Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bu satırlardan, daha yeni yeni erişkin olduğu ve olgunlaştığı sonucunu çıkarmaya pek eğilimli olan Profesör, İstanbul'daki çevresinin —eski çevresinin— iç değerlerden yoksun olduğunu hep hissetmişti ama ayrıldıktan sonra daha da bilinçle kavrıyordu bunu. Bunların hepsi gazetelerin hafta sonlarında ek olarak verdiği; mankenlerle, şarkıcı ve
Bana yaptığın kötülüğü bağışlıyorum; ancak kendine yaptığını, onu nasıl bağışlayabilirim ki! - Nietzsche
Sayfa 38
Reklam
Eğer uslu bir çocuk olursan bir gün sen de kalpten ibaret varlıkları görebilirsin.
Yanlış şeylere kızgınlığındandı yüzündeki yaşanmış mutsuzluğun izleri...
Reklam
..Dergi bu odada hazırlanır, sonra gizlice elden ele geçerdi. Sarayın korkunç hafiyelerinden biri nasılsa haber alıp curnal eder. Okul nazırı çağrılıp bir güzel azar yerse de okulda böyle şeyler olmadığını söylemekten vazgeçmez. Bir gün kendisi ders odasını bastı, hepsini suçüstü yakaladı. Değerli bir asker değildi. Ama vicdanlı ve namuslu bir kimse idi. Eğer isteseydi hepsinin asker mesleğinin son bulacağına şüphe yoktu. Dergiyi görmemezlikten geldi. - Ne diye başka şeylerle uğraşıp derslerinize çalışmıyorsunuz? demekle yetindi. Fethi, sonradan soyadı Okyar, Mustafa Kemal'in sonuna kadar arkadaşlarından ve bir aralık başbakanı, ateş püskürecek ve bir eli ile Sultan Hamid'in oturduğu Yıldız Sarayı'nı göstererek: - Hep o adamın başı altından çıkıyor bunlar... Sarayı başına yıkılmadıkça rahat yok. Elime fırsat geçerse altına bomba koyardım, diyordu. Tuhaf bir raslamadır ki 27 Nisan 1909'da Sultan Hamid tahttan indirildiği vakit onu Selânik'e götüren muhafız bu Fethi olacaktı.
Ölüm korkusu hiçbir şey. İnsanlar bence yaşamdan daha çok korkarlar. Ölüm nedir ki, uyursun, ya bir şey vardır ya da yoktur.
Sayfa 32
İyilik ve Dünya
İyi olmak, iyi kalmak gittikçe zorlaşmaktadır. Kötülüğe odaklanmış, enerjisini kötülükten alarak dönen dünyada iyi olmak, iyi kalmak gittikçe zorlaşmaktadır. Kötülük, bütün entelektüel, askerî, siyasî, ekonomik gücüyle iyiliği yok etmeye çalışmaktadır. İyilerin aklını, duygusunu, niyetini, tercihini, en nihayet bütün varlığını hedef alan, açık, örtük, kanlı, kirli bir savaş amansızca sürmektedir. Bir yandan tür olarak başkalaşarak tuhaf bir varlığa dönüştürülen diğer yandan bu tuhaf varlığa özendirilen diğer insanlara iyilik, eskimiş, köhnemiş, modası geçmiş, gözden düşmüş, manası, albenisi kalmamış değer olarak telkin edilmektedir. Doyumsuz azgınlığından başka ne bir sınır ne bir değer tanıyan tanrısız, dinsiz, imansız bu ideoloji, doğrudan insan varlığını, insan onurunu, fıtratını yok etmeyi amaçlamaktadır. Kötülük, yaratılışımızdan bu yana, bu boyutta, bu dehşette evrensel yaygınlık kazanmamış, fesada, bozguncu- luğa ayarlı ideolojik içeriğini bu kadar et- kin, yaygın kuramamış olmalıdır. Görsel ve yazılı medya, ekranlar, vitrinler, spotlar, afişler, reklamlar, sokaklar, eğitim sanat,kültür kurumları, eğlence merkezleri gibi daha birçok araç, düzen ve düzenekle küresel egemenliğini kurmuş gözükmektedir. 'Bütün bir insanlık yalana teslim.' Bütün bir insanlık yanlışa, kötülüğe, hiçliğe, saçmalı- ğa, anlamsızlığa teslim!
...Sonra tatil yüzünden kapalı olan okulumun önünden geçerken bahçesine girip biraz dinleneyim dedim. Etrafta kimseler yoktu. Duvara oturup beklemeye başladım. Gözümde kış zamanı okulun kalabalığı canlandı ve canım daha çok sıkılmaya başladı. Okulu sevmezdim ama o kalabalığın ve hareketin beni ne kadar oyaladığını fark ettim. Sonra bir şey durduk yerde içimi ezmeye başladı. Oysa değişen bir şey yoktu. Öylece bekliyordum. Uzaktan, parlak güneş ışığının içinden insanlar ve tek tük arabalar bir hayalin parçası gibi silüetler halinde geçip gidiyor, ama nedense sesleri hiç duyulmuyordu. Derken benim gibi iki çocuk çıkageldi. Ellerinde bir top, yavaş yavaş, bezgin bezgin basket oynamaya başladlar. O topun sesini o kadar net hatırlıyorum ki; böyle pat pat pat yere vurup arada bir de potaya atıyorlardı. Biraz oynadılar, sonra sıcaktan yılıp bıraktılar, bir kenara geçip oturdular. Birinin son olarak sertçe vurduğu top yavaş yavaş yuvarlandı, yuvarlandı, okulun duvarına çarpıp olduğu yerde kalakaldı. O anda, anlatmanın imkansız olduğu öyle derin bir sessizlik başladı ki; öylece o topa, o çocuklara baktım. Sonra okula baktım, sonra içime acayip bir acı çökmeye başladı. O acı giderek büyüdü, büyüdü, içim nasıl kıyılıyor ama... Ben acıyla ilk defa o gün, orada tanıştım. Sonra hayatımın hiçbir döneminde; o anda, okulun bahçesindeki kadar derinden bir acı çektiğimi hatırlamıyorum. Bence dünyadaki en büyük acı budur. Çünkü sebebi yoktur, neden diye soramazsın çünkü ortada bir şey yoktur. Gelir yakalar insanı ve bir daha hiç bırakmaz. Albert Camus'nün Yabancı'da anlattığı sıcak bir pazar gününün verdiği acı gibi..
Zeki DemirkubuzKitabı okudu
Reklam
Dar çevremde ne kadar içten ve sıcaksam genişleyen muhitlerde o denli çekingen ve hatta silik. Bu yüzden gençliğim iz bırakmaktan sakınarak geçti. Dünyaya gelişimde bile trene, kondüktörü atlatarak binen yolcuların tedirginliğine benzer tuhaf bir duygunun eşlik etmiş olabileceğine inanıyorum. *Muhsin Macit
64 syf.
·
Puan vermedi
#okudumbitti Kısa bir öykü kitabı( s.55) Şu sıralar okumaya ara verdiğim için kısa bir eserle tekrar okuma yapmaya karar verdim. Kütüphanemden az sayfalı olan Krizantemler'i seçtim Fakat bu kitap benim için çok tuhaf bir okuma oldu. Okurken bir çırpıda bitti hiçbir şey anlamadığımı düşünsem de bittikten sonra üzerine bolca düşündüğüm,hayal gücü geliştirici bir öykü kitabı oldu benim için. Ayrıca Kitabın basımı ve illüstrasyonlar harikaydı. Parlak renkli ofset baskı çok hoştu okurken dergi okuyormuş havası veriyor insana. Krizantem yetiştiren bir kadın ve tencere-tava tamircisi bir adamın diyaloğu şeklinde ilerliyor kitap. Olay, Steinbeck romanlarının değişmez yeri olan Salinas Vadisi'nde geçiyor. Kısa sayfalı öykü severler için tavsiye
Krizantemler
KrizantemlerJohn Steinbeck · İnka Yayınları · 2019617 okunma
Alnımda başlayan tuhaf bir romanın içerisindeydim.
"Alnında başlayan tuhaflık yanaklarını gezip boynuna inip bir hıçkırık bırakıyordu gırtlağına. Gırtlağına yapışan cümleleri yutkunuyordu."
Seyyidhan Kömürcü
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.