Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bazen hayatımdaki herkesin usulca çekip gitmesini ve beni kendimle bırakmasını istiyorum. Belki de çoğu zaman.. Onlarca parçaya bölünüp tüm parçaları tekrar yerleştirmekten yoruldum. Üstelik hiçbir zaman eski yerinde olmuyor tek bir parça bile.. Kimsenin beni kırdığı yerden toplamasını istemiyorum. Birilerine kendimi açıklamak anlatmak ya da affetmek mj?.. Asla. Tek birine bile tahammülüm yok. Lütfen herkes sessiz ve usulca çıkabilir mi? Kapıyı usulca ört çünkü yüksek seslere tahammülüm yok.
Kendi geç­mişimin benden kaçmış olduğunu çoktan beri anlamıştım. Ama benim alanımın dışına kaçmış olduğuna inanmıştım. Benim gözümde geçmiş, bir çeşit emekliye çıkarına; bir başka varoluşma biçimi, bir tatil ve hareketsizlikti. İşi bi­ten her olay, kendi kendine bir kutunun içine usulca giriyor ve bir fahri olay niteliği alıyordu. Hiçliği düşün­mek bu kadar zordur işte.
Reklam
"Gölgelerin ardına sakladım kusurumu Sen orda kayıtsızca gülümsüyor gibisin Ben burda damla damla eriyip akıyorum Yine de, bırakamam yerlere gururumu İstenmediğim yeri usulca terk ederim Hâtıra kalsın diye bırakır da ruhumu Mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim."
Nurullah Genç
Nurullah Genç
Gökyüzündeki tatlı hilal beni dinler misin, Düinyanın yanından geçerken ona şarkını söyler misin? Tatlı, gümüş melodin, ritmin ve ezgilerin, En güzel rüyaların hamurudur ninnilerin. Ormanları yatağına yatır, dağların üstünü ört sıkıca Okyanusu dalgalandır, çöllere iyi geceler dile usulca. Gökyüzündeki tatlı hilal beni dinler misin, Gün ışığı söndükten sonra tatlı şarkını söyler misin?
Genç adam Bilgeye sordu: "Muslüman olduğu halde insanların kaba ve sert olmalarını anlayamıyorum. Bunun nedeni nedir efendim?" Bilge derin bir nefes alıp gence baktı. Sesini acı bir tebessüme sarıp konuşmaya başladı : "Allah'ın söylediklerini öğrenip Allah'ı öğrenmeyenlere baktığında onların kaba ve sert olduğunu
Şimdi yaşamanın, hayatı yaşayarak savunmanın tam zamanı. Gülmenin zamanı şimdi. Kederleri, hüzünleri usulca koynunuza alıp saklayın. Yenildiğimizi söyleyenlere kulak vermeyi bırakın. Biz yenilmeyiz.
Reklam
Atölyeden sokağa çıktığımda, işte asıl o zaman, etrafımda hiçbirşey gerçek değil artık. Söylesem mi acaba? Bu atölyede, bir adam usulca ölüyor, tükeniyor, ve gözümüzün önünde, başkalaşıma uğrayarak tanrıçalara dönüşüyor.
"Usulca gösterir onlara neler var üzerinde. Acı incileri, ince Sabır Örtüleri."
Şimdi yatakta yatarken eski bir şarkı mırıldanıyor ona. “Anlamaz oldu dünya beni” diye eşlik ediyor usulca, “Ben ona bunca zamanımı harcadıktan sonra.”
Sayfa 785Kitabı okudu
Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir Solarken albümlerde çocuklar ve askerler Yüzün bir kır çeçeği gibi usulca söner Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir
Reklam
İnsanın hayatla kurduğu ilişki en çok ellerinden okunurmuş. Ellerimden okunuyor: Sakin, zarif, yavaş, kuru. Usul usul saça, yaprağa, suya, kapıya değiyor. Usulca günü geceye, geceyi güne çeviriyor. Ellerim, hayata karşı yeni bir merhamet.
Sayfa 48 - Metis yayınlarıKitabı okudu
"Benden ne isterler? Ruhlarının dupduru devinmesini zaman zaman bir parça engelleyen o haksızlık belirtisini gidermeliyim usulca."
Din
“Sefilliklerinden kaçmak istiyorlardı ve yıldızlar onlara çok uzaktı. İç çektiler bu yüzden: “Ah, göksel yollar olsa da, usulca yaklaşsak başka bir varlığa ve mutluluğa!” – Bunun üzerine icat ettiler hilelerini ve kanlı içkiciklerini! *** “Peki kime borçluydular başka âlemlere gitmelerinin acısını ve sevincini? Bedenlerine ve bu yeryüzüne.”
-Kipling'in kırkayak hikayesi vardır belki bilirsin. Usulca yürüyen kırkayağa "ya ne güzel yürüyosun hiç ayakların birbirine dolanmıyor" demişler de, tak diye tökezlemiş :) Neden? Çünkü dikkat kesiliverdi. "Ayaklarım birbirine değer mi acaba" dediği anda topuğunu hissetmiştir. Net. Bukowski abinin mezar taşında yazan "don't try" da işte bunun gibi bir şeye işaret eder: "Deneme!" yani. "Uğraşma", "çaba gösterme..." Bir şeyi ne kadar itina ile yaparsan o kadar eline yüzüne bulaştırırsın. Bırakırsın, vazgeçersin de kendi kendine olur. Şaka gibi. Ama sonra kimse gelip de biz şaka yaptık demez. Her konuda bir fikri olan Çinlilere de danışmak lazım bu konuyu. Adamlar kadim millet yani, bilirler az çok. "Wu Wei" diyorlar onlar da, yani "çabasız eylem". Usta adam, yapacağı işi zahmetsiz yapar. Akar gider... Adam tek seferde şaheser resmeder, sen uğraşırsın anca çöp adam olur. Neden? Çünkü fazla odaklanmışsındır. Güzel yapmaya çalışmak yerine, sadece yapmayı deneseydin, belki olurdu bişeyler. Hatta hiç denemesen en güzeli. Hayata fazla odaklanmak, hayatın konsantrasyonunu bozuyor bir yerde. Neyse işte, her yazının tamamlanması gerekmiyor. Ben de bunu burada kestim. Yeterli yani. Saygılar :)
Neyse ki bunda da istisnalar vardı elbette; çoğunlukla sessizce acı çektiğin, sevgi ve iyiliğin karşılarına çıkan her şeyin güçleriyle üstesinden geldiği ve doğrudan duygulandırdığı zamanlardı bu. Ama nadirdi bu, ancak olağanüstüydü. Mesela eskiden sıcak yaz günlerinde öğlen vakti yemekten sonra seni mağazada yorgunluktan dirseğini tezgaha dayamış biraz kestirirken gördüğümde; ya da pazar günleri kan ter içinde yanımıza yazlığa geldiğinde; ya da annem ağır bir hastalık geçirdiğinde kütüphaneye tutunup sarsılarak ağladığında; ya da geçirdiğim son hastalık sırasında usulca yanıma, Ottla'nın odasına gelip, ama eşikte durup beni görebilmek için yalnızca boynunu uzattığında, ama saygıdan yalnızca elinle selam verdiğinde böyleydi. Böyle zamanlarda yatağıma uzanıp mutluluktan ağlardım ve şimdi bunları yazarken yine ağlıyorum.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.