Sosyal kaygı yaşıyor olmak bir eksiklik ya da zayıflık değildir. Azı yararlı ve sağlıklı olan bir korkunun fazlaca yaşandığı bir problemdir. Problemi kabul etmek, onu anlamak ve çözüm yollarını belirleyip uygulamak gerekir.
Kaygı yaşamayı bir başarısızlık gibi görmeyin. Kaygı en önemli işlevini gerçekleştirerek sizi tehditlere karşı uyaran bir sinyal görevi görmeye devam etmektedir.
Kişi kendini rahatsız eden bir durumla karşılaştığında otomatik olarak bir düşünce üretir ve bu düşünceyi doğru kabul eder. Halbuki düşünce, sadece düşüncedir. Gerçeği yansıtabilir de yansıtmayabilir de. Bizim için yararlı olabileceği gibi, yararsız da olabilir. Ya da işlevsel olabileceği gibi, olmayabilir de. Düşüncenin bizde bir duygu oluşturması, o düşünceye bir "samimiyet" katar ama bu onun gerçekçiliği, uygunluğu ya da işlevselliği hakkında bilgi vermez.
Biliyorum, kolay değil yaşamak;
Ama işte
Bir ölünün hâlâ yatağı sıcak,
Birinin saati işliyor kolunda.
Yaşamak kolay değil ya kardeşler,
Ölmek de değil;
Kolay değil bu dünyadan ayrılmak.
Anladım ki: İnsanlar susanı korkak, görmezden geleni aptal, affetmeyi bileni çantada keklik sanıyorlar. Oysaki, biz istediğimiz kadar hayatımızdalar. Göz yumduğumuz kadar dürüstler ve sustuğumuz kadar insanlar.