seni unutamadım aklımın kalın dudaklı bacısı. dudaklarım dudaklarının sütannesi. aynı memeyi paylaşıyoruz. güneşin doğuşunu ve ağlayışını ay’ın. seyrediyoruz. senin dudakların acıdan kalın. yalnızız ama değiliz. sabah orada, uzakta. sesim bana bile uzaktan hısım. seni unutmadım. sen benim en bilinmeze yazdığım şiir ya da en sevdiğim okuduklarımdan. okumayı biliyoruz. birbirimizden öğrendik. kolumu boynuna dolayıp uzandığım geceler vardı. kim yapabilir ki? kim bilebilir ki? yastığıma ağladım seni. yastığım tanık. senin dudakların ömrümün en güzel yastığı. unutma beni. en sır akşamüstlerinde aklına geleyim. buna hakkım var. seni sevdim ben. yürekliydim. unutma beni.
Ölümün sisli yatağına uzanıp kalbimin üzerine bıçağı koyduğumda aklımdan geçenleri hiç unutamadım. O andan sonra yaşayacağım şey ne olursa olsun, bir eşiği geçecektim. Belirsizliğin menziline giriyordum. Kara bir sise... Bu dünyadaki her şeyden boşanıyordum artık. Bedenim olmayacaktı mesela, ruh olarak varlığını sürdürmek nasıl bir şeydi, bilmiyordum; bir çift gözüm olup olmayacağı meçhuldü, belki de solup gidecek, hiçliğin dingin karanlığında bitecekti ıstırabım, ne çok ihtimal vardı..