— Ne kalacak bizden geleceğe? Bizim sahip olduğumuz bugünden geleceğe ne kalacak? Korkarım, büyük bir unutuluş. Bu toplum, bu toprak, bu tarih; kimliğini, geçmişini, zekâsını kaybedip uğursuz ve zekâsız bir katile dönüşen uzak bir akrabayı unutur gibi istekle unutacak bugünü. Zülmün bu kadar bayağılaştığı, iktidarın bu kadar pespayeleştiği, cinayetin bu kadar seviyesizleştiği, ıstırabın bu kadar manasızlaştığı, düşüncenin bu kadar cesetleştiği, entrikanın bu kadar sığlaştığı bir dönemi tarih herhalde pek az görmüştür.
Karanlıkta Sabah Kuşları
Karanlıkta Sabah Kuşları
Bir mavi gül bahçesi yorganım uyku saçlarımın meçhul şarkısı sonra yastığımda ilk gölgen kızlık ve ilk unutuluş hürriyet raksı yumuşaklığında köpükten öpüşlerin mukaddes günahlar cenneti oda dikişsiz beyazlığında tüllerin bir ay süzülecek buluta ve bir mavi şarap gözlerindeki musiki gölgelerinde yorgun sen hep öylesine güzel sevdalım ben sana Allahsızcasına vurgun
Ahmed Arif
Ahmed Arif
Reklam
Anıların yankılanmayacağı Sığınaklar aradım Issızlıklar Unutuluş Göç ettiğim her mekana Geç ulaştım A. Galip
Ayrılık ve Sürgün
Ayrılık ve Sürgün bir solma Ve çiçeklenmedir, Bir ölüm ve yeniden doğuştur. Bir unutuluş ve unutulması mümkün olmayan bir ölümsüzlüktür. "Rilke" #GeceyeBirNot #Rilke
Kamboçya'nın ölen halkından ne kaldı geriye? Asyalı bir çocuğu kucağına almış bir Amerikalı kadın oyuncu fotoğrafı. Tomas'tan ne kaldı geriye? Tanrı'nın Cennetini Yeryüzünde İstedi, diyen bir mezar yazısı. Beethoven'dan ne kaldı? Bir kaş çatış, olmayacak bir saç yelesi ve, "Es muss sein!" diyen kasvetli bir ses. Franz'dan ne kaldı geriye? Uzun Dolaşmalardan Sonra Döndü, diyen bir mezar yazısı. Böyle uzar gider bu liste. Unutulup gitmeden önce kitsch'e dönüştürecekler hepimizi. Varolma ve unutuluş arasındaki durak kitsch'tir.
23.02.2024
Kaçış... Bu kelime zihnimde yankılanıyor, her köşesini dolduruyor. Kendimden, anılardan, korkulardan, her şeyden kaçmak istiyorum. Belki senden de biraz. Bu kaçış, belki de bir unutuluş arzusu. Her detayı silip atmak, beyaz bir sayfa açmak istiyorum. Zerre tanesi kadar küçük ama çığ kadar ağır sebepler... Göz yaşlarım pınarlarımda kurudu, kalbim buz tutmuş gibi. Aylar, yavaş yavaş ölümün soğukluğuyla üzerime çöküyor. Mevsim değişti, toprak da ben gibi beyaza büründü. Birkaç fotoğrafta gülümseyen iki insan... Birkaç eski anı... Geçenlerde o eski yerlere uğradım. Her köşe değişmişti, tıpkı sen ve ben gibi. Aynı sokaklarda yürüdük ama ayak izlerimiz kaybolmuştu. Aynı kafede oturduk ama fincanlarda soğuk kahve kokusu vardı. Aynı parka gittik ama salıncaklar boştu. Her şey değişmişti, geriye kalan tek şey anılardı. Solgun ve kırılgan anılar... Bir zamanlar ne kadar mutlu olduğumuzu hatırlatıyorlar. O zamanlar her şey daha basit, daha güzeldi. Sorumluluklar, endişeler yoktu. Sadece sevgi ve umut vardı. Ama şimdi... Her şey karmaşık ve karanlık. Sevgi kayboldu, umut tükendi. Geriye kalan tek şey kaçma isteği. Uzaklara gitmek, her şeyi unutmak istiyorum. Belki bir gün geri dönerim, belki de dönmem. Kim bilir? Belki de bu kaçış sonsuza dek sürer. Ama şu an tek isteğim özgür olmak. Kendimden, anılardan, korkulardan ve senden özgür olmak. Kaçmak ve yeniden başlamak... Belki de başka bir yerde, başka bir zamanda... Yolculuk uzun ve zor olacak. Belki de yolda kaybolacağım. Ama pes etmeyeceğim. Özgürlük için her şeye değer. Bir gün... Bir gün özgür olacağım...
Reklam
112 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.