Esra

160 syf.
9/10 puan verdi
Bayıldım, bayıldım! Ana karaktere bu kadar mesafeli bir anlatımın seçilmesinden tut, rahatsız edici ve tekinsiz atmosferine, diline, içeriğine kadar her şeyine bayıldım ben bu kitabın. Çok güçlü bir anlatımı var bence; yabancılaşma, dönüşüm, akıl sağlığı, etik, sanat, evlilik, cinsellik, şiddet... o kadar çok konuyu sanki hiç de öyle değilmiş gibi
Vejetaryen
VejetaryenHan Kang · April Yayıncılık · 20163,165 okunma
Reklam
346 syf.
7/10 puan verdi
·
4 günde okudu
7.5/10 Öncelikle kitap benim beklediğim kadar siyasi içerikli değildi. Daha ziyade her dönemde yaşanabilecek, yaşanan, yaşanıyor olan bazı trajik olayların anlatıldığı bir roman. Büyülü gerçekçiliği andırıyor aslında Mine Söğüt'ün dili fakat tam olarak o türe konumlayamayız bence. Masalsı daha doğru bir kelime olacaktır. Yani bu kitapta da yazarın diğer kitaplarından aşina olduğumuz üzere "masalsı" bir anlatım var, karanlık bir masal okuyor hissi veriyor. Ancak bana "fazla" kasvetli geldi, sonundaki 1979 yılında yaşanmış ve gazetelere konu olmuş olayları okuduğumuz kısımdan da anlıyoruz ki yazar kitapta anlattıklarını gerçek hayattan esinlenerek yazmış. Bazı karakterler bir sekilde birbiriyle kesişse de bana bütünlüklü bie roman gibi gelmedi, öyküye yatkın bir roman denebilir. Sözün özü; karanlık bir içeriğe sahip, üslûbu lezzetli ama sert bir roman Şahbaz'ın Harikulâde Yılı 1979. Bana biraz da Michael Haneke'nin White Ribbon filmini anımsattı. Şu alıntıyla bitireyim; "Size tuhaf bir hikâye anlatacağım. Bir sürü küçük hikâyeden oluşan, kocaman tek bir hikâye. Anlatacağım hikâyenin kahramanları gerçekten yaşadılar. Belki adları farklıydı; yaşadıkları hayatlar ve geceleri gördükleri düşler de; bambaşka açılar çekmiş olabilirler, bambaşka şeylere sevinmiş belki. Ama hepsi gerçekti. Hikâyenin geçtiği şehir de gerçekten vardı, hikâyenin geçtiği zaman da." (sayfa: 13)
Şahbaz'ın Harikulâde Yılı 1979
Şahbaz'ın Harikulâde Yılı 1979Mine Söğüt · Yapı Kredi Yayınları · 2018723 okunma
168 syf.
8/10 puan verdi
Öncelikle kitabın ismi alâkasız geldi bana, orijinali (Heimsuchung - Ziyaret diye çevirdi translate -) çok daha iyi temsil ediyormuş romanı bence. Tabii çevirmenin bir bildiği vardır diyelim. Gölün Sırrı anladığım kadarıyla Doğu ve Batı Almanyaya benzer uzaklıklarda konumlanmış bir gölün kenarındaki bir evin yıllar içinde ev sahipliği yaptığı insanları anlatıyor. İnsanlar gelip geçici, hatta göl kenarındaki ev de, ve hatta aslında gölün kendisi de öyle zira kitap milyonlarca yıllık bir süreç sonunda mevzubahis gölün oluşumuyla başlıyor, evin yapılışı ile devam ediyor ve nihayetinde yıkılışıyla bitiyor. Aslında insanlar, ev, hatta göl bile doğada bir misafir; uzun veya kısa süreliğine oraya uğrayan ziyaretçiler her biri. Savaşlar, ölümler, yıkımlar, yüzlerce yıl bile doğanın milyonlarca yıllık ömrü karşısında direnemez. Jenny Erpenbeck'in ilk romanıymış bu, bir ilk romana göre oldukça usta işi geldi bana. Bir mekân ile Almanya'nın yakın tarihinde gezinen, kapalı bir anlatıma sahip, ince fakat o kadar da kolay akmayan ama epey nitelikli bir ilk roman. Gayet sevdim. Bütün Günlerin Akşamı'nın önüne geçemedi ama yazarın kalemine olan güvenimi artırdı.
Gölün Sırrı
Gölün SırrıJenny Erpenbeck · Can Yayınları · 2022174 okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
152 syf.
7/10 puan verdi
Epeydir öykü kitabı okumuyordum, iyi geldi bana. İlk üç dört öyküde pek bi' anlaşamadık kitapla ama Muhallebi Yemeyen Adam ile birlikte aldı götürdü beni Ömür Bey yine. Üstelik bazı öyküler birbiriyle bağlantılı olduğu için bağ kuramadığım ilk öykülerle de barıştım sonradan, karakterleri tanıyıp sevince. Gündelik hayatın içinden sıradan şeylere dair sıradan öyküler okudum yine, anlatımı da - çoğunlukla - güzeldi. Keyifle okudum. "Adı Dünya Bu Hastalığın" adlı öyküden bir alıntı bırakayım, öykülerin tamamını daha iyi açıklayan bir cümle olamaz gibi geliyor bana çünkü. "Öyle saçma sapan, öyle sade, öyle sıradan güzelliklerle çevriliydi ki hayatımız, örnek vererek anlatamıyorum. Biraz da basit, uyduruk şeylerdi aslında, ne yaşarken ne de anlatılırken hiçbir özelliği olmayan şeyler..." (sayfa: 112) Bir de nostalji takıntısı olan biri olduğum için sanırım, şu cümleyi çok sevdim: "... çocukluğunda var olmayan lezzetleri sevmiyor." (sayfa: 93)
Mutedil Dalgalı
Mutedil DalgalıÖmür İklim Demir · Yapı Kredi Yayınları · 2022671 okunma
392 syf.
8/10 puan verdi
Adına vurulup nedir ne değildir hiç bilmeden yıllarca listemde tuttuğum ve aynı bilmemezlikle alıp okuduğum ender kitaplardan Yalnız Bir Avcıdır Yürek. Ama haksız mıyım, bu nasıl bir kitap ismidir? İsmiyle uyumlu bir hikâyesi var romanın. ABD'de küçük bir kasabada yaşayan birkaç "yalnız" insanın onları dinleyen ve onlara göre
Yalnız Bir Avcıdır Yürek
Yalnız Bir Avcıdır YürekCarson McCullers · İş Bankası Kültür Yayınları · 2017690 okunma
Reklam
Reklam
88 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.