bir kuş gibi usulca, hışırtılı girdin ve bir ağaç sökülür gibi çıktın... -öyle!
Sayfa 407 - YKYKitabı okuyor
"Sessiz yürü, O yakında, Karların altında; Usulca konuş, O duyabilir, Açan Papatyalarla..."
Reklam
Mustafa Kemal mahkemeye katılmadı ve ilgilenmiyormuş gibi görünmeye çalışarak, İzmir’de önce tenis, sonra da futbol maçı izlemeye gitti. 29 Haziran’da Genelkurmay Balkanı Mareşal Fevzi (Çakmak) İzmir’e geldi. Ünlü komutanlarından bazılarının yargılanmasına, ordunun göstereceği tepki çok önemliydi. Generallerin sorgulanması 3 Temmuz’da başladı. Önce Karabekir söz aldı. “Mütareke esnasındaki elim vaziyetlere karşı el birliği ile göğüs gererek çalışıp Gazi’yi kendimize reis yaptığımız sırada, memleketin istinat ettiği yegâne kuvvet ben idim. Fakat her inkılâpta olduğu gibi, ilk zamanlar beraber çalışanlar, maksat hâsıl olduktan sonra peyda olan tufeylilerin (dalkavukların) bu vahdeti (birliği) bozduklarını görürler.” Karabekir’in konuşmasına izin verildiğini öğrenip, öfkeye kapılan Mustafa Kemal, mahkeme heyetini Çeşme’ye çağırdı. Durumu kurtarmak için bu çağrıya bir balo bahanesi uydurulmuştu. Ama yargıçlar dans edecek kadar uzun kalmadılar; Mustafa Kemal’i dinledikten sonra, usulca bir kapıdan çıkıp İzmir’e geri döndüler. Mustafa Kemal bu şartlar altında, suçlanan generalleri kurtarmak zorunda olduğuna karar vermişti, ama onları yargıçların elinden kurtaranın kendi müdahalesi olduğunun bilinmesini istiyordu.
Sayfa 517Kitabı okudu
Kadınlar
Kimi portakal ve vitamin hapları verir bana Kimi usulca çocukluğundan, Babalarından ve manzaralardan söz eder; Kimi delidir neredeyse Ama hiçbiri anlamsız değildir Kimi sevmeyi iyi bilir, kimi iyi bilmez Yatakta en iyi olan başka alanlarda o kadar iyi olmayabilir Hepsinin sınırları var Benim de sınırlarım olduğu gibi Ve çabuk keşfederiz birbirimizi.
"Çok yavaş öğreniyorsun, Winston," dedi O'Brien usulca. Winston, hüngür hüngür ağlayarak, "Elimde değil," dedi. "Gözümle gördüğümü nasıl yadsırım? İki kere iki dört eder."
Yolları ezeceğim korkusuyla parmaklarımın ucunda, usulca yürüdüm. Havayı zehirleyeceğim korkusuyla içime soluk çekemedim. Dokunduğum yeri inciteceğim korkusuyla hiçbir yere değemedim. Vücudum eriyip uçsun, buhar olup havaya karışsın, ordan süzülerek geçip gideyim istedim. Ama hep devam ettim.
Reklam
Neredeyse Kafasız Nick
"Ölmekten korkuyordum" dedi Nick usulca. "Arkada kalmayı seçtim. Bazen merak ederim yapmamalı mıydım diye... neyse, artık orası burası fark etmez... zaten ben de ne buradayım ne orada...."
Rüveyda, seziyorum; tahammülün kalmadı Ama dur, boşaltayım bütün çığlıklarımı Asırlardır köhne barınaklarda Küflenen, çürüyen çığlıklarımı At vuruldu; içim paramparça Rüveyda Gölgelerin ardına sakladım kusurumu Sen orda kayıtsızca gülümsüyor gibisin Ben burda damla damla eriyip akıyorum Yine de, bırakamam yerlere gururumu İstenmediğim yeri usulca terk ederim Hâtıra kalsın diye bırakır da ruhumu Mahzun bir derviş gibi boyun büker, giderim
Sayfa 17 - Timaş Yayınları
"Çevreme kaygılı gözlerle baktım, şimdiden başka bir şey yoktu. Şimdileri içinde kabuk bağlamış, hafif ve sağlam mobilyalar, bir masa, bir yatak, bir aynalı dolap ve... ben. Şimdinin gerçek özü kendini açığa vuruyordu: Şimdi var olandı, şimdi olmayan hiçbir şey var değildi. Geçmiş var olan bir şey değildi. Hem de hiç. Ne eşyada ne de düşüncemde. Kendi geçmişimin benden kaçtığının çok uzun zamandan beri farkındaydım. Ama önceleri ulaşamayacağım bir yerde olduğuna inanıyordum. Benim gözümde geçmiş bir tür emeklilikti sadece: Bir başka var olma biçimi, bir tatil ve hareketsizlik haliydi. Rolünü oynayan her olay, usulca bir kutunun içine çekiliyor ve bir fahri olaya dönüşüyordu: Hiçliği düşünmek bu kadar zordur işte. Artık biliyorum: Şeyler göründükleri gibi, onların ardında... hiçbir şey yok."
Sayfa 143 - Can YayınlarıKitabı okuyor
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.