Victor Hugo 1874’te Doksan Üç’te Fransız İhtilâli’ne yönelik karşı-devrimci tepkilerin neredeyse iç savaş boyutuna ulaştığı bir tarihsel dönemeci ele alır. İhtilâl’in altüst ettiği hayatlara, tarihin hızlanan temposuyla birlikte değişen koşullara ilişkin unutulmaz bir anlatıdır.
İlk olarak romandan genel bir bilgi vereyim. Fransa halkı genel
düşe kalka yürümekten yorulmayan küçük bir çocuk gibiydim ya hep, yine de başkalarının acı çekmesine dayanamazdım. ben acı çekmeli ben aç kalmalı ben sürülmeli ben rahat nedir ben yarın nedir bilmemeliydim. büyümek bilmeyen yeni yetme bir genç kız gibiydim seneler geçse de. yalnız kaldığımda bile utangaç utangaç elimi ağzıma kapatarak gülerdim, yine de hep içim sızlardı gülerken. gülüşümde ağlama sesleri vardı, gönlüm de leke tutmayan beyaz bir çarşaf gibi temiz. iştahlı bir ağzım olmasın diyordun, dolgun dudaklarım yanaklarım da…
Tavsiye olunur ki ;
Yaşadığımız tarihlerin evvelinde , ihtilal ve sancılı dönemlerde yaşanan hayatları kaleme almış Cihan Aktaş . Belki unuttuğumuz o 28Şubat mağduriyetlerini tekrar en derin hislerle okurken , değişen İslami duruşları da en net biçimde gözler önüne seriyor kitabında ..
Bir inanç ve dava çerçevesinde şekillenen hayallerin ne kadar hayata geçirildiğine , farklı evlilik anlayışları ile kurulan yuvaların insanın hayatına nasıl malolacağına değiniliyor..
Basit,sade bir üslupla ,hikaye tadında , acı gerçekleri hissederek okuyorsunuz ..
Dram ağırlığı olduğu kadar , betimleme de oldukça fazla . O zamanları merak edenlere , az-çok İslami bir davayla büyüyüp günümüz dünyası ile mücadele edenlere tavsiyemdir..
Diyorum ki pencerelerde kat kat perdelere gerek olmasaydı da insanlar gözlerine perde çekebilselerdi. Diyorum ki insanlar birbirlerine böyle dünyayı zindan etmeselerdi ya.
Bana lazım olan ,sakınmasız konuşmak .
Yeri zamanı geldiğinde ,kendi sesimle ,
gelmişimiz geçmişimiz bugünümüz yarınımız için
kendi rengimce yüksek sesle konuşmak ./
Hele şunu hiç bilemediniz Bay Yargıç ; bilemediniz ki ,köklerimizi biz ancak kendimiz kurtarabiliriz ,başka kimse değil . Bütün gerçek kötülükler bize bizden yönelir .
Yaşıtım kadınlarla bir arada olduğumda, hesaplı alışverişlerden söz etmenin dışında bir şeyler konuşabileyim, bugünü dünden farklı kılan bir şeyler diyebileyim isterdim.
Gün gelir insanlar ve olaylar değişir gibi olur; aksilikler birbirini izleyebilir. Ama, iman hep varsa, hep "önce" kalabilmişse o, en ağır uykunun üstesinden gelinebilir.
hormonlu meyveler gibi çoğu iri yarı ama solgun keyifsiz duruşlu. ve duruşlarına uygun yapma bir çiçek güzelliğinde eğreti, sanki çocuksu coşkusu sahte bir ilgiyle dokunuyorlar hayata. böyle olmamalıydı. toprağın sıcaklığını hissedemiyorlar. böcekleri, çiçekleri… ağaçlar dallarında şaşırtan kediballarını bilmiyorlar. hep pencereden veya balkondan düşmekle, çingeneler tarafından kaçırılmakla korkutularak toprak anaya öylesine uzak neredeyse soyut yaşıyorlar… bu yüzden onlar daha da öksüz. onlara kendi öksüzlüğüme acıdığımdan daha çok acıyorum.