"Bir yere giderken sadece toprak parçasına, doğaya önem verebilseydi insan. Ama ne yazık ki biz insanları ırklarına, dinlerine, dillerine göre sınıflandırmayı becerebilmişiz. Sen dilleri, dinleri,ırkları birleştirebildiğin için güzelsin Antalya."
Sayfa 113 - Kepez Belediyesi Kültür YayınlarıKitabı okuyor
Ben yalnız seni büyürken gördüm Mehmedim
Aslını ararsan;
Biz bu dünyada her şeyi olmuş bitmiş bulduk.
Gökyüzü çoktan çatılmış
Toprak yoğrulmuş sıcağı sıcağına
Petekler dolmuş ağzına kadar
Narlar yarılmış
Aslını ararsan;
Ne mevsimlerin birbirine değdiği yeri
Ne bulutları ne karanfilleri
Ne yıldızların niçin uçtuğunu
Ne de insanların niçin göçtüğünü biliriz.
Aslını sorarsan
Biz bu dünyada her şeyi olmuş bitmiş bulduk
Hayatı kırk yıllık bir dost gibi yanıbaşımızda
Ölümü göz kapaklarımızın eşiğinde
Ve adlarımız
İbibik kuşu gibi başımızın üstüne konmuş!
Halbuki sevgi, ayrık otları gibi rastgele büyümemeli kalbimizde. İtinayla seçilmeli toprak; ağacı görmek istediğimiz yere ekilmeli tohum. Çünkü toprak tohumun kıymetini bilirse izin verir dışarıya çıkmasına.
Toprağın altında ve üzerinde bulunan her şey durmadan değişir, çünkü toprak canlıdır ve bir ruhu vardır. Bizler bu ruhun birer parçasıyız ve onun bizim yararımıza çalıştığını çok az biliriz.
Birlikte sürekli vatanımızın geleceğini düşünüyorduk. Günden güne küçülüp toprak kaybettiğini görüyor, üzülüyorduk. Memleketimizin bu kötü kaderini değiştirmek için neler yapabileceğimizi tartışmadan bir gün bile geçmiyorduk.
Yüz yıl önce bu memlekette herkes bizden yalnız adalet istiyordu. Sonra toprak hakkı istedi. Şimdi ise bütün unsurlar müstakil bir çekirdek etrafında toplanmışlar, ana bünyeden ayrılmak istiyorlar. Her cemaatin cebinde ayrı bir vatan haritası var.
O halde bilseniz hayatta ne büyük bir zevkten mahrumsunuz ! Ağlamak, ağlamak bu tatlı bir şey... Bu, yağmurun bir yaz günü kuru ve kızgın toprak üzerine yağışı gibi bir şey...