Bu benim öyküümmm :)
Çok severdik biz halka tatlıyı. Hacı amca da sık sık alır, dağıtırdı bize mutlu olalım diye. "Biz" dediğim, mahallenin çocukları işte. Hacı amca ne zaman parkın karşısındaki yoldan geçse -evine giderken mecburen bu yoldan geçerdi- merak ve heyecanla ellerine bakardık poşet var mı yok mu diye hemencik. Elinde poşet görürsek heyecanımız
Sayfa 42
Eğer insan, yaşamını, ekmeğini kazanarak geçirmekle yetinsey-di, hiçbir sorun olmayacaktı. İnsanda karıncaların güdüleri yoktur ama, karıncanınki gibi bir varoluş, gene de pekâlâ insanın kaldırabileceği bir durumdur. Ne var ki, insan, koşullan gereği, bir karınca olmakla yetinemez, bu biyolojik ya da maddesel yaşam sürdürme sorunundan başka, daha iyi yaşayabilme ya da daha faydacı olabilme sorunu diye nitelendirebileceğimiz insana özgü bir başka durum da vardır. Bu ne anlama gelir? İnsanoğlunda farkında olma özelliği ve düşgücü bulunduğundan, özgür olma gizilgücüne sahip bulunduğundan, Einstein'm bir keresinde dile getirdiği üzere, “fincandan fırlatılmış zar” olmama eğilimini içinde taşır. Yalnızca, yaşamı sürdürmek için neyin gerekli olduğunu bilmek istemekle kalmaz, insan yaşamının ne anlama geldiğini anlamak ister. Kendisinin bilincinde olan tek canlıdır o. Tarihin süreci içinde geliştirdiği ve yalnızca biyolojik varlığın sürdürülmesi sürecine hizmet etmekten daha çok şey yapan yeteneklerinden yararlanmak ister. Açlık ve cinsel yaşam, tümüyle bedensel bir görüngü olarak yaşam sürdürme alanına girer. (Freud'un ruhbilimsel dizgesinde, döneminin mekanik maddeciliğinden kaynaklanan ve onu, yaşamın sürdürülmesine hizmet eden güdülere dayanan bir ruhbilim ortaya atmaya götüren büyük bir yanlış vardır.) Ama insanda, yalnızca insana özgü olan ve yaşam sürdürme işlevini aşan tutkular vardır. Bunu hiç kimse Marx'tan daha açık şekilde dile getirmemiştir: “Tutku, insanın, amaçlarına ulaşma çabası gösterme yeteneğidir.”9 Bu sözlerde, tutku, bir ilişki ya da ilgili olma kavramı olarak ele alınmaktadır
Reklam
Devrimci sosyalistlerin çoğunu harekete geçirip diri tutan ilke kindir. Öyle bir kin ki mevcut kötülüklere karşı mazur görülen, var olan sisteme ondan mustarip olanlar da dâhil her ne pahasına olursa olsun bir son vermeyi amaçlayan, kaostan daha iyi bir Kozmos çıkmasını umut eden, yavaş ve kademeli bir ilerlemeye tahammül edemeyen, sabırsız ve gözü dönmüş bir kin.
"Ben yanlış kişiyi seçmişim, artık bizim için umut yok!" diyerek karalar bağla­yacağına, "Yeterince çaba harcarsam bizim için de bir umut var demek ki!" duygusuna ulaşsa ne iyi olurdu. "Madem iyi anlaşan çiftlerin farkında olarak veya olmayarak uyguladık­ları bazı bilgiler varmış, o bilgileri ben de bir an evvel öğrenip uygulayayım," demelerini çok isterdim.
Sayfa 168
Dünyadaki kötülük neredeyse her zaman cehaletten kaynaklanır ve eğer gerekçesi iyi açıklanmazsa iyi niyet de kötülük kadar zarar verebilir. İnsanlar kötü olmaktan ziyade iyidir, ne var ki aslında mesele bu değildir. Ama insanlar pek bilmezler, erdem ya da kusur denilen şey işte budur, en umut kırıcı kusur, her şeyi bildiğini zanneden ve böylece kendinde öldürme hakkı bulan cehalettir. Katilin ruhu kördür ve tam bir açık görüşlülük olmadan ne gerçek iyilik ne de güzel aşk olur.
Sayfa 135
Dünyadaki kötülük neredeyse her zaman cehaletten kaynaklanır ve eğer gerekçesi iyi açıklanmazsa iyi niyet de kötülük kadar zarar verebilir. İnsanlar kötü olmaktan ziyade iyidir, ne var ki aslında mesele bu değildir. Ama insanlar pek bilmezler, erdem ya da kusur denilen şey de budur, en umut kırıcı kusur, her şeyi bildiğini zanneden ve böylece kendinde öldürme hakkı bulan cehalettir.
Sayfa 135 - Can YayınlarıKitabı okudu
Reklam
720 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.