik ederken, rıza makamındaki özgürlüğe taşır. Tekâmül yolculuğunun son basamağı olan rıza makamı, egodan arınıp latif duygularla devam edilen yolculuğun özgürlük basamağıdır . Rıza makamı, hiçbir beseri akımın, metodun, felsefenin, teknolojinin veremeyeceği huzuru ve güveni verir.
491 öğeden 311 ile 320 arasındakiler gösteriliyor.