294 syf.
8/10 puan verdi
Ali Taksim - Wendigo “Bana şeytan diyorlardı ama yanılmışlardı. Ben Wendigoydum.” Artova Kasabası, Yeşil Nehir Ormanı'nın gölgesinde, sakin ve huzurlu bir yerdi. Ancak, bir postacının bir kapı eşiğinde kanlar içinde yatan bir ceset bulması, bu huzurun acımasızca sona erdiğinin işaretiydi. Olay yeri, sessizliği yırtan sirenler ve kaotik bir
Wendigo Gölgenin Laneti
Wendigo Gölgenin LanetiAli Taksim · Oleksa · 20248 okunma
Kürť'üz. Anavatarımız da Kürdistan, biliyoruz. Orada duruyor. Yani Türk Tarih Kurumunu toplayıp Güneş Dil Teorisini geliştirenler, Türk Ocaklarında, "Biz bunları yasaklamazsak bunlar ileride işte büyür, şu olur, bu olur." diyenler öyle istedi diye ben nasıl bunları inkar edeyim? Yahu ben inkar etsem tarih, coğrafya nasıl inkar etsin? Birileri inkar etti diye yok mu oluyor? Mesela "Ağrı Dağı yoktur." diyelim. Türk Tarih Kurumu bugün toplansın desin ki"Ağrı Dağı yoktur." Sonra beraber gidelim, bakalım. Türk Tarih Kurumunun kararını da elimize alalım, Ağı Dağına doğru okuyalım. Diyelim "Ey Ağrı Dağı! Türk Tarih Kurumunun aldığı karara göre Ağrı Dağı yoktur." Yok olur mu Ağrı Dağı? Yok olmaz. Kürdistan böyle bir şeydir. E coğrafya adıdır ve bugün Türkiye'de Kürdistan coğrafyasını zikredenlerin hiçbir Türkiye bölünsün, Kürdistan bağımsız devleti kurulsun diye Kürdistan'ı zikretmiyor. Coğrafya adı olarak bizim anavatanımızın ismidir. Makedonya'yı inkar etmiyorsunuz, Kapadokya'yı inkar etmiyorsunuz da niye Kürdistan deyince tüyleriniz diken diken oluyor? Kilikya deyince tüyler diken diken olmuyor, Mezopotamya, Anadolu deyince. Hiçbiri Türkçe de değil. Kürdistan deyince, Amed deyince tüyler diken diken oluyor.
Sayfa 63 - Dipnot YayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Bu tüyler ürpertici yalnızlığın dibinde ne acılar gizliydi! Ne bunalımlar doğuruyordu bırakılmışlığım !
Suç ve Ceza'nın birinci bölümü, bir insanla bir düşünce arasındaki tüyler ürpertici kavganın hikâyesi.
Sayfa 206
Ya ölümden sonra bir başka hayat varsa? Kendi hesabıma, eğer karşıma Hristiyanların Tanrısı çıkarsa, mahvoldum demektir; o bir despottur, onun için de intikam peşindedir; İncil'i de tüyler ürpertici cezalarla doludur. Onu hiçbir zaman sevmedim; onun içtenlikle sevileceğine de asla inanmak istemedim. Acımasız o! (İncil'den çeşitli bölümler hatırladı). Çok kötü cezalandıracaktır beni... Ama eğer Fönelon'un Tanrısı çıkarsa karşıma? Belki de bana: - Sen çok sevdiğin için, çok da bağışlanacaksın, diyecektir...
Sabahın erken saatlerinde ise karaya asker çıkarılmış bunlardan bir kısmı saat 5.45'te, Onuncu Kafkas Tümen Karargahı dolayına gelmişti. Gelenler İngiliz'di ve iki yük otomobiline bindirilmiş bulunuyorlardı. Bu otomobillerin birisinden inen 50-60 kişi lik bir birlik, önlerinde subayları olduğu hâlde, karargâh binasına geldi, silahsız olarak kapıda nöbet tutmakta olan erin ihtarına aldırmayarak içeri girdi ve henüz yataklarında bulunan 61 Türk askerine ateş açtı, 4 er şehit düştü, on tanesi de yaralandı, sonra bunlardan bir tanesi daha öldü. Bu tüyler ürpertici ve insanlık dışı bir olaydı, savaş hâlinde bulunulmadığı bir zamanda yapılmıştı, bu sebeple de yapanlara bir şeref sağlayamazdı. Kaldı ki, bu mesele üzerine eğilecek ve incelemelerde bulunacak olan her tarafsız ve insaflı kişi, bu işi yapanları birer katil, birer cani olarak niteleyecek, ölenleri ve yaralananlan ise mertlik ve yiğitliğin birer sembolü kabul edecektir.
Reklam
Sol içi şiddet 1 Ekim 1949 'da kurulan Mao Zedung'un li- derliğindeki Çin Halk Cumhuriyeti'nde de yaşandı. 1949 dan itibaren kızıl bayrağın altına sokulan, insanlığın yaklaşık 1/5'ine hükmeden Çin'de de kızıl terörle Mao'yla görüş ayrılığına düşen ÇKP üyeleri de öldürülmüştür. Çin'de Kızıl İmparator olarak kabul edilen Mao Zedung'un ÇKP'si daha iktidara gelmeden 19 yıl önce 1931 ve 1932 'de binlerce Kızıl Ordu mensubunu; karşı devrimci, "Casusluk" suçlamasıyla infaz etti. İnfazlarla ilgili Mao diyor ki: "Casuslar kürkteki tüyler kadar çoktu." Mao 1950-1955 döneminde "Devrim karşıtı unsurların tasfiyesi" kampanyasını başlattı.
Sayfa 47 - ALTERNATİF YAYINLARIKitabı okuyor
Ruhlar Evi'ne Selam
Babaannem Nívea'nın tüyler ürpertici bir otomobil kazasında kafası koparak öldüğünü ve kopan kafasının bir merada kaybolduğunu, ruhlarla konuşabilen bir halanın varlığını ve sonunda bir hecin devesinin boyuna erişene kadar durmadan büyüyen bir köpekleri olduğunu da onlardan öğrenmiştim.
Kartalların ikinci hayat öyküsü şöyle: Kartal 40 yaşlarına gelince gagası deforme olmuş, pençelerinin kavrama kabiliyeti zayıflamış, kanatları da ar­tık kendisini taşıyamaz derecede dökülmüştür. Bu durumda bir karar verecektir, ya yaşlandığını kabul ederek ölecektir veya hayata yeniden sağlık ve afiyet ile baştan başlayacaktır. Evet, kelimenin tam anlamı ile yapması gereken ya­şamak mı ölmek mi? Bu yaşam tercihinde olsanız siz ne yapardınız? Yaşamaya karar veren kartal, çok yüksek bir yer bulur, çünkü kendisine zarar verebilecek hiçbir canlı ulaşamamalı, güvende olmalı. Bu yeni yuva hazırlandıktan sonra, ilk iş olarak gagasını kayalara vurarak kırar. 3-4 hafta sonra yeni gagası oluşa­na kadar sadece meyve yiyebilecek, su içecektir. Gagası hazır olunca güçlü gagalarını kullanarak pençelerini kırar, söker, yeni pençelerin gelişmesi için 3-4 hafta daha bekle­mesi gerekmektedir. Kartal yeni pençe ve yeni gagasını kullanarak tüm tüyle­rini yolmaya başlar. Kartal 3-4 hafta sonra yepyeni tüyler ile ikinci yaşamına hazır olarak özgürlük uçuşuna başlar. Bu ka­rar kartala yepyeni bir 40 yıl kadar daha yaşama fırsatı verir. Şimdi bir karar verin, İbn-i Sina'nın dediği gibi yedikle­riniz ilaç, ilaçlarınızın yedikleriniz olduğu bir uçuşa geçin.
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.