Akıcı bir anlatımla okuru çabuk içine alan bir kitap. Bir çok isim, mekan, hikaye çeşitliliği olmasına rağmen takibi zor olmuyor. Kolay anlaşılır felsefe referansları hikayeye derinlik katıyor. Bir çok insanın hayatı boyunca keşkeleri oluyor, aynı zamanda uçuk görünen hayalleri de. Kitap bütün bunlara bir anlam verip aynı zamanda okurun ana karakterle özdeşmesini sağlıyor. Daha önce duymuş olmama rağmen alıp okumadığım kitabı tatilde kiraladığımız yazlık evin bir dolabında bulup okumam da başka bir güzel tesadüf oldu
Telefonumdaki soğukluk içime akıyor. İlk defa kendimi bu kadar renksiz, güçsüz hissediyorum. Beni sarsan yarını ertelemesi değil mesajın mesafeli, uzak tonu. Herhangi birine yazılmış gibi. Hiçbir özlem, tutku ibaresi yok.
Ben numarayı bulmaya uğraşırken o da elimden telefonu almaya çalışıyor. Aynı oyuncak için kavga eden iki küçük çocuk gibiyiz. Sonra her şey çok çabuk oluyor. Elimden güçlü bir şekilde telefonu çekince dengemi kaybediyorum. Öne doğru havalanıyorum. Göz göze geliyoruz. Elini uzatsa yakalayacak beni. Ama uzatmıyor. Ben merdivenden aşağı yuvarlanırken kenara çekiliyor. Düşmeme izin veriyor.
Bir çok zamanda yolculuk kitabı okumama rağmen böyle özgün bir hikaye ile karşılaşmamıştım. Gerilimi ve gizemi de hem olay kurgusu hem de kelime/isim oyunları ile başarılı bir şekilde sonuna kadar devam ettiriyor.
Özellikle ilk kısım güzel gelisiyor, karakterleri iyice taniyip olayları canlandirabiliyor okur. Sonraki dönüşüm ise çok ani oluyor bence, sanki yazar kitabın bitmesine az sayfa kaldıgini farkedip bir anda sürprizi veriyor ve hızla o kısmı anlatıyor, oradaki duygu durum degisikligi yeterince anlatilmayinca özellikle iki kadın karakterin(spoiler vermemek için daha fazla detayı vermiyorum) niye belli seyleri yaptiklarinin altı dolmamis oluyor.