Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Her ölü büyük bir şahsiyettir, en tesirli bir canlı kahramandan da ziyade üstümüzde icazı vardır: Bizi korkutur, düşündürür, kendi benliğine çeker; hangimiz, bir ölünün huzuruna çıktığımız vakit kendi şahsiyetimizi ve enamızı kaybederek onun manevi varlığımız etrafına çevirdiği icazkâr muhasarada mahpus kalmadık? Hangimiz, onun karşısında, bir an ölmedik ve sağlığımızı bir an unutmadık?
Sayfa 86
Bir mezara sığacağımız dünyada Bir hayata sığdıramadılar bizi. Çelme taktılar, ittiler yitip gittiler. Düşmedik düşünmedik. Kin tutmadık. Yanlışı unutmadık. Yola çıktık, yollar da bize çıktı Yol düzgün yoldaş düzgün Bizden vazgeçenler üzgün.
Reklam
Dünya denilen bu gezegende ne aradığımızı, kim tarafından gönderilip, neyin peşi sıra yollara atıldığımızı... Unutmadık mı? Unuttuk...
Senide unutmadık 3 maymun :)
"Üstadım," dedim. "Nedir bu duyduklarım? Acıyla böylesine ezilmiş görünen bu insanlar kimlerdir?" "Ödüle layık, cezayı hak etmiş olmadan yaşayanların acı çeken ruhlarının sonudur bu sefil durum.
Herkes en Nihayet kendisi kadar yalnızdır! -S-57
"Yalnız olmak..." Bu ifadenin işaret ettiği anlam birikintisi ne kadar da çok, ne kadar da farklı... İfade bizleri gerçekten de şaşırıyor, bizler de şaşıyoruz bu yüzden... Şaşıran değiliz biz, üzerimize düşen sadece şaşmak... şaşkınlık bize ait, şaşıran ise öncelikle ifadenin kendisi... Unutmadık aslâ, 'şaşan' ve 'şaşıran' ile beraber bir de 'şaşırtan'ın olduğunu... Şaşırtan, yani şaşmaya değil, şaşırmaya neden olan... ifadenin bizleri şaşırmasına yol açan temel etmen... Bu sözcük de yanlış kullanılıyor ya, geçelim... Yaşananlar tam bir şaşırtmaca... oyun içinde oyun... Şaşan kim?... Şaşıran ve en nihayet şaşırtan kim?... Şaşkınlık karıştırmaktan kaynaklanıyor... Gerçekten de karıştırılır hep "yalnız olmak" ile "tek başına olmak" kavramları... Oysa yalnız olmak başka... tek başına olmak daha başka... Hakikatte hiç tek başına olmadık, olamadık... İstedik mi gerçekten tek başına olmayı, tek başına kalmayı, bilemiyorum...
Sayfa 57
Unutmadık ama kalbimiz neredeyse kurudu. Kalbimiz kurumadı ama aklımız zehirli bir yaraya döndü. Gövdemiz geçmişle geleceğin çarmıhında bir utanç fotoğrafı olarak asılı kaldı.
Reklam
Ay çok mu gecikti neredeyse çıkar Sen yalnızlığıma varır varmaz Az sonra yağmur'u durduracaklar Rüzgarı değiştirdim ustura ağzı poyraz Yok canım yıldızları unutmadık Mutlaka yerlerinde bulunacaklar Kenarı yaldızlı mavi bir karanlık Sütlü çıplaklığını örtecek kadar Senin için olduğu asla bilinmeyecek Yapraklarını birden dökecek dutlar Şafak sökerken sekiz on kadar şimşek Balkonda işlemeli müstesna bulutlar Nerede ne zaman kaç kere yaşadık Nasıl bir sevdaysa eskitememiş yıllar Bitirdiğimiz her şeyi yeniden başladık Dudaklarımızda birbirimizden mısralar.
Unutmadık ama kalbimiz neredeyse kurudu. Kalbimiz kurumadı ama aklımız zehirli bir yaraya döndü. Gövdemiz geçmişle geleceğin çarmıhında bir utanç fotoğrafı olarak asılı kaldı.
Sayfa 62 - Kırmızı Kedi YayıneviKitabı okudu
nasıl bir sevdâysa...
Ay çok mu gecikti neredeyse çıkar Sen yalnızlığıma varır varmaz Az sonra yağmuru durduracaklar Rüzgarı değiştirdim Ustura ağzı poyraz Yok canım yıldızları unutmadık Mutlaka yerlerinde bulunacaklar
Atalarımızın yaptıklarını unutmadık. Özgürlüğümüz için savaşmaya, can vermeye hazırız.
Reklam
Unutmadık ama kalbimiz neredeyse kurudu...
Sayfa 62 - Kırmızıkedi YayıneviKitabı okudu
Unutmadık;ateşi en iyi bilenleri toprağa bıraktık.
04 Temmuz 2003 tarihindeki 'Süleymaniye/Çuval Olayı' sonrası, ilgili makamlara çektiği telgraf içeriğinde ABD'nin Ankara Büyükelçisi, "Bunun acısı bir kuşak geçmez." demişti. Cevabimı daha önceleri vermiştim şimdi de net bir şekilde tekrarlıyorum: "Unutmadık, unutturmayacağız. Nesilden nesle, kuşaktan kuşağa yaptığınız hainliği ve ikiyüzlülüğü anlatmaya, hatırlatmaya devam edeceğiz." Çuval Olayı, sözde müttefikimiz ABD ile yaşanan önemli kırılma noktalarından biridir.
Unutmadık ama kalbimiz neredeyse kurudu. Kalbimiz kurumadı ama aklımız zehirli bir yaraya döndü.
919 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.