O sırada yeni bir cayırtı kopmuştu. İki kızgın kadın ,birinin saçları darmadağın , aynı tavaya yapışmış , birbirinden çekip almaya çalışıyordu. Bir süre çekiştirip durmuşlar , sonunda tavanın sapı birinin elinde kalmıştı. -Winston- iğrenerek seyretmişti onları. - Neden gerçekten önemli sorunlar söz konusu olduğunda böyle haykıramıyorlardı ? — Tıpki bugünün alışveriş çılgınlığında olduğu gibi—
Bruce un farklı bir görüşü varmış
Dinler insanları böler,tıpkı Savaş sanatlarındaki tarzların insanları bölmesi gibi. Dünyadaki tüm dinler bir olsaydı insanlar da kardeşlik konusunda bir olurdu,bazı insanlar farklı dinlere inanıyorlar diye kavga ediyor ama biraz düşünselerdi,böyle saçma bir sebep yüzünden asla kavga etmezlerdi.
Sayfa 122Kitabı okudu
Reklam
İçselleştiriciler, aşırı duygusaldır ve her şeyi diğer insanlardan daha fazla fark ederler. Hayat karşısında tıpkı duygusal diyapazonlar gibi tepki verirler yani diğer insanlardan ve çevrelerindeki dünyadan gelen titreşimleri toplarlar ve rezonans üretirler. Böyle bir anlayışa sahip olmak hem bir nimet hem de bir lanet olabilir. Bir danışanım bana; “Beynim her şeyi emiyor! Beynime bu kadar çok şeyi sıkıştırdığıma inanamıyorum, resmen içime sızıyorlar.” demişti. İçselleştiriciler, doğuştan gelen olağanüstü uyarıcı sinir sistemine sahip olabilirler.
Eğer verilen söze mutlak bir güven duyulmuyorsa, eğer bu söz tıpkı dünyayı bir arada tutan kirişleri kadar sağlam değilse, o zaman varoluş tüm umudunu yitirir ve böylece tüm yaradılış, özündeki bu sahtekarlıktan dolayı kaosun içine sürüklenir. Biz böyle bir sahtekarlığı reddediyoruz.
Can YayınlarıKitabı okudu
Bu durum değişikliği tıpkı hastalık gibi zamansızdır ve insana her şeyden el çektirir ya da en azından hiçbir şeyin o zamana kadar olduğu gibi devam etmesine izin vermez; sözgelimi bir akşam yemekten ya da sinemadan sonra herkesin kendi evine gitmesine ve ayrılmamıza ya da Luisa'yı arabamla ya da taksiyle evine bırakmama, bıraktıktan sonra tek başıma her zaman ıslak olan yarı boş sokaklarda elbette onu ve geleceğimizi düşünerek yürüyüş yapmama ve evime dönmeme izin vermez. Evlendiyseniz artık sinema çıkışı adımlar birlikte aynı yöne gider (ahenk bozulmuştur çünkü artık yürüyen dört ayak vardır) ama ben ona eşlik etmek istediğim için değildir bu, böyle bir alışkanlığım olduğundan ya da bu bana daha doğru geldiğinden de değildir; sadece artık ayaklarım ıslak kaldırımları adımlarken bocalamadığı için, düşünüp tartmadığı için, fikir değiştirmediği için, seçemediği ve pişman olamadığı içindir: artık biz böyle isteyelim yahut istemeyelim, bu gece ya da dün gece ben bunu istemezken dahi istisnasız hep aynı yöne giderler.
Gerçekte şunu söylememiz gerekiyor ki Şia’nın nezdinde kabul gören imamet anlayışı Ehlisünnet tarafından esastan reddedilmektedir, yani şartlarında ihtilaf ediliyor değildir. Nübüvvet meselesinde peygamberliği inkâr edenler karşısındaki durum gibidir. Şia, imameti o denli yüce bir konuma yerleştiriyor ki biri bu iddiayı önceden kabul etse imamın Allah tarafından tayin edilmesi gerektiğini doğrulamaması artık mümkün olmaz. Tıpkı nübüvvet bahsinde hiç kimsenin halkın kendi arasından birisini peygamber olarak seçmesi gerektiğini söylememesi gibi Şia’nın söylediği seviyedeki imam için de halkın oturup böyle bir şahsı seçmesi gerekir sözü yersiz olacaktır.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.