Sena

Sena

Sena

, thinking of reading a book
Pastoral Senfoni
Pastoral SenfoniAndré Gide
7.8/10 · 4,597 reads
Reklam
Sena

Sena

, thinking of reading a book
Dar Kapı
Dar KapıAndré Gide
7.7/10 · 2,887 reads
Pancar gibi
Doğduğumuz zaman yuvarlak, keskin, saf bir yüzümüz vardır. İçimizde evren bilincinin kırmızı ateşi yanar durur. Ama yavaş yavaş, bizi, ana babalar yer, okullar yutar, sosyal kuruluşlar emer, kötü alışkanlıklar kemirir, yaş ise tüketir. Sindirildiğimiz zaman, tıpkı ineklerdeki gibi altı mideden geçtiğimiz zaman, pis bir kahverengi tonunda çıkarız. Pancardan almamız gereken esas ders şudur: İnsan, yanağındaki ilahi renge, içindeki doğal pembeliğe sarılmalı; yoksa kahverengiye dönüşür.
Sayfa 229Kitabı okudu

Reader Follow Recommendations

See All
“Gerçeklik özneldir. Bu kültürde tatsız ve ciddi şeyleri ‘önemli’ sayma eğilimi var. Mutlu sersemler konusunda haklısınız. Ama onlar mutlu olmaktan çok, beyinleri çıkarılmış tipler. Beri yandan, asık suratlı mutsuzun durumu da aynı derecede gülünç. İnsan mutsuzken dikkati hep kendine döner. Kendini çok ciddiye alır. Mutlular, yani kendilerini gerçekten sevenlerse, pek düşünmezler kendilerini. Mutsuzu neşelendirmeye çalıştığında, istemez, karşı çıkar. Çünkü dikkatini kendinden ayırıp evrene yöneltmek zorunda kalacaktır. Mutsuzluk, kendine düşkünlüğün varacağı son noktadır.”
Neyse, yakında öğrenecekti nasılsa. Çinliler barutu, ömrü uzatacak birtakım simya deneyleri yaparken kaza sonucu keşfetmişlerdi.
Sayfa 192Kitabı okudu
Reklam
Sürüngen bilincimizde düşmanca çatışmalar vardı. Memeli bilincimizde uygar tartışmalar vardı. Çiçeksel bilincimizde, güçlü telepati olacaktır. Çiçeksel bilinç ve verilere dayalı, yumuşak bir teknoloji, birbirine pek güzel uymaktadır. Çiçeksel bilinç ve barışçı enternasyonalizm de birbirine pek güzel uyar. Çiçeksel bilince rahat, renkli bir cinsel duyarlılık da pek yakışır. (Çiçekler, hayvanlardan çok daha fazla cinsel açıklığa sahiptir. Cinsel enerjiyi ruhsal enerjiye çevirmek konusundaki Tantrik kavram, çiçeksel bir plandır.) Çiçeksel bilinçle gezegenlerarası keşifler de birbirine çok iyi uyar. (Dünyalılar, uzak gezegenleri tohumlamak üzere gümüş kapsüller içinde uzaya fırlatılmaktadır.) Çiçeksel bilinçle ölümsüz bir toplum kavramı ideal bir uyum içindedir. (Çiçeklerin yenilenme gücü daha çoktur, ağaçların uzun ömürlü olduğu meşhurdur. Çiçeksel beyin, ebediyetin organıdır.)
Sayfa 217Kitabı okudu
Mit ne hayaldir, ne de tarihtir. Mitler insan ruhunun yarattıklarıdır. Tekrarlanır, devam ederler.
Sayfa 217Kitabı okudu
“1916’da Analitik Psikoloji Derneği’nde, ilk olarak Fransızca çevirisi ile Flournoy'un Archives de Psychologie’sinde yayımlanan "Bilinçdışının Yapısı" başlıklı bir seminer verdi. Burada bilinçdışının iki farklı katmanını ayırt ediyordu. Bunlardan birincisi, insanın yaşamı boyunca edindiği ve aynı zamanda eşit derecede bilinçli de olabilecek ögelerden oluşan kişisel bilinçdışıydı. İkincisi de kişisel-olmayan ya da kolek­tif bilinçdışıydı. Bilinç ve kişisel bilinçdışı kişinin yaşamı boyunca edinilip gelişirken kolektif psişe kalıtımsaldı. … Jung'a göre kişisel ve kolektif psişeyi birbirinden ayırt etmek zor bir görevdi. İnsanın karşısına çıkan etkenlerden biri persona, yani 'mas­ke" ya da "roldü." Bu da kolektif psişenin yanılgıyla kişisel olarak gö­rülen kesitine karşılık geliyordu. Bu çözümlendiğinde kişilik kolektif psişeye çözülüyor, bu da bir dizi fantezinin ortaya çıkmasına yol açı­yordu: "Mitolojik düşünme ve duyguyu barındıran hazinelerin kilidi açıldı." Bu durum ile delilik arasındaki fark, bunun kasıtlı olmasıydı.”
"büyük" düş
“Yıllar sonra Mircea Eliade'ye şöyle diyecekti: ‘Bir psikiyatr olarak endişeleniyordum. O günlerin diliyle "şizofreni yapmak" üzere olabileceğimi düşünüyordum... Aberdeen'deki kong­rede sunmak üzere şizofreni üzerine bir konuşma hazırlıyordum ve sürekli "Kendimi anlatıyor olacağım! Bu konuşmayı yaptıktan son­ ra delireceğim," diye düşünüyordum. Kongre Temmuz 1914'te ya­pılacaktı, yani tam da Güney denizlerinde seyahat ettiğim üç düşü gördüğüm dönemde. 3 1 Temmuz'da, konuşmamdan hemen sonra gazetelerde savaş çıktığını okudum. En sonunda anlamıştım. Ertesi gün Hollanda'da karaya çıktığımda kimse benden daha mutlu değil­di. Artık benim için bir şizofreni tehlikesi olmadığından emindim. Düşlerimin ve görümlerimin kolektif bilinçaltının temelinden geldi­ğini anlamıştım. Artık yapmam gereken şey bu keşfi derinleştirmek ve doğrulamaktı. işte kırk yıldır yapmaya çalıştığım şey de budur.’ Bu noktada Jung, fantezisinin kendisine değil, Avrupa'ya olacakları anlattığını düşünmüştü. Diğer bir deyişle, bu kolektif bir olayla ilgili bir önseziydi ve o bunu "büyük" düş olarak anlatacaktı.”
“…Özdenetimleri olsaydı insanların hiç kalkışmayacağı o gayri meşru gönül ilişkileri­ ne harcanan onca zamanı ve çabayı bir düşünün, der Mu­sonius.10 Aynı konuda Seneca da "iffet insana bir sürü vakit kazandırır, şehvetinse boş tek bir anı bile yoktur, " der. 11”
Reklam
Edebiyat ve meritokrasi
‘’ Kişinin mevkii ve değeri arasında hiçbir bağ olmadığı dü­şüncesi yüzyıllar boyu sürdü gitti; bunun sonucu olarak kişi­ lerin toplumsal konumunu belirleyen etmenler, kan bağı ve ailelerin maddi durumu oldu. Sonuç olarak Batılı toplumlar, ülkelerini doğru dürüst yönetemeyen krallarla, eyaletleriyle başa çıkamayan lordlarla, savaşın ilkelerinden
Ikigai
IkigaiFrancesc Miralles
7.6/10 · 19.1k reads
%36 (148/404)
İyi Hissetmek
İyi HissetmekDavid Burns
8.6/10 · 11.1k reads
Sena

Sena

, started reading a book
Statü Endişesi
Statü EndişesiAlain de Botton
8.6/10 · 867 reads
Sena

Sena

, started reading a book
281 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.