Roman, 19. yüzyıl Fransa'sında, küçük bir kasabada geçer. Baş karakterimiz Emma Bovary, sıradan bir hayattan kurtulmak isteyen genç ve hayalperest bir kadındır. Emma, evlendiği Charles Bovary ile mutsuz bir evlilik yaşamaktadır ve onunla birlikte kasabadan ayrılarak daha iyi bir yaşam umuduyla bir köye taşınırlar.
Ancak Emma, romantizm ve tutku dolu bir hayat arayışında sürekli hayal kırıklığına uğrar. Kasabanın sıkıcı yaşantısından ve Charles'ın sıradanlığından kaçmak için çeşitli ilişkilere girer ve lüks ve zenginlik hayalleri kurar. Ancak hayalleri gerçekleşmediği gibi, kötü finansal kararlar ve duygusal boşluklar Emma'yı daha da içinden çıkılmaz bir duruma sürükler.
Gustave Flaubert'in titiz bir gözlem gücüyle betimlediği karakterler ve detaylı tasvirlerle doludur. Flaubert, Emma Bovary'nin iç dünyasını ve çevresindeki sosyal yapının eleştirisi üzerine derinlemesine bir inceleme sunar. Ayrıca, romantizmin hayal kırıklığına dönüşmesi ve bireyin içsel mücadeleleriyle ilgili evrensel temaları da işler.
"Madame Bovary", edebi realizmin önemli eserlerinden biri olarak kabul edilir ve okuyucularına insan doğasının karmaşıklığını ve hayal kırıklıklarını keşfetme fırsatı sunar.