Benden gidiyorsun sevgilim! Seni yüreğimde yaşatabilirim. Oysa ki şimdi durduramıyorum seni içimde, içimden azalışını hissediyorum yavaş yavaş. Var olduğun, her bir zerresinde seni sayıklayan bu yürekte yok oluyorsun. Elimden bir şey de gelmiyor. Unutmak istemesem de ayrılığı tüm hücrelerimde yaşatmak istesem de kaybediyorum seni içimden.” “Bedenimi saran yokluğun olmasaydı, kolların varken yanağımı okşayan gözyaşlarım olmasaydı, nefesinin sıcaklığı varken, ellerim buz gibi kalmasaydı, ellerin varken seni seviyorum diye bağırdığım boş duvarlar olmasaydı, gözlerinin güzelliği varken aşkımı anlattığım cansız bir resim olmasaydı. Diyorum ya, ayrılık olmasaydı da sen hep olsaydın.” “Kader mi böyle yollarımızı bir daha karşılaşmamak üzere ayıran. Belki de umuttur kapıları yüzümüze kapatan. Oysa aşk değil miydi bizi birbirimize derinden bağlayan? Bıraktım seni geçmişime. Ama bu demek değil ki seni unutacağım. Daima anımsayacağım seni, yüzümde kocaman bir tebessümle. Dünya küçük derler ya hani, belli mi olur belki kesişir yollarımız bir daha. Belki tekrar sarılabilirim sana ama şimdi veda.”B
İşte anahtar kelime bu: hayatın özü, büyük sırrı: Unutmak. Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı, yaşam da olmazdı. İnsan, unutmadan hayatını sürdüremez.
Reklam
İşte anahtar kelime bu: hayatın özü, büyük sırrı: Unutmak. Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı, yaşam da olmazdı. İnsan, unutmadan hayatını sürdüremez.
Arada bir dediğimi dinleyen tek insan. O da yok olursa ne olur? Kayra kalır. Kinyas’ı düşünüp gözyaşı döker yalnızken.. Kayra kalır. Kinyas’ı rüyasında görür iki yıl.. Kayra kalır. Kinyas’ın ölümünden on yıl sonra ne yüzünü hatırlar, ne yaşananları, ne de konuşulanları.. Kinyas gider. Kayra kalır. Bu kadar basit olduğu için hiç sevemedim dostlukları, aşkları. Romeo ve Juliet’in yaptıkları gibi beraber ölmeyi tercih edenlerin sayısı çağımızdaki kadar az olmasaydı, belki inanırdım ben de sadakate. Ama bir insanı gömmek dostluğunu, aşkını da gömmek olduğundan ve aynı insanın içini doldurup bir heykel gibi evin en güzel yerine koymak da pek kullanışlı olmadığından, yapacak bir şey yok. Fazla bir tercih imkânı yok. Canlıların birbirlerini öldürüp yemelerini ana hareket edinmiş ekolojik sistem ne kadar faşistse, öleni gömmek de o kadar canavarca. Doğanın gereği faşistlik. Güçlünün zayıfı yemesi faşizan ve doğal. Ölüyü gömmek de dostluk, aşk gibi kavramları yalanlayan en büyük doğa geleneği. Ki bu gelenek hayatta kalana unutmayı emrediyor. Unutmak için toprağa gömmeyi. Yoksa kokutuyor cesedi. Çürütüyor gözlerinin önünde artık nefes almayan dostunu, sevgilini..
Sayfa 73 - Doğan YayınlarıKitabı okuyor
Romeo ve Juliet' in yaptıkları gibi beraber ölmeyi tercih edenlerin sayısı çağımızdaki kadar az olmasaydı, belki inanırdım ben de sadakate ama bir insanı gömmek, dostluğunu, aşkını da gömmek olduğundan ve aynı insanın içini doldurup bir heykel gibi evin en güzel yerine koymak da pek kullanışlı olmadığından, yapacak bir şey yok. Fazla bir tercih imkânı yok. Canlıların birbirlerini öldürüp yemelerini ana hareket edinmiş ekolojik sistem ne kadar faşistse, öleni gömmek de o kadar canavarca. Doğanın gereği faşistlik. Güçlünün zayıfı yenmesi faşizan ve doğal. Ölüyü gömmek de dostluk, aşk gibi kavramları yalanlayan en büyük doğa geleneği ki bu gelenek hayatta kalana unutmayı emrediyor. Unutmak için toprağa gömmeyi yoksa kokutuyor cesedi, çürütüyor gözlerinin önünde artık nefes almayan dostunu, sevgilini...
Sayfa 110
Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı, yaşam da olmazdı. İnsan, unutmadan hayatını sürdüremez.”
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.