Hatırlanacağı gibi Atatürk mektubunda Müslüman Arapların, "uygar dünyada, bilhassa Türk zengin uygar bölgelerinde tahrifat" yaptıklarını belirtip, "Bu zihniyetle hareket edenler, İslam'dan önce evrensel Türk uygarlığının bütün belgelerini imha etmekte engel görmediler," diyerek yazılacak İslam tarihinin bu doğrultudaki
Sayfa 86 - İnkılap YayınlarıKitabı okudu
Akçura'nın "Tecelli Günü" Yazısı
Mutasavvıflarca kâinat "Bir" olan "O"nun türlü türlü tecellisidir. Maddeciler aynı fikri kendi dilleriyle tekrar ederler: Yalnız bir "kuvvet" vardır ki "o"nun muhtelif tecelli tarzları kâinatı oluşturur.
Türklüğü düşündüğüm zaman hatırıma daima bu teori gelir: Doğu tarihi Türklük denilen bir
Sayfa 171Kitabı okudu
Tarihe ihanet Türklüğe ihanet
Son yıllara gelinceye kadar " Türk Tarihi, memleketimiz de en az tetkik edilmiş mevzulardan biri halinde idi. 1000 yıldan fazla süren İslamlık-Hıristiyanlık davalarının doğurduğu husumet duygusile mutaassıp müverrihler bu davalarda asırlarca İslamlığın pişdarlığını yapan Türklerin tarihini kan ve ateş maceralarından ibaret göstermeğe savaştılar. Türk ve İslam müverrihler de Türklüğü ve Türk medeniyetini İslamlık ve İslam medeniyeti ile kaynaştırdılar; İslamlığa takaddüm eden hinlerce yıla ait devreleri unutturmayı Ümmetçilik siyasetinin icabı ve din gayreti vecibesi bildiler. Daha yakın zamanlarda Osmanlı İmparatorluğuna dahil bütün unsurlardan tek bir milliyet yaratmak hayalini güden Osmanlılık cereyanı da, Türk adının anılmaması, Milli Tarihin yalnız ihmal değil, hatta yazılmış olduğu sayfalardan kazınıp silinmesi yolunda üçüncü bir amil -halinde diğerlerine eklendi.
Türk Destanının Tasnifi
– I –
Millî destanlar, tarihi vak’aları tasvirden ziyade milletin yüksek millî duygularını in’ikâs ettiren, tamamıyla ve yahut az çok tarihe müstenit bir ideal âlemi gösteren halk edebiyatı eserlerinden ibarettir. Millî destanlar (épopée) meselesini ciddi surette tetkik edenler Fransız (Roland), Alman (Nibelungen Lied), Rus ve Hintlilerin
Müslüman Türk Milleti 1000 yıl boyunca İslam kanunları ile yönetilmiş, Selçuklu ve Osmanlı olmak üzere bu kanunlarla 2 kere süper güç olmuştu. Ecdadımız bu kanunlarla Avrupa'ya medeniyeti, adaleti ve hoş görüyü öğretmiş. 72 milleti tek çatı altında asırlarca adalet ile idare etmişti. Cumhuriyetin ilanıyla birlikte 1926 yılında hiç de medeni olmayan, Konya vilayetimizden bile küçük olan, bayrağında haç sembolü taşıyan İşviçre'den, Müslüman Türk Milletini idare etmek için medeni kanun devşirilmişti..
Oysa kadim Türk tarihi medeniyetin beşiğiydi. Sonrasında kendi kanunlarımızı bile kendimiz yapamadık. Müslüman Türk Milletini idare ve ıslah etmek için bayrağı haç sembolü olan Avrupa ülkesinden medeni kanun devşirdik...
Avrupa'yı Medeni Müslümanları gerici gören zihniyetin kabullenmesi gereken bir gerçek varsa; Avrupa'nın ya da Batı'nın hiç de medeni olmayışıdır... (ENES EROĞLU)
AYNI TARİHÎ YANLIŞLIĞA DÜŞÜYORUZ
Büyük Türk müverrihlerinden biri, bugün darülfünunda Türk tarihi profesörü olan Başkurdistanlı Zeki Velidi Bey, Mısır’da bastırdığı Türk tarihine ait bir kitabında büyük harbin neticesinin garp cephesinde değil Çanakkale’de hallolunduğunu söyledikten sonra, artık bununla Türkler’in dört asırdır devam eden
Bütün maksatları, Müslüman-Türk'ü Avrupa'dan ve Anadolu'dan atmak, kurduğumuz kültür ve medeniyeti çökertmek, zengin, bereketli ve stratejik değeri yüksek olan vatanımızı paylaşmak, İslâm Dünyası'nı başsız bırakarak sömürgeleştirmektir. Gerçekten de Anadolu'da bin yıllık tarihî mâceramız göstermektedir ki, Türk Devleti güçlü ve Türk Milleti birlik ise, yalnız biz değil, bütün İslâm Dünyası da barış, mutluluk ve huzur içindedir. Aksi bir durum varsa, Türklük ile birlikte bütün İslâm Dünyası da perişandır.
Türkçülük ve Atatürk
Türk halkı yanında Halâskâr Gâzi sıfatıyla bu ideolojiyi gerçekleştirme yoluna girdi. Bu ideolojinin düşünce temeli Orta-Asya Türklüğü ve onun yüksek medeniyeti inancı idi.
Sayfa 10Kitabı okudu
