19. yüzyıl ortalarına kadar toplumsal zevkimizi idare eden tek sanat, musikidir. Ancak daha sonra bu sanatın yozlaşma süreci başlar: “Türk musikîsinin son zamanlardaki talii çok gariptir; bir bakıma göre, bu musikî cemiyetimiz içinde bu derecede geniş bir yayılma devrini hiç tatmamıştır. Tanzimat’a gelinceye kadar daha ziyade hususî vasıtalarda inkişafını yapan bu musikî, bilhassa Abdülaziz devrinden itibaren kahvelere girerek yayılmış, daha sonraları gramofon ve radyo vasıtasiyle halk arasında mutlak bir inkişaf yapmıştır. Bu suretle hitap ettiği zümrenin genişlemesi ile kazandığı rağbete mukabil, kendisini tutan zevk seviyesinin karışık olması ve düşüklüğü dolayısiyle mahiyetini ve asaletini gitgide kaybetmiştir.”
toplumsal yozlaşma...
Toplumun direncinin kırıldığını işaret eden en büyük gösterge, toplumda adaletin işlememesi, liyakata göre insanlara muamele edilmemesi, külfetin herkes tarafından, nimetin ise sadece seçkinler tarafından bölüşülmesi ve benzeri ayrımcı durumlardır. İnsanları birbirine bağlayan ortak bağların gittikçe gevşediği bu toplumların yokluğu varlığını tercih edilerek tarihteki izleriz silmekte, onların yerine erdemin izini süren insanlar gelmektedir (istihlaf). Kur'an buna, ‘yeryüzüne iyi kulların hakimiyeti’ adını vermektedir.
Reklam
"Bireysel yozlaşma toplumsal yozlaşmaya dönüşünce helak kaçınılmaz bir son oluyor. Kur'an'da helak edilen toplumlara bakın hep refah seviyeleri yüksek toplumlar olduğu görülecektir. Çünkü imkanların bolluğu bir güç anlamına geliyor. Güç ise sahibinde müstağnilik, (kendi kendine yeterli olma ve başkalarına muhtaç olmama gibi) duyguları oluşturuyor. Bu duygu hali çoğunlukla azgınlığı bereberinde getiriyor. Bu yüzden Rabbimiz Kur'an'da"Ama, insanoğlu kendini mustağni sayarak azgınlık eder." buyuruyor. (96 Alak 6-7) [ Hasan EKER/Allah Hayatımızın Neresinde?
Ma'ruf Yayınları ~
Bugünün toplumsal yapısına baktığımızda, değerler artık cümle içinde kullanılan kelimelerden ibaret. Oysa değerleri gölgeleyerek toplumları değiştiren bütün kötülükler, ağaçlarda saklı kurtlar gibidir. Nasıl ki kurtlar ağacı kemirerek devirirse, sosyal yozlaşma ve kuralsızlık da toplumu böyle çürütür.
(Becker, akademik yayın yapmak konusunda oluşturulan rekabet ortamının yarattığı baskıdan, yayın sayısının ve atıfların akademik kariyerde belirleyiciliğinden bahsederken, Donald Campbell'in "göstergelerin yozlaşması" diye nitelendirdiği olgudan söz eder.) "Herhangi bir niceliksel sosyal gösterge, toplumsal meselelere dair karar verme süreçlerinde ne kadar çok kullanılırsa o kadar çok yozlaşma baskısına maruz kalacak ve o kadar çok da denetlemeyi hedeflediği toplumsal süreçleri bozmaya ve yozlaştırmaya eğilimli hale gelecektir."
Sayfa 225 - HeretikKitabı okudu
Geri113
138 öğeden 131 ile 138 arasındakiler gösteriliyor.