Makdisi; 1416'da Remle'de doğmuştur. Kahire'de 1483 yılında 67 yaşında iken ölmüştür. Memlük Devletinin, Yavuz Sultan Selim tarafından yıkıldığını görememiş, bu yüzden kendi zamanına kadar olan sultanların hayatlarına değinmiştir.
Dört halife dönemine, ardından Zalim hükümdarlık başladı diyerek Emeviler, Abbasiler, Fatımiler, Eyyûbiler, en sonunda ise Memlükler dönemine -diğerlerine oranla biraz daha ayrıntılı- şekilde anlatmıştır. Türk memlük devletinin sona ermesi ve akabinde Çerkes Memlükleri'nin başa geçmesine ve 1468 yılında Eşref Kayıtbay'ın sultan olmasına kadar olan dönemi anlatarak bitiriyor.
İkinci ve üçüncü bölümlerde Türklerden bahsediyor. Türklerin Mısır'a gelmesini bir nimet olarak görüyor. Onların diğer insanlardan ayrıldığını ve bunun bir Allah vergisi olduğunu söylüyor Makdisi. Sonra başlıyor Türklerin özelliklerini saymaya.
Bu özelliklerin Müslüman arap çocuklarından sadece birinde dahi nadir bulunduğunu da söylemeden geçmiyor.
İki kişi kavga etse bir türk elindeki asayla dürtüklese veyahut kırbaçlasa kavga anında biter, ayrılırlar. Ancak bu kavga esnasında bir kadı yada fakih geçse kavgalarına devam ederlermiş. İki hasımdan biri diğerine "askere gidelim, soralım." Dediği an haksız olan hemen kaçarmış. Bir kez daha Türklerin baskın olduğunu görüyoruz Maksidi'nin anlattıklarına bakarak.