Eğer bir yazar bir köle olmayıp, özgür bir insan olsaydı; yazması bekleneni değil, kendi canının istediğini yazabilseydi; yapıtının temelini herkesçe kabul edilen görüşler üstüne değil, kendi duydukları üstüne kurabilseydi; ne olaylar örgüsü olurdu, ne komedya, ne tragedya, ne de aşk öyküsü.
Empedokles'in Temeli
Saf yaşamda, doğa ve sanat birbirleriyle uyumlu bir karşıtlık içindedir. Sanat, doğanın çiçek açışıdır, tamamlanışıdır. Doğa ancak farklı ama uyumlu olan sanatla birlikteliğiyle göksel olur. Her şey tam anlamıyla olabileceği şey olduğunda ve her şey bir diğeriyle birleştiğinde, tikel olarak olabileceği şeyi tam anlamıyla olabilmesi için sahip olmak zorunda olduğu kusurunu bir diğeri giderdiğinde, tamamlanma gerçekleşir ve göksel olan tam orada yerini alır. Organik ve sanatsal olan insan, doğanın olgunlaşmasıdır; aorgik doğa, saf biçimde kendi eşsizliğinde yetişmiş insan tarafından duyumsandığında, ona
mükemmellik duygusu verir. Ama bu yaşam sadece duygularda yardır bilgide değil.