Toplumsal yozlaşma
herkes herkesin ardından kinle gülüyor, kimse kimseye gerçek bir saygıyla yaklaşmıyor. Yaklaşmıyor ama herkes herkese gerçek bir saygı duyuyormuş gibi davranıyor.
Sayfa 127 - Yapı Kredi YayınlarıKitabı okudu
Yargısız infazlar, gözaltında kaybolmalar ,faili bilinmeyen öldürümlerle ,kendi insanının güvenini yitirmiş devletler ,toplumsal dokusu bozulmuş kurumlar ,dahası hukumetleri devletleri ile çatışan ülkeler. ( Susurluk bu çürümüşlüğün dışa vurmasidir)Şili, Arjantin,Meksika ,Nikaraya Uruguay ve Türkiye gibi aynı yazgiyi paylaşan ülkeler sosyka ekonomik politik yozlaşma icindeler . Bu ülkeler neden mi aynı yazgiyi paylaşıyor ABD nin sömürü alanı içinden çıkarmadıları için!
Reklam
Türkiye’nin yaşadığı dö­nem itibariyle yeniden şekillenmesi gereken bir toplum yapısı var. Son elli yıla baktığımız zaman siyasi yapıdaki yozlaşma toplum bi­lincinin gelişmesi yönünde olmadı. Bu da araştırmayan, okuma­yan, her şeye inanan ya da erkek tarafından baskılanan bir kadın modeline doğru gidişi yarattı. Bu toplumsal gidişat, ensestin ya­rattığı felaketlerle beraber son dönemde aile içi şiddette de yan­sımalarını gösterdi..
Verdonisi'den
(...) Paramı Burgonya şarabı içerek harcadım. Acılarım ruhanileşti, kederlerim sevince dönüşen umut taşıdı, affettiğim şeylerle ruhum arındı. Kendimle tatlı bir sohbete dalıyordum. Günbatımında hala hayatta olmaktı esas mutluluk. Bazen bordo şaraplarını şeçiyor, hafif müzik eşliğinde içimdeki manzaraları seyrediyordum. Gerçeğin doğasında bulunan saldırganlıktan kurtulmuştum. Hafiflemiş gibiydim. Vasatımla anlaşabileceğimi anlamıştım. Küçük yeteneklerimden keyif alabilirdim. Rakı sofrası davetlerini kabul etmiyor, ölüm gerçeğini şölen kültürüyle bastırıyordum. Toplumsal yozlaşma dışımda kalmıştı. Şarap sayesinde dünya bana, ben dünyaya sessiz sessiz gülümsüyorduk. (...)
Sayfa 19 - MetinlerarasıKitabı okudu
Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı
Son elli yıla baktığımız zaman siyasi yapıdaki yozlaşma toplum bilincinin gelişmesi yönünde olmadı. Bu da araştırmayan, okumayan, her şeye inanan ya da erkek tarafından baskılanan bir kadın modeline doğru gidişi yarattı. Bu toplumsal gidişat, ensestin yarattığı felaketlerle beraber son dönemde aile içi şiddette de yansımalarını gösterdi. Türkiye'de 2014 yılında 294 kadın öldürüldü. Şiddetin 6 gün "çalıştığını", sadece 1 gün "tatil yaptığını" ortaya koyuyor bu rakam. Yani şiddet 7 günün 6'sında eylemdeydi.
Sayfa 30
Sanat eseri gibi işlemeye devam ediyor
“Türkiye için yeni bir tarih kurgulamıştım. Daha doğrusu bu işi Marat'la beraber yapmıştık. Bu kurgu tarihte Rusya ile yapılan iki savaş, üç askeri darbe, toplumsal dengesizliklerin neden olduğu bir iç savaş, kitlesel fuhuş, ahlaki çöküntü, devlet kurumlarında yozlaşma, Sygon istilası gibi olaylar vardı. Bunu konuşmalar ve özel ders kitaplarıyla çocukların beyinlerine yerleştirdik. İçsel eğitim, uykularda bile devam etti. Büyüyü, sihiri, hipnotizmayı, telepatiyi öğrettik. Daha önceden yeraltında tarikatın hücrelerini oluşturmuştuk. Eğitimi burada yapıyorduk. Yaşam yerimizdi orası. Bu çocuklar yıllar boyunca dışarıya çıkmadılar. Dünyayı ve Türkiye'yi bizim kurgu tarihimizden öğrendiler.” Soluğumu tutmuş dinliyordum. Bu anlatılanlara inanmak çok zordu. Ama başka çarem yoktu galiba. Adam devam etti: “Sonra çocuklar büyüdüler. Genç kızlar ve erkekler oldular. Onları birbirleriyle evlendirdik, sağlıklı çocuklar doğurmalarını sağladık. O çocukları da aynı kurgu tarihle yetiştirdik. Böylece fiziksel yapıları farklı ama bilgileri, dünya görüşleri ve ruhsal yapıları aynı bir toplum yarattık. Dikkat et. Topluluk demiyorum, toplum diyorum.”
Reklam
133 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.