Alakarga... Boyut( 34-56 cm)
Bu kuşlarda bir düşman gördüklerinde uyarıcı bir ötüşle, diğer kuşları uyandıran bir sahiplenme içgüdüsü var. Ve taklitçi bir ötüş yeteneğine sahip. Yani alakargaların sesi takip edilip aranırsa, taklitçi ötüşü arayanları yanıltabilir.
Alakargalar 12 adet palamutu boğazında taşıyabiliyormış. Topladıkları palamutu uzak mesafelere götürüp, kış için depolama yapıyorlar. Çoğunlukla palamutları koydukları yeri bulamadıkları için, bıraktıkları yerde ağaçların yeşermesini sağlayıp, doğaya büyük bir katkıda bulunuyorlar. Tıpkı sincaplar gibi 🫠 ve bu kuşlar çok utangaçmış🤷 neyden utanıyorlar bilmiyorum ama çok tatlı buldum 🤗 bu kuşların tüyleri çok değerli kabul edildiği için avlanması yasaklanan kuş türlerinden biri...
Her sabah pencerenin kenarına konan kuş artık gelmez olmuştur. Bayat ekmek kırıntıları, alıngan bir kuşun geride bıraktığı son parçalardır. Kim bilir hangi hoyratlığına alınıp gitmiştir buralardan?
Birkaç sabah daha merakla pencerenin kenarına baktığınızda, kırıntılar hâlâ oradaysa, küçük bir iç buruntusu hepsi o kadar…
Bir kuş giderken neler
Kitap beklediğimden farklı bir deneyim sunuyor. İlk başta karakterlerin gelişimi ve hikaye örgüsü beni içine çekti, ancak ilerledikçe bazı eksikliklerin farkına vardım. Kitap, romantizm türünün tipik kalıplarına sıkı sıkıya bağlı kalarak sıradanlaşıyor ve özgünlükten uzaklaşıyor. Karakterlerin derinliği, zaman zaman yetersiz kalıyor ve bazı durumlarda klişeleşmiş davranışlar sergiliyorlar. Ayrıca, hikayenin tempo ve anlatımı zaman zaman dengesizlik gösteriyor, bu da okuma zevkini azaltıyor. Kitabın dil ve anlatımı genellikle etkileyici olsa da, bazı yerlerde abartılı ve yapay bir hava hissediliyor.
(Kitap ne oku ne okuma diyebileceğim bir kitap. Bazı kısımlarda da erotizm , kumar vs. etkisi var . Alıntı yaparken de güzel kısımları almaya çalıştım. Kitabı merak ettiğim ve başlarda sürekliyici olduğu için sonuna kadar okumak istedim ve okudum . Hayal kırıklığına uğradım diyebilirim. Okumayı düşünenlere de keyifli okumalar dilerim.)
Utangaç MilyonerNora Roberts (J.D. Robb) · Harlequin Türkiye · 201351 okunma
Bahar her yeri ele geçirirken
ağaçlar binbir renge bezenirken
Kuşlar sanki bin yıl susmuş gibi cıvıldarken
Kar beyazı kelebek nazlı nazlı uçarken
Güneş utangaç bir gelin gibi bulutların ardından bir görünüp bir saklanırken
dünya insana neden bu kadar güzel görünüyor?
Senin problemlerini hep gizlice öğrenmek zorunda kalmışızdır.Sorunlarını kendi başına çözmede gösterdiğin kararlılığa hayranım ama bu benim canımı sıkıyor.
“Kendinden bahsetmeyi sevmezdi. Hele kendi için iyi şeyler söylenmesini hiç sevmezdi. Madem şimdi gitti, fırsattan istifade edeyim.” diyor #JeanLouisFournier ve şöyle başlıyor eşinden bahsetmeye;
“Bana, kimsenin beğenmediği bana, kırk yıl dayandı.”
İlk zorlu evliliğinin ardından engelli çocuklarıyla ilgilenen o kız Sylvie ile evleniyor Fournier