Kapitalizmin yarattığı insan kişiliği
Ülkemiz milyonlarca açın yaşadığı, bunun karşısında bir avuç milyarderin de olduğu bir küçük burjuvalar ülkesidir. Hiçbir güvencesi olmayan, güçlünün ayakta kaldığı, halkın her zaman baskı, işkence zulüm altında yaşadığı bir ülkedir. Faşizm denilen yönetim biçimiyle yönetilir. Faşizm halkı korkutarak, boş umutlar yaratarak yönetir. Bu yüzden halk içinde küçük burjuva bireyciliği gelişme olanağı bulur. Çünkü kendini koruma duygusu, hayvani bir hayatta kalma güdüsü yaşama yön vermeye başlar. Küçük burjuvazi bu vahşi ormanın içinde tüm yırtıcılara karşı "benliğini" koruyup ayakta kalmalıdır. Bu yüzden kendini farklı göstermelidir, başarılı olmak zorundadır. Uyanık olmalıdır, "rakiplerinin" ayağına çelme takmalıdır, kimseyi umursamamalıdır. Ama her yerde kendi benini düşünmelidir. Kültürel çarpıklığın koşulları burada saklıdır. Kompleksler, özenilen yaşamlar, kıskançlıklar, yalancılık, duygu patlamaları vb. her türlü çarpıklık bu kaynaktan temelini alır. Yani bir kimse "kötü insan", "yalancı" olduğu için değil bu koşullarda yaşadığı, koşullar tarafından böyle şekillendirildiği için böyledir.
Kimse bilmez gülen yüzün altında yatan hüznü. Hüzün hep ayaktadır uyanık ve diri
Reklam
enteresan
İnsan ne kadar uyanık kalabilir? Bunun deneyle ispatlanmış cevabı 264 saat, yani yaklaşık 11 gündür. Randy Gardner isimli 17 yaşındaki bir lise öğrencisi 1965 yılında, bir bilim fuarında bu kadar süre uyanık kalarak rekor kırmıştır. Dikkatli gözlem altında yapılan diğer deneylerde insanların 8 ila 10 gün uyumadan durabildikleri ve bu sürede
Sayfa 104 - AykırıKitabı okudu
“Okur”sal uyanıklara!
Burda kendi halimde takılıyorum, takip ettiklerimin alıntılarını okuyorum kitapları inceliyorum , başka okurlara çok baktığım olmuyor ya da kolay kolay kimseyi kendim takip ettiğimi hatırlamıyorum, takip edildiğimde de okuduğu kitap sayısına ya da yazdığı alıntıların iletilerin bana hitap edip etmemesine göre geri takip yapıyorum, her önüme düşen uygulamayı boş boş kullanan kişilere geri dönüş yapamam / yapmam. Böyle az ve öz halimden memnunum. Asıl mesele beni takip ettikten sonra bende takibe aldığımda bir süre sonra o kişinin beni takipten çıktığını görmek! Bu durumun yaşana yaşana bir süre sonra beni sinirlendirdiğini fark ettim , bakın uyanık takılan “okur”sal arkadaşlar, eğer beni takipten çıkıyorsan takipçi listenden de beni çıkaracaksın , sen yazar mısın ki seni takipte kalayım ya da senin iletilerini alıntılarını kimse paylaşmıyor mu ki bi seni takip edeyim! Sen beni takip etmişsin bende dönmüş incelemişim sayfanı kibar kibar geri dönüş yapmışım sonradan hangi kafayla çıkarıyorsun takipten ? Tabii ki çıkmak en doğal hakkın ama o zaman beni de çıkaracaksın takipçi listenden ! Eğer amacınız takipçi kasmaksa kimse kusura bakmasın o listenizde benim yerim yok ,herkes bi kendine gelsin artık yapanlarda bu yazdıklarımı üstüne alınsın ,bir daha aynı durumu yaşarsam öyle dm kutusundan falan değil direkt etiketleyip yazacağımı yazacağım. O konuma gelmeyelim rica ediyorum kibarlıkla söylüyorum…
Sahip olmak ya da olmak 3
Sahip olmak" şeylere, nesnelere ilişkindir ve bunları görüp, tutmak ve de tanımlamak kolaydır. "Olmak" ise, yaşantılara ve bazı içsel süreçlere dayandığı için, dile gelmesi, tanımlanması- zor ve hatta imkânsızdır. Kişilik dediğimiz, dışa vuran yanları- mızı, yani taşıdığımız maskeleri tanımlamak mümkündür. Çün- kü bu, dışlaşmış bir
·
Not rated
Ali Şeriati İslamoğlu’nun sitayişle bahsettiği ve öve öve bitiremediği Ali Şeriatî’nin MUHAMMED KİMDİR kitabına bakalım ve “İnsanın eseri o insanın kendisidir” fehvasınca, Şeriatî’yi kendi eserinden tanıyalım. Ali Şeriatî’nin bu eseri, 1988 Ankara baskılı. Basan Fecr Yayınevi. Şeriatî İranlı bir şiî. Bizde İranlılara acemler derler. Dilimizdeki
Ali
AliAli Şeriati · Fecr Yayınevi · 2008210 okunma
Reklam
1,000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.