" Laiklik, Yeni devletin, bugün de yerleştirilememiş ilkelerinden biri olarak kaldı. Çünkü devletin yapısında tam laik bir karakter, hiçbir zaman verilemedi. Dini hizmetler ve dini eğitim, daima devlet vazifesi olarak, fakat her zaman sömürülmeye hazır bir durumda kaldı. Teokratik bağıntılar, aslında toplumla devlet arasında ilişki olmaktan ziyade, toplumun kendi içinde beslenir. Halbuki politikacı bu bağlantıları İlk fırsatta devletin yapısına mal etmeye çalışır. Nitekim bu mücadele bizde, bugün de ve hala devam eder durur."
"İnsanı yaşatan yalanlar ile öldüren gerçekler arasında mekik dokursun. Ruhunun en yağlı müşterisi olan şeytanla pazarlık bitmez. Hilesiz bir sahteliğe, anlaşma sağlayan yalana, teselli getiren dalavereye müptelasındır."
"Aradığım nedir, o kentten bu kente?Adressiz yaşamak da sıkar insanı gün gelir
Gider heyecanlar, istekler, gülümseyişler
Yüreğimdeki denizin suları birden çekilir"
"çözemediğim bir şeyler var hayatımda
Su altı gibi derinlerde sessizce bekleyen
Dirensem, daha ne kadar direnebilirim artık
Nereye kadar gidebilirim, gitsem"
”işte şu yağmurlar, işte şu balkon, işte ben
işte şu begonya, işte yalnızlık
işte su damlacıkları, alnımda kollarımda
işte yok oluşumdan doğan kent
hiçbir yere taşmıyorum, kendime sızıyorum yalnız
ben dediğim koskocaman bir oyuk
koltuğun üstünde, aynadaki yansıda
bir oyuk! sofada, mutfakta, yatağımda
yaşamayı tersinden kolluyorum sanki
yetişip öne geçiyorum sık sık. sözgelimi
bir iki saatte bitiyor bir mevsim
iyi
bugün pazartesi mi? kapının, pencerenin durumu
salıyı gösteriyor.”