Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar: Kitabın tam adı Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar-Birinci Bölüm: En Eski Zamanlardan Başlayarak Apar Sülâlesinin Düşmesi Tarihi Olan Milâdî 552'ye Kadar şeklindedir. Kitabın hazırlanma ve yayımlanma macerasını önsözün sonunda Atsız şöyle anlatır: "Bu kitabı 1933'te yazmağa başlamıştım. Malatya Orta
Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar: Kitabın tam adı Türk Tarihi Üzerinde Toplamalar-Birinci Bölüm: En Eski Zamanlardan Başlayarak Apar Sülâlesinin Düşmesi Tarihi Olan Milâdî 552'ye Kadar şeklindedir. Kitabın hazırlanma ve yayımlanma macerasını önsözün sonunda Atsız şöyle anlatır: "Bu kitabı 1933'te yazmağa başlamıştım. Malatya Orta
Reklam
Gayb “gözle görülmeyen; akıl, duyular vb. beşerî bilgi vasıtalarıyla bilinemeyen varlıklar, ilişkiler ve oluşlar”dır. Allah, vahiy, kader, yaratılış, ruh, kıyametin zamanı, kabirde olacaklar, yeniden dirilme, toplanma, sırat, terazi, cennet, cehennem... hep gayb âlemine dahildir. Bunlar hakkında bilgi alınabilecek iki kaynak vardır: Vahiy ve ilham. Akıl, ancak bu iki kaynaktan alınacak bilgiler üzerine tefekkür yoluyla açıklamalar getirebilir. Keşif, kalp gözünün açılması, Allah tarafından haber verilmek (tahdîs) gibi çeşitleri veya isimleri bulunan ilham, ancak İslâm’a sağlam iman ve onun esaslarını samimiyetle (ihlâs) yaşama sonucu elde edilmiş bulunursa muteber olur.Yine de ilham objektif ve herkes için geçerli, üzerine genel hüküm bina edilebilecek bir bilgi kaynağı değildir, kime gelmişse onu ilgilendirir, umumi ve kesin delillere (vahiy) aykırı olmamak şartıyla onu bağlar.
224 syf.
·
Not rated
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç , Türk romanının Fransız natüralisti Hüseyin Rahmi,bu eserinde mizahi ve ironik bir yaklaşımla ele aldığı evlilik kurumunu ve o dönemin kültürel yapısını,  eğitim seviyesini, ilmi cepheye bakışta Batıya göre geri kalmışlık durumu daha çok evde bulunan , ilim, çalışma hayatı, egitim hayatı kısmından yoksun
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaç
Kuyruklu Yıldız Altında Bir İzdivaçHüseyin Rahmi Gürpınar · Ren Kitap · 202017.4k okunma
Sir Francis Bacon
İnsanlar görüşerek ilişki kurar ve umumi anlayışa uygun kelimeler kullanırlar. Bu yüzden hastalıklı ve uygunsuz biçimde seçilen kelimeler anlamayı mükemmel bir şekilde engeller. Eğitimli kişilerin bazı şeylerde kendilerini korumak için kullandıkları tanımlar ve açıklamalar da meseleyi hiç bir şekilde düzeltmez. Kelimeler basit bir şekilde anlayışı bastırır ve geçersiz kılar, herkesi karışıklığa sürükler ve insanları sayısız boş çelişkiye ve anlamsız imgelere mahkum eder.
Çok Tuhaf Soruşturma: Kandiyeli Zorzi Cavala Zara, Adriyatik’te stratejik öneme sahip bir Venedik limanıdır. Osmanlıların 1570 yılında Kıbrıs'ı işgal edip Venedik'le savaşa girmesi bu sınır bölgesini savaşın kritik noktalarından biri haline getirmiştir. Bu stratejik konum bu limanı özellikle savaş zamanlarında Osmanlı casuslarının
Reklam
Bıraktıkları evleri şehirde olan mültecilerin, geri döndüklerinde yaşama sansları daha yüksekti, fakat orada kalma şansları çok azdı. Şumla'daki Osmanlı güvenliğini terk edip Razgrad bölgesine dönmeye yeltenen ilk mülteci grubunun, yola çıktıktan kısa süre sonra tüm malları gasp edildi. Daha sonra üstlerindeki başlarındaki esvapları da soyuldu. Razgrad'a ulaş tıklarında ise günlerce yiyeceksiz ve az bir suyla umumi mezbahada kalmaya zorlandılar. Mezbahada mültecilere şu açıklamalar yapıldı: 1) Sırp Savaşı'nda veya daha sonraki savaşta görev almış olanlar ülkede kalamazlar. 2) Yerleşmesine müsaade isteyenlerin istisnasız hepsi dürüstlükleri ve ahlakları hakkında bir Bulgar kefil bulmalılar. 3) Köyleri dağlarda veya ormanda olanlar, kefil gösterseler bile bu tip sahalar stratejik önem taşıdığı için, ülkede kalamazlar. 4) Kendilerine Bulgar kefil bulsalar bile, evlerine Bulgarların yerleştiği kişiler gitmelidir.
O yılların yabancı bir tanığı Busbecq şunları yazmış: "Türkler arasında umumi surette dolaşan bir iaya göre Süleyman kısmen karısı Roxolana’nın büyüsü yüzünden -Çünkü o hemen hemen bir sihirbaz kadın gibi telakki ediliyordu- oğlu Mustafa'dan o kadar soğumuştu ki onu öldürmek için akıl danışmaya başlamıştı. Bir rivayete göre Mustafa, Rüstem'in ve üvey annesinin kendi aleyhindeki tasavvurlarını sezmiş ve canını kurtarmak için babasını tutuklayarak cebren imparatorluğu ele geçirmek istemiştir." Sahayifü'l-ahbâr'da ise bu konuya şöyle değiniliyor: “Hâtır-i hümayun (padişahın gönlü) şehzâde Mustafa tarafına mâil olup kendüyü veliahd etmeğe azm etmişler idi. Lâkin şehzâde Sultan Bayezid'in li-ebeveyn (ana baba bir) hemşiresi olan Mihrümâh Sultan Rüstem Paşa'nın zevcesi idi. Validesiyle (Hürrem), Sultan Bayezid'e veliahdlık tahsili daiyesine düştüler. Bu maddede Rüstem Paşa'yı hevadâr edüp ânın sâ'y ü nifakı ile maslahat tamam oldu." Bu da sonraki bir tarihçinin yorumudur. Bu açıklamalar doğru kabul edilirse asıl tahrikçinin Mihrümâh, teşvikçisinin annesi Hürrem, planı kuran ve yürütenin de Rüstem Paşa olduğu ortaya çıkıyor.
Sayfa 232 - Alfa Yayıncılık, 1. Baskı: Kasım 2015 {Genişletilmiş, geliştirilmiş yeni baskı}
23 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.