Yeniden öğrenmeye üşenmeyin, ezber bozmaktan yüksünmeyin. Gözleriniz fal taşı gibi açık, zihniniz kılıç gibi keskin olsun. Küsmeyin, siz de kendi ev ödevinizi yapın. Düşünün ki internet mucizesi olmasaydı, bu metinler toparlanamazdı. Siz siz olun, ne vazgeçin ne de teslim olun internete.
Reklam
Bakara 282, Borç ve Senet
Ey iman edenler! Ne zaman belli bir vade ile borç verir ve alırsanız, yazıyla tesbit edin. Bir yazıcı tarafsız olarak onu yazsın. Ve hiçbir yazıcı Allah'ın ona öğrettiği gibi yazmayı reddetmesin, öylece olduğu gibi yazsın. Borçlanan taraf kaydettirsin. Tüm işlerini Rabbinin belirttiği şekilde yapsın, borcundan hiçbirşey eksik etmesin. Ve eğer borç altına girenin aklî veya bedenî bir rahatsızlığı varsa veya kendisi işlemi kaydettirebilecek durumda değilse, onun menfaatini kollamakla görevli olan kimse, onu dosdoğru bir şekilde kaydettirsin. Ve içinizden iki erkek de şahit tutun; eğer iki erkek bulunmazsa, kabul edebileceğiniz kimselerden, bir erkek ve iki kadını şahit tutun ki, onlardan biri yanılırsa, diğeri ona hatırlatabilsin. Ve şahitler çağrıldıklarında, şahitlik yapmayı reddetmesinler. Küçük olsun büyük olsun, her antlaşma maddesini, vade tarihi ile birlikte yazmaya üşenmeyin. Bu Allah katında daha adil, kanıtlanma açısından daha güvenilir ve sonra sizi şüpheye düşmekten alıkoymakta daha uygun olanıdır. Ancak aranızda devredip durduğunuz ve peşin olarak yaptığınız ticaret başka, bunu yazmamanızda sizin için bir sakınca yoktur. Ve birbirinizle alışveriş yapacağınızda şahit tutun. Ancak bu işten dolayı ne yazıcı, ne de şahit bir zarara uğramasın. Eğer onlara zarar verici bir iş yaparsanız unutmayın ki, bu sizin için günahkarca bir davranış olacaktır. Yolunuzu, yordamınızı Allah ve kitabı vasıtasıyla bulun. Çünkü, sizi bu yolla eğiten Allah'tır, Allah herşeyin tüm bilgisine sahiptir.
Dünyaya dair gerçekleri yeni yeni keşfettiğimiz bir süreçtir yaşadığımız. Yeniden öğrenmeye üşenmeyin, ezber bozmaktan yüksünmeyin. Gözleriniz fal taşı gibi açık, zihniniz kılıç gibi keskin olsun. Küsmeyin, siz de kendi ev ödevinizi yapın. Düşünün ki internet mucizesi olmasaydı, bu metinler toparlanamazdı. Siz siz olun, ne vazgeçin ne de teslim olun internete.
Turkuvaz Yayıncılık, Ağustos, 2019Kitabı okuyacak
Sarı Karakterli Kişilere Tavsiyeler 1. Aldığınız emanetlere dikkat edin. Aldığınız emaneti zamanında ve kırıp dökmeden geri verin. 2. Az konuşup çok dinleyin. Bir ağzınız ve iki kulağınız olduğunu unutmayın. 3. Asla ertelemeyin, üşenmeyin, vazgeçmeyin. Bu sözleri büyük bir kartona yazın ve duvarınıza asın. 4. Karşınızdaki kişinin beden diline dikkat edin. Karşınızdaki kişinin sizi dinlemekten yorulduğunu anlama becerinizi geliştirin. 5. Çocukluktan ve saflıktan kurtulun. İçinizdeki çocuğu canlı tutun ama her yerde ortaya çıkarmayın. 6. Daha düzenli olun. Çok düzenli olamazsanız bile eskisinden daha düzenli olun. 7. İnsanların sözlerini kesmeyin. İnsanlar bir şey anlatırken kendi anlatacaklarınızı düşünmek yerine onların anlattıklarına kulak verin. 8. Arkadaşlarınızı aramayı öğrenin. Arayacağınız arkadaşlarınızın bir listesini yapın ve listeyi kaybetmeden onları arayın. 9. Bir ajanda kullanın. Her türlü işi ve randevularınızı yazabileceğiniz bir ajanda kullanın ama sakın kaybetmeyin. 10. İnsanların isimlerini ya da gittiğiniz yeri tekrar hatırlamak için hafza tekniklerini öğrenin. 11. Pireyi deve yapmayın. 12. Az kelime ile çok şey anlatın. Konuşurken mektup yazmayın, telgraf çekin.
Siz siz olun, büyük resmi görmeye çalışın. Küfredecek, lanet okuyacak kadar canınızı sıkan olayları, üşenmeyin araştırın, didikleyin.
Reklam
21. yüzyılda kentler yine "vatandaşlara bırakılamayacak kadar önemlidirler, yavrum, Londra'da, Paris'te, New York'ta yetkililerden izin al- madan bir çivi olsun çakamazsınız. Evinizi gönlünüzü şenlendiren bir renge boyayamıyor olmanızı bir de mutlak tahakküm penceresinden değerlendirin. Katedrallerin yerini alan, sarayların yerini alan küresel iş merkezlerine mesela Hearst Tower'a (Manhattan), Samsung'a ait Jongno Tower'a (Seul), Malezya'daki Petronas Towers'a, Londra'daki The Lloyd's of London'a, Mar- seille'deki CMA CGM'e, Münih'teki BMW Welt'e, Moskova'daki Gazprom'a bir bakın. Eşitsizlik derinleşir, şiddet her gün artarken, yeni teknolojilerin büyük kentlerde yoğunlaştığını, New York, Londra, Paris (sayın artık) gibi metropollerin geri dönülmez biçimde "ayrıştırılmış ve ayrıcalıklı" olduğunu görün. Üşenmeyin, internete girin, fotoğraflarına bakın, "kentler siyasetin cismanileşmiş" halidir sözünün ne denli isabetli olduğuna şahit olun. "Bana bir yerleşim göster, sana sittinsenelik tarihini anlatayım" demiş bir bilge adam.
Üşenmeyin okuyun hepimizin başına gelen bir olay bence :))
Hepimiz bazen birileriyle o kadar yakınlaşırız ki hiçbir şey engellenemiyormuş gibi görünür, bizi ayıran küçük bir köprü vardır, o kadar. Ama sen tam bu köprüye adım atacakken sana şu soruyu sorsam: Bu köprüyü geçip bana gelir misin? İşte o anda artık bunu istemeyiverirsin, sorumu tekrarlasam öylece suskun kalırsın. O andan itibaren aramıza dağlar ve azgın nehirler girer; bizi ayıran ve birbirimize yabancılaştıran duvarlar bitiverir önümüzde ve bir araya gelmek istesek de artık yapamayız. Ama o küçücük köprüyü düşündüğünde, sözcüklere sığmayacak kadar büyüyüverir gözünde; yutkunur ve şaşar kalırsın.
Ayrıntı Yayınları
Dünyaya dair gerçekleri yeni yeni keşfettiğimiz bir süreçtir yaşadığımız. Yeniden öğrenmeye üşenmeyin, ezber bozmaktan yüksünmeyin. Gözleriniz fal taşı gibi açık, zihniniz kılıç gibi keskin olsun. Küsmeyin, siz de kendi ev ödevinizi yapın. Düşünün ki internet mucizesi olmasaydı, bu metinler toparlanamazdı. Siz siz olun, ne vazgeçin ne de teslim olun internete. Syf-307
Sayfa 307
En sevdiğim alıntılardan, üşenmeyin lütfen okuyun :)
"Sevgili Dost, Sınır, önümüze bir bahçe duvarı olarak çıkabileceği gibi, dikenli tel, çit, çizgi ve taş olarak da çıkabilir. Sınırı geçme hakkı, sınırı çizenindir ve o dilediği müstesna, bahçesine kimseyi yaklaştırmama hakkını elinde tutar. Sınırın geçilmemesi için dikenli teller yetmeyebilir, adım atar atmaz bir bacağınızı almaya hazır bir mayın, toprağın altında sizi bekler. Sevgili Dost, İnsan yoktu ve sınır yoktu. İnsan geldi ve elindeki tebeşirlerle sınırlar çizmeye başladı. Daireler, dikdörtgenler, üçgenler çizdi. Etrafını çizdiği alanların kenarına, 'benim' tabelasını iliştirmeyi de ihmal etmedi. Bir yere ilk gelmek, oraya sahip olmaya yetmiyordu. Bu yüzden ne tebeşiri elinden düşürdü ne de çizilen daireler birbiriyle kesişmediği sürece geometrinin mutluluğuna bir gölge düştü. Ama ne zaman iki çember birbiri içine geçti ve iki 'benim' çakıştı o zaman sınır taşları yerinden oynadı ve sökülerek mancınıklara dolduruldu." (Filistin ve İsrail yani iki benim kavramı çakıştı ve olanları görüyoruz) "Sevgili Dost, İnsan yoktu ve sınır yoktu. İnsan geldi ve elindeki tebeşirle sınırlar çizmeye başladı. Sevgili Dost, Allah'ın da sınırları var."
Sayfa 79
107 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.