Yaprak Öz, 1973 yılında doğdu. İstanbul Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümünde öğrenimini tamamladı. Şiirleri bugüne dek Şiir Oku, Poetik'us, Hayvan, Başka, Üç Nokta, Özgür Edebiyat, Akköy ve Akata l p a da, ayrıca Avrupa'da çeşitli şiir dergilerinde yayımlandı. İlk şiir kitabı Fırtına Günlüğü 2006'da, ikinci şiir kitabı Şiirli Müzik Kutusu ise 2009 yılında yayımlandı ve bu kitabıyla Cemal Süreya Başarı Ödülü'ne layık görüldü. Yurtiçi ve yurtdışında çeşitli edebiyat festivallerine konuk olan Öz, çağdaş Avrupalı yazar ve şairlerin pek çok eserini Türkçeye çevirdi ve bu çevirilerden bir kısmı çeşitli yayınlarda yer aldı. Kendi şiirleri ise Yunanca, Romence, Bulgarca, Sırpça, Makedonca ve İngilizceye çevrildi. Bir, İki, Üç Gökyüzü, şairin 3. şiir kitabıdır.
🌿Merhabalar🌿 #188501228 E-KİTAPLAR
Telegram E-kitaplar t.me/Pdf100000kitapa...
Sayfama gelip bu iletiyi okuyorsan, bence kitap önererek yorumunu da ekleyebilirsin, şimdiden teşekkürler 🙏🙏 Her öneri birbirinden değerli benim için🥰
Değerli önerilerinizden oluşan kitap listesi;
Arkadaşlar herkese merhaba. Kendime göre uzun bir okuma listesi oluşturdum. Daha önce okuyan varsa ya da fikri olan kitaplar ile ilgili buyurun sohbet edelim. Buradaki dostların da kitapları var. Her ay kendime belirli bir miktar bütçe ayırdım almak için. Fikirlerinizi bekliyorum.
1)
🔎Olay örgüsü akıcı olsun detaylarda boğulmayayım, çok fazla teknik bilgi bulunmasın olay üzerinden cinayeti çözmeye çalışalım derseniz➡️
Agatha Christie
🔎Olay örgüsü karekter tanımlaması mükemmel olsun, aynı zamanda da keyifle okuyabileceğimiz sürükleyici bir Türk polisiye roman yazarı istiyoruz derseniz➡️
Yaprak Öz
🔎Sürükleyici olsun ancak konu ile alakalı teknik detaylara da yer verilsin isterseniz➡️
Aile içinde yaşananlar sır olarak mı kalmalı yoksa gün yüzüne mi çıkartılmalı? Özellikle çocukların mazur kaldığı yakın akraba ilişkilerinde...
Yazar zor bir konuyu ele alarak sade ve akıcı yazım dili ile, kurgudaki geçişleri derinlemesine bağlayarak okurun merakını üst düzeyde tutmayı başarmış. Güvensizlik duygusunu, korkuyu, aile içinde yaşanan ve bir türlü kimse ile paylaşılamayan sırların, hayatları nasıl alt üst ettiğini ve sonuçlarının ürkünçlüğüne ışık tutmuş...
Begüm yeni başladığı hayatının öncekinde daha huzurlu ve rahat olacağını düşünerek yanıldığını fark etmesinin uzun sürmeyeceğini bilmeyerek, kızı Ada'nın okulunda gönüllü olarak kütüphane sorumlusu olmaya karar verir. Kütüphaneyi düzenlerken bulduğu mektuplar onu derinden etkiler ve bu mektupların kime ait olabileceğini araştırmaya başlar...
Begüm, Ada'nın arkadaşlarıyla kurduğu dostlukla; 1950'li yıllara ait mektupların sahibine çok yakın olduğunu ve mektupta yazan sırrı çözmek için arkadaşlarının da desteğini alması gerektiğini düşündürür...
Olayların geldiği nokta da ise çocukların hayatı tehlikededir. Begüm ise kanıt bulmak için uğraşmaktadır. Hesap edemediği ise bu sırrın kendi ailesine ne kadar zarar verebileceğidir...
Soluksuz merak içinde, tüylerim ürpererek okudum. Aile içinde olan ve gün yüzüne çıkan sır sizleri de derinden etkileyecek...
Yaprak hocanın kitaplarından birini eline aldığınız anda tam karşınıza bir sahne kurulur. Siz kahvenizi yudumlarken başlarsınız seyire. Kahvenin tadı da başka olur o zaman, izlediklerinizin keyfide. Bir yandan kitapta bahsi geçen portakallı kurabiyenin tarifini not alır, bir yandan söylenen şahane şarkılara eşlik eder, bir yandan da bu esrarengiz polisiyeyi çözmeye çalışırsınız. Naif, soft, fresh, yormayan bir anlatımın ve hakkını veren bir gizemin esiri olursunuz. •
•
•
Gelelim kitabımıza. 1978-1979 yıllarında Zonguldak’da ki Kozlu Kılıç mahallesinde yaşananlar tamamen gerçek kişi ve olaylara dayanıyor. Hatta öyle ki kahramanların birçoğu halen yaşıyor ve katilde müebbet hapis cezasını çekmeye devam ediyor. Kitabımızın ana karakteri ve yazarı Yıldız Alatan, bir mühendis eşi, ev hanımı ve şahane bir terzi. Aynı zamanda en büyük hayali günün birinde polisiye roman yazmak olan sıkı bir polisiye tutkunu. Beti, Gül, Figen, Nazan en yakın dostları ve sitenin diğer sakinleri.. Harika bir komşuluk, sımsıcak ilişkiler, müthiş bir ortam, keyifli bir hayat.. taa ki bir gün, bu mahallede işlenen cinayete kadar. Eee bizim Yıldız ablamız dururmu? Başlıyor dedektifliğe. Hem en yakınındakilerden hem de en sevdiklerinden şüphelenmeye başlıyor. Üstelik gizemli olaylar ve cinayetlerde işlenmeye devam ediyor. Gerek ters köşesi gerekse harika finaliyle gönlümde ayrı bir yer etti bu kitap sevgili @yaprinka. Yıldız Alatan’la tanışma kitabım olan Farahnaz’ın Çiçeği, neyseki fırından yeni çıkmış taptaze “Villa Şakayık” ile devam edecek. Okurken bitmesin istemiştim ve bitmeyecek :)
Yaprak Öz'ün kitabını birkaç saat içerisinde, kitabı kesinlikle elimden bırakamadan, normalde erken saatlerde yatmayı alışkanlık edinmiş birisi olmama rağmen uykuya direnerek, büyük keyifle okudum. Bu kitap iyi bir edebiyat eseri değil kesinlikle, ancak zaman geçirmek, keyif alarak zorlanmadan okumak ve hiç sırıtmayan, hiç zorlama olmayan atmosferiyle ve olay akışıyla çok buralı bir polisiye örneği olarak okumak için dört dörtlük bir örnek. Kitabın en önemli özelliği bol karakterleri, sahte ve zorlama olmayan diyalogları, sıradışı olmak için kendini kasmaması ve final kaygısı taşımadan hikâyeye odaklanması. Birkaç yerde ürkmedim diyemem, ancak yazarın betimlemeler yerine diyaloglara önem vermesi kitabın ürkütücülüğünü azaltıyor, iyi diyalog yazabilmek bir marifet muhakkak ve Yaprak Öz bunu oldukça iyi kotarıyor, bununla beraber diyalogların daha az olması kitabın ürkütücülüğünü çoğaltabilirdi. Yine de bu söylediklerim bir eleştiri değil, sadece acaba böyle daha mı iyi olurdu diye düşünüyorum. Böyle olsun olmasın, Berlinli Apartmanı konuşkan, akıcı, keyifli anlatımıyla okunmayı hak ediyor.
herkese iyi okumalar.