Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir kadın seyirci şöyle yazmıştı: Ayna için çok teşekkürler. Her şey, aynen çocukluğumdaki gibi... Bunu nasıl öğrenebildiğinizi merak ettim doğrusu. O zaman da tıpkı böyle bir rüzgar, böyle bir fırtına esmişti...
O halde, kurallara karşı çıkan engelleri ortadan kaldırmadan önce kural koymanın hiçbir yararı yoktur; tıpkı silahları kullanacak kişinin ellerinin bağını çözmeden, onun gözlerinin önüne, erişebileceği bir yere silah koymanın yararı olmadığı gibi. İşte böyle koyduğumuz kurallara ruhun erişebilmesi için onun bağlarından çözülmesi gerekir.
Reklam
115 syf.
·
Puan vermedi
Kitap 1600’lü yıllarda kaleme alınmış; Francis Bacon tıpkı Thomas More’un Ütopya’sında olduğu gibi hayal ettiği ülkeyi anlatıyor.. Peru‘dan ayrılarak Pasifik Okyanusu üzerinden Çin’e ve Japonya’ya gitmek üzere yola çıkan bir grup denizci, okyanusta yollarını kaybediyor ve günlerce aç susuz yaşadıktan sonra neredeyse ölmek üzerelerken açık denizde kimsenin yerini bilmediği bir ada ülkesine yani yeni Atlantis‘e ulaşıyorlar.. Bu ülke öyle böyle bir ülke değil; her türlü bilimsel çalışmaların kontrollü bir şekilde gerçekleştirildiği, insanların birbirine saygı duyduğu, dinlerine, devletin hayat düzenlemek amacıyla koyduğu kurallara bağlı vatandaşlardan oluşan, sosyo-ekonomik anlamda oldukça ileri düzeyde olan bir ada ülkesi burası.. Kitabın bazı bölümlerindeki bilimsel çalışmalara yönelik yapılan tasvirler kitabın 1600’lerde yazıldığı baz alınacak olursa gerçekten oldukça heyecan verici.. Fakat bu kısımlar daha da detaylandırılarak anlatılabilirdi diye düşünüyorum ben.. Her şey iyi güzel hoş da; kitabın daha anlamlı bir sonu olabilirdi; mevcut durumda kitabın sonu sanki gelmemiş, “to be continued…” denmiş gibi.. Fakat konu muazzam değerli okur kardeşlerim; bence yine okunmaya değer oldukça güzel bir kitap.. Okuyunuz efendim.!
Yeni Atlantis
Yeni AtlantisFrancis Bacon · Alfa Yayıncılık · 20182,513 okunma
İvan İlyiç'e en acı gelen şeylerden biri de hiç kimsenin ona onun istediği gibi acımamasıydı: İvan İlyiç bazen, özellikle de uzun acı dönemlerinin ardından, bunu itiraf etmek ne kadar utanç verici de olsa, kendisine hasta bir çocuğa acınır gibi acınmasını istiyordu. Tıpkı çocukları okşayıp avutur gibi onu da öpsünler, sevip okşasınlar, başucunda gözyaşı döksünler istiyordu. Göğsünü döven gümüşsü sakalıyla koskoca bir mahkeme üyesi olarak böyle bir şeyin kendisi için imkânsız olduğunu biliyor, ama yine de istiyordu işte.
Sayfa 57 - İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
Ey şeytana bilinçaltımda otağ kurduran ulu zehir: Sen, başkaldırma isteği! Beni, için için kemiren parazit: Sen, özgür insan düşü! Ve ölümü ve huzuru ve beni böylesine alıp alıp götüren, beni böylesine yerden yere vuran soylu cini yaşatan tek kahraman: Utanç! Kavgam, kendi ruhumun celsesidir ve zavallılığım, kendi hayatımın cılız sesidir. Cesaret
216 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Kadını Vur Şark’ı Düşür
Biz, daima karadan karaya esen rüzgârın çocuklarıydık. Bu yüzden üvey baba tokadı gibi sertçe çarpardı yüzümüze her esinti. Eseni yatıştıracak bir denizimiz yoktu bizim çünkü. Onun öfkesini alacak, onu yumuşatacak bir parça suya hasret kederlenirdik… Ve bu keder içinde kan hiç durmazdı. Ve damardan firar etmiş, dökülmüş, akmış kan orada, kaldığı
Kadını Vur Şark’ı Düşür
Kadını Vur Şark’ı DüşürNurlan Nazlı Kaya · Demos Yayınları · 202420 okunma
Reklam
Hayatta böyle baş döndürücü anlar vardır, insan birdenbire her şeyi daha net görür; o ana dek bunu yapamayacak kadar korkak ya da zayıfken, o anda kendi gücünü, imkânlarını sezer ve bilir. Bunlar, hayatın değiştiği anlardır. Böyle bir şey habersiz gelir; tıpkı ölüm ya da din değiştirme gibi.
246 syf.
·
Puan vermedi
·
17 günde okudu
İmanın ötesinde yalnızca küfür, İslam'ın ötesinde sadece cahiliye vardır, Hakikatin ötesi de delalettir. Bir şey İslami değilse cahilîdir.. Seyyid Kutub 1906-1966 yılları arasında Mısır'da yaşamış düşünce ve aksiyon adamıdır. Çoğunlukla İslâmî ve siyasî hareketler içerisinde, özellikle de İhvân-ı Müslimîn teşkilâtının aktif
Yoldaki İşaretler
Yoldaki İşaretlerSeyyid Kutub · Beka Yayınları · 20144,904 okunma
234 syf.
5/10 puan verdi
·
5 günde okudu
Bizim yollarımız, kaderlerimiz ayrılmış bir kere...
İlk 1848 yılında basılan Kamelyalı Kadın, oğul Alexandre Dumas tarafından yazılmıştır. Bu konuda dünya edebiyatında bir karmaşa vardır. Birçok okuyucu Üç Silahşörler, Monte Cristo Kontu gibi eserlerin yazarı Alexandre Dumas ile Kamelyalı Kadın’ın yazarı Dumas’ı aynı kişi sanırlar ki aslında kitabımızın yazarı birinci Dumas’ın yasadışı
Kamelyalı Kadın
Kamelyalı KadınAlexandre Dumas (fils) · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201917,7bin okunma
ve Muhammet, Müslümanlara, halılar döşeli, altınlar, zümrütlerle süslü, en güzel kadınlarla, şaraplarla, acayip yemeklerle dolu bir cennet vaat ederken içlerinden gülüyorlardı ikisi de ve ağzımıza bir parça bal sürüp bizi dünyadaki isteklerimize uygun hayal ve ümitlere düşürmek için mahsus bizim insani ve maddi tarafımıza hitap ediyorlardı.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.