Farklı kişilerin elinden çıkan farklı kısa hikayeler olan ve genel olarak aşk ve kadın dünyasını ele alan Jane Eyre'nin "Onunla evlendim sevgili okurum" sözü üzerine derlenen bir kitap. Akıcı ve okutturan bir kitaptı.
Nesneleri başkalarından farklı görüyordu, o yüzden hayatım boyunca yaşadığım şehir göze başka bir yermiş gibi görünüyor veya bir kadın, yüzüne vuran bir ışık sayesinde güzelleşiyordu.
Ressam Vermeer'in meşhur tablosunu anlatan yapıt.
Mona Lisa'nın gülüşün sırrı nasıl bir muamma ise inci küpeli kızın bakışı ile ne anlattığı da öyle bir muamma işte.
Öyle akıcı bir olay örgüsü kurgulamış ki yazar kitabı elinizden bırakamıyorsunuz.
Kızın başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmemiştir denecek türden. Ailenin babası kör oluyor, kız hizmetçi olmak durumunda kalıyor, kız kardeşi ölüyor, hizmetçi gittiği evde (Vermeer'in evi) en sonunda kendi tablosu yapılırken buluyor kendini.
Kızın, ressama olan hayranlığı, ressamın ağzından çıkan her sözü mantık süzgecinden bile geçirmeden uygulayışı, endişeleri, acıları, heyecanları, saf sevgi ve saygısı... buna karşın ressamın insanların duygularından öte sadece resmine odak yaşıyor olması, kimseyi umursamamasından mütevellit içimizde oluşan öfke kıpırtıları... Ne ararsak var yani. Bunu da yazarın anlatımındaki ustalığına borçluyuz sanırım.
Resmin yapım aşamasının tasvir edildiği bölümlerde belki 20 kere resmi açıp baktım yalan yok. Öyle güzel detaylar...
Tavsiyedir. Keyifli okumalar...