1990'lar. . . Türkiye'de özel TV'ler yayına başladığında ekranlara "özgür­lük geldi" dediler. Bunun simgelerinden biri erotik-argo prog­ramlardı... "Kırmızı Kuşak" denilen gece yarısından sonra ya­yınlanırdı. "Tutti Frutti" İtalyan yarışma programıydı. Soruları bileme­yince üzerinizdeki giysileri
Biyolojik yaş stresle artar ve iyileşme ile geri yüklenir." Bu başlık Cell dergisinde yakınlarda yayımlanan bir çalışmanın başlığı... Söz konusu çalışmada; biyolojik yaşlanmanın strese bağlı olarak hızlandığı ve stres faktörü ortadan kaldırılınca yaşlanma hızının tekrar eski hâline döndüğü anlatılıyor. Diğer bir deyişle, vücutta stres oluşturan durumun yarattığı yaşlanma hâli hücre düzeyinde, TV kumandanızdaki filmi hızla ileri sarma tuşuna (fast forward) basmak gibidir ve stres ortadan kalktığında akış normal hızına döner. Görüyoruz ki yaşlanma bu şekilde ileri ya da geri hareket ettirilebilir.
Reklam
Bir insanın yalnızlığı, yalnızlığın boşluğuna ve ürkütücülüğüne karşı geliştirdiği savunma mekanizmalarıyla da anlaşılabilir. Sürekli ve aşırı yemek yeme, anlamsızca ve sürekli bir şeyler satın alma, seçim yapmaksızın art arda film ya da TV seyretme, amaçsızca vitrinleri izlemeyi alışkanlık haline getirme bunlar arasında sayılabilir. Gerisinde bir kaygının varlığı açıkça belli olan bu davranışların kapsamında ikinci bir insan ya da insanlar yoktur, dolayısıyla umut da.
Sayfa 111Kitabı okudu
"TV kültürü diye bir mefhum tanımıyorum. TV; aylak, şuuru iğdiş edilmiş, hiçbir zaman düşünme ve okuma alışkanlığı kazanmamış sokaktaki adam için icat edilmiş bir nevi afyondur. Kültürün dün de, bugün de, yarın da tek taşıyıcısı vardır: Kitap. Hiçbir düşünce emeksiz fethedilemez."
Sayfa 166 - Cemil MeriçKitabı okudu
TV kanallarına egemen olan bayağılığın en sinir bozucu örnekleri reklamlarda ortaya çıkıyor. Ama televizyonumuzu hiç açmasanız da, vahşi kapitalizmin ve tüketim toplumunun doğal sonucu olan reklamcılıktan kurtulmanızın yolu yok.
Nitelik daima nesnelliği yok eder
Bu yalnızlıktan ötürü teknoloji suçlanmıştır, çünkü yeni teknolojik aygıtlar -TV, jetler, çevre yolları vesaire- yalnızlık getirir, ama açık söylemek gerekirse gerçek kötülük teknolojik nesnelerde değil, teknolojinin insanları yalnızlık verici nesnellik tavırları içinde soyutlama eğilimindedir. Nesnellik, yani teknolojinin altında yatan şeylere ikici tarzda bakış; kötülüğü yaratan işte budur. Teknolojinin kötülüğü yok etmede nasıl kullanılabileceğini göstermek için bunca büyük çabaya girişmemin nedeni buydu. Motosikleti -Nitelikli bir şekilde- onarmasını bilen bir kişinin arkadaş kıtlığı çekme olasılığı, bilmeyen bir kişiye göre azdır. Ve arkadaşları öyle bir kişiyi nesne olarak da görmezler. Nitelik daima nesnelliği yok eder.
Reklam
Bu asıl Amerika'nın tuzağına düşen insanlar burunlarının dibindeki şeylerin farkına varmaksızın, yaşamlarını büyük ölçüde ziyan ederler. Medya onları, yakın çevrelerindeki şeylerin önemsiz olduğuna inandırmıştır. İşte bu yüzden yalnızdırlar. Bunu onların yüzlerinde görebilirsiniz. Önce bir saniye, araştırıcı, derin bir bakış ve sonra size bakmaya devam ediyorlarsa siz yalnızca bir tür nesnesiniz. Adam sırasından sayılmazsınız. Onların aradığı siz değilsiniz. Siz TV'de değilsiniz
An American Family
Amerikan televizyonu (TV-vérité) günlük yaşam ideolojisiyle gerçekliğe ait sıradanlık ve özgünlüğü hâlâ bir referans olarak almaktadır. Örneğin 1971 yılındaki Loud ailesi deneyinde olduğu gibi. Yedi ay aralıksız bir şekilde sürdürülen çekim sonucunda 300 saatlik bir film elde edilmiştir. Üstelik bu filmin ne senaryosu ne de scripti vardır. Bir ailenin yaşadığı dramlar, keyifli anlar hiçbir atlama ve sıçrama olmadan, kesintisiz bir şekilde “el değmemiş” bir hikâye gibi sunulmuştur. Kısaca bu “brüt” (ham, işlenmemiş) bir tarihî belgedir. Televizyonun, insanoğlunun aya ayak basmasını göstermesi kadar önemli bir belge, üstelik günlük yaşantımızla ilgili bir belge. Olayın kötü olan yanı, bu filmin çekimi bitirildikten sonra ailenin darmadağın olmasıdır. Loud ailesi boşanmış vs. Bu durum bizi içinden çıkılmaz bir tartışma ortamına sürüklemektedir. Bu parçalanmanın nedeni televizyon mudur? Peki televizyon olmasaydı, bu aile yaşantısını sürdürebilecek miydi?
Kara Kıta'nın çığlığı... Dünya kupası başladığı zaman bütün Afrika, bir ay süreyle tv başından neredeyse hiç ayrılmıyor. Futbol, Afrika'nın dünyayı yenmesi için eline geçirdigi tek şans.
Yediden yetmişe herkesin cebine giren küçük ''akıllı cihazlar'' sayesinde aradığımız bilgi anında önümüze gelirken, aramadığımız ve hiçbir işimize yaramayan, hatta bize zarar veren güvensiz bir çok bilgiye de ulaşıyoruz. Çünkü internet artık dünyanın en büyük dijital çöplüğü durumunda. İlginç olan şu ki bu çöplükte yaşamaktan memnun olanlar çoğunlukta. Üstelik oradan ayrıldıkları zaman kendilerini eksik, yalnız, işe yaramaz hissedenler var. İnternetsiz bir hayat tasavvur edemiyorlar. Böyle bir durum söz konusu olduğunda da depresyona giriyorlar. Yıllardır şikayet ettiğimiz meşhur ''aptal kutusu'' televizyonların bile sosyal medyanın ürkütücü etkisi karşısında, daha masum kaldığını söyleyebiliriz. TV'ler dikkat sürelerini ve biçimlerini belli sürelerle etkilerken, sosyal medya algılarımızı radikal biçimde etkileyerek sınırsız dikkat dağınıklığına neden oluyor.
Sayfa 23 - Ketebe DergiKitabı okuyor
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.