Turkmaestro

Sabitlenmiş gönderi
Peygamber mesleki sınıf ve uzmanlık statüsü anlamında alim, bilgin veya akademisyen değildir. Peygamberin tüm alimlerin üstündeki vasfı, Kuranda da belirtildiği üzere 'ümmi' olmasıdır. Anne (umm) kökünden gelen ümmi kelimesi, kişinin kirlenmemişliği, hakikat karşısında önyargısız, dolayısıyla isabetli oluşu anlamına gelir.
Reklam
Osmanlı Devleti, doğuşu ile birlikte, hızlı bir genişleme içinde 1350'li yıllarda Avrupa'ya ayak bastı ve yarım yüzyıl içinde Rumeli'de Bizans'ın varlığını ve diğer siyasi organizasyonları sona erdirmeyi başardı. Bu kadar hızlı genişlemenin sebepleri ne idi? Bütün bu gelişmenin bir askeri başarılar serisine dayandığı malum, fakat bu başarıları sırf askeri saymanın imkânı yoktur. Eğer böyle olsaydı bunun uzun soluklu olması mümkün olmazdı. Osmanlıların asıl başarılarını, ordularını iyi örgütleyip eğitmekten ziyade, bu orduların gerisinde kurmuş oldukları ve bizzat orduları da taşıyan, besleyen sosyal ve iktisadi düzenlerinde aramak gerekir. Güçlü merkeziyetçi, tam bir dayanışma içindeki meritokratik bir elitin oluşturduğu bu düzenin temel niteliği, geniş halk kitlelerine, bölgedeki diğer siyasi yapılara göre daha ileri düzeyde sağladığı refahtır. Güvenlik, adalet ve hoşgörüyle birlikte kitlelere sağlanan bu refah, Osmanlı sisteminin başarısının özünü teşkil eder.
"...kıta ölçeğinde giderek yaygınlaşmak üzere benimsenen kapitalizmin, hemen doğar doğmaz özünü oluşturan eşitsizliklerle yol açtığı sayısız acılara rağmen muazzam bir gelişme göstererek 3-4 yüzyıl sonra herkese refah getirebilecek bir konuma gelebileceğine Osmanlılar pek ihtimal vermediler. Öyle bir ihtimali akla getiren, o çağın Avrupa'sında da muhtemelen kimse yoktu. Ancak Osmanlılar kehanet derecesinde bir tahminle bu ihtimalin gerçekleşeceğine kani olsalar bile, milyonlarca fakir insana bunca acıyı yüklemeyi, Müslüman vicdanlarına herhalde sığdıramayacakları için kabul etmezlerdi, diyebiliriz. Onun için eşitlikçi yapıda karar kıldılar ve onu bütün karşı koymalara, aykırı girişimlere, zorluklara ve risklere rağmen muhafaza etmeye çalıştılar."

Reader Follow Recommendations

See All
Sanayi alanında 1827'de başlayan bir seri yeni fabrikalar kurma faaliyeti, 1850'lerde son buldu. Bu tarihlerden sonra devlete ait fabrika yatırımlarına pek rastlanmaz. Daha önce kurulmuş olanların çoğu da 1855'ten sonra, ithal rekabetine dayanamadığı için kapanmıştır. Geleneksel esnaf sektörü de aynı rekabet karşısında 1840'lı yıllarda hızla daralmaya maruz kalarak yardım talebiyle devlete başvurulduğu zaman, devlet fiskalist mantıkla hareket ettiği için, kendi kurduğu ve kurulmasını teşvik ettiği fabrikalar gibi, onlara da gümrük himayesi sağlamayı hiç düşünmedi.
Sanayi alanında 1827'de başlayan bir seri yeni fabrikalar kurma faaliyeti, 1850'lerde son buldu. Bu tarihlerden sonra devlete ait fabrika yatırımlarına pek rastlanmaz. Daha önce kurulmuş olanların çoğu da 1855'ten sonra, ithal rekabetine dayanamadığı için kapanmıştır. Geleneksel esnaf sektörü de aynı rekabet karşısında 1840'lı yıllarda hızla daralmaya maruz kalarak yardım talebiyle devlete başvurulduğu zaman, devlet fiskalist mantıkla hareket ettiği için, kendi kurduğu ve kurulmasını teşvik ettiği fabrikalar gibi, onlara da gümrük himayesi sağlamayı hiç düşünmedi.
Reklam
“Din, insanın, varoluşunun nihai anlamını kavraması için aydınlatma, fizik dünyanın metafizik arka planı ve devamı hakkında insanı bilgilendirme ve dünya hayatını bu bilinçle yaşaması için bir uyarıdır.” Ali Bardakoğlu
İnsana yeni bir hayat anlamı getirme ödevi ile karşı karşıya kalmıştır Batı. Yani, hal diliyle insanlık Batıya bunu söylemektedir ve: “Dünyaya hâkim olmak istedin. Pekâlâ, işte oldun. O halde, kader senden, hepimizin asgari mutluluğu veya hiç olmazsa hayatın yaşanmaya değer olduğunu kabul edebilmemiz için yeni bir inanç, varoluş, yorum ve anlamı istemektedir. Bu sorumluluğa hevesli olan sendin. Bunu sen kendin yüklendin. Şimdi cevap ver bakalım” demektedir.
İnsanlık uyanmaya başlıyor ve Batıdan hesap sorma gücüne ermeğe çalışıyor. Görünüşte batılılaşıyor, gerçekteyse Batıyla hesaplaşabileceği bir eşit güç düzeyine ulaşmak istiyor. Roma'ya başkaldıran köleler gibi.
Eski medeniyetler, bir kenara bırakılamaz. İnsan ruhunun tarihi gibidirler, İnsan başarısının sergileridir onlar. İnsan çilesinin vazgeçilmez anıtlarıdırlar.
Reklam
İnsanlığın Dirilişi
İnsanlığın DirilişiSezai Karakoç
9/10 · 6.7k reads
385 syf.
·
Not rated
·
Read in 9 days
Çok kuvvetli bir dış rekabet karşısında, az çok karmaşık bilgi ve teknoloji gerektiren bir sanayi kolunda yeni kurulan bir manifaktürün yaşayabilmesi için kuvvetli bir himayenin şart olduğu açıktır. Ancak çağdaşı Avrupa ülkelerinde müşahade ettiğimiz bu tip merkantilist himaye politikasına ait unsurlara Osmanlı İktisadi Dünya Görüşü'nde rastlamadığımız gibi, toplum yapısında da bu dünya görüşünü o istikamette zorlamaya, hatta etkilemeye namzet merkantil bir menfaat zümresi, Osmanlı sisteminin bir gereği olarak vücut bulamamıştı.
Sayfa 257Kitabı okudu
İslâm'ın ikinci hamlesi olarak nitelediğimiz Osmanlı Devleti, 14. yüzyılda doğduğu zaman, Müslüman Doğu ile Batı arasındaki iktisadi farklılaşma çoktan teşekkül etmiş ve epeyi de mesafe almış bulunuyordu. İktisadi zenginlik ve gelişmenin Batı'ya kaymış olduğu ve bu uzun vadeli değişmenin, ani bir değişme gibi görünen coğrafi keşiflerden çok önce başladığı, hatta keşiflerin de aynı uzun vadeli değişmelerin kompleks sonuçlarından sayılması gereği, araştırmalar ilerledikçe daha büyük bir vuzuhla ortaya çıkmaktadır.
Sayfa 205Kitabı okudu
256 syf.
·
Not rated
·
Read in 18 days
Fıkıhtan Hukuka
Fıkıhtan HukukaDoç.Dr.Emir Kaya
10/10 · 9 reads
Sadece fıkıhta değil, tasavvufta, siyasette ve diğer alanlarda da Müslümanlar arasında hürriyettense itaat öne çıkarılır. Bunun birtakım nefsani sebepleri vardır: Farklılıklardan korkmak, insanları çevreleme hırsı, kadim kültürlerin kalıntısı, siyasilerin beklentisine uymak gibi. Sonuç olarak Müslümanlar yaratılıştaki kesret prensibine, hayatın dinamizmine zihnen yabancılaşmıştır. Toplumsal olguları okuyamaz, hakk (hakikat, gerçeklik) ve normatif (norm/hukuk üretici) sayamaz hale gelmiştir. Bu sorunlu psikolojinin kutsallık ambalajlarına sarılı olması vaziyeti büsbütün zorlaştırmaktadır.
Sayfa 168Kitabı okudu
2,543 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.