Derin bir yalnızlık, tanımadığınız birinden yumruk yemek kadar stres yaratıyor gibiydi. Yalnız insanlar kendilerini kollayan kimse olmadığını, canları yandığında kendilerine yardım edecek kimse olmadığını bilinçdışı düzeyde bildikleri için tehlikelere karşı daha uyanık oluyorlar. Tek yönlü bir ilişki yalnızlığa deva olamaz. yalnızlık diğer insanların fiziksel yokluğu değil, diyor John hiç kimseyle önemli birşey paylaşmadığınız hissidir yalnızlık. etrafınızda bir sürü insan hatta belki bir eş aile yada kalabalık bir işyeri olmasına rağmen onlarla paylaştığınız önemli birşey olmadığında yine yalnızlık hissederseniz. içinde bulunduğunuz kültür sağlıklı olmadığında ortaya sağlıksız bireyler çıkıyor. eşitsizlik arttıkça depresyonunda arttığını buldular. gelir ve statü uçurumlarının muazzam olduğu toplumlarda diyor Richard "bazı insanların son derece önemli, diğerlerini ise hiç mi hiç önemli olmadığı gibi bir his doğuyor bu his sadece dipteki insanları etkiliyor değil. eşiksizliğin çok fazla olduğu toplumlarda her kes kendi statüsünü çok fazla düşünmek zorunda kalıyor. statü uçurumu çok fazla olduğunda, " kaçışı olmayan bir yenilgi hissi" doğuyor. Depresyonun en zalim tarafı işte böyle hayat dolu olma arzusunu, deneyimi bütün olarak yutma arzusunu sönümlendiriyor olması...
6.cilt
1444. Ebü’d-Derdâ radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem ashâbına: - “Size en hayırlı, Allah katında en değerli, derecenizi en fazla yükseltecek, sizin için sadaka olarak altın ve gümüş dağıtmaktan daha kazançlı,  düşmanla karşılaşıp da sizin onların boynunu vurmanızdan, onların da sizi öldürmesinden daha çok sevap getirecek amelin ne olduğunu haber vereyim mi? diye sordu. Onlar da: - Evet, söyle dediler. Resûl-i Ekrem de: - “Allah Teâlâ’yı zikretmektir” buyurdu. Tirmizî, Daavât 6.Ayrıca bk.İbni Mâce, Edeb 53. ... Şüphesiz böylesine değerli olan ve insana nice nâfile ibadetten daha fazla sevap kazandıran zikir, bütün organların sultanı kabul edilen kalbin iştirakiyle yapılan zikirdir. Uyanık bir kalp ve duyarlı bir gönülle yapılan zikir dünya ile alâkayı kesmek suretiyle mümkün olabilir. Bu ise son derece güçtür. Zikrullahı işte böylesine değerli kılan, Allah’ı âdetâ görürcesine ve O’nun huzurunda olduğunu hissedercesine bir şuur haliyle yapılmasıdır. Dil Allah’ı zikrederken kalbin de ona katılması insanı âdeta melekleştirir. Hatta onun meleklerden de üstün bir seviyeye çıkmasına imkân hazırlar. Zira böyle bir şuur haliyle Allah’ı zikreden kimse, devamlı surette Rabbiyle beraber olduğu için ne bir fenalık düşünebilir ne de elinden kötülük gelir.
Reklam
Susup için için yanmak, kendimize verebileceğimiz en büyük ceza. Gurur benim ne işime yaradı, seni görmemenin, geceler boyu seni uyanık bırakmanın ne faydası oldu? Hiç! Ateşimi körüklemeye yaradı! Sen, zamanla yaralar iyileşir, duvarlar insanı saklar sanıyorsun, ama öyle değil, öyle değil. Bir şey insanın yüreğine yerleşince kimse onu yerinden sökemez!
Farabi'ye göre vahiy
Muhayyile kuvvetinin kendileriyle bu şeyleri taklit ettiği duyusallar, güzellik ve mükemmelliğin en son noktasında bulunan şeyler olduklarında, bu güzellik ve mükemmelliği gören kimse bunun ne kadar büyük ve olağanüstü olduğunu düşünür ve diğer var olan şeyler arasında rastlanılması imkansız olan olağanüstü şeyler görür. O halde muhayyile kuvveti mükemmelliğin son haddinde olan, bir insanın uyanık halde iken Faal Akıl'dan şimdiki ve gelecekteki tikelleri veya onların duyusal temsillerini, aşkın akılsalların ve diğer şerefli varlıkların temsillerini alması ve onları görmesi imkansız değildir. Bu adam aldığı bu akılsallarla da ilahi şeylerden haber (nubuvva) verebilir. Bu, tahayyül kuvvetinin ulaşabileceği en yüksek derece ve insanın tahayyül kuvveti aracılığıyla ulaşabileceği en yüksek makamdır.
Gafil kimse-Arif kimse
Gafil kimsenin kalbine ilk gelen şey, genellikle yapıp edeceği şeyleri kendi nefsine nispet ederek: "Bugün neler yapmalıyım?" duygusudur. O kendi nefsinin yönetimini kendi nefsine nispet eder ve Mevlâsını unutur. Bu hål, onun Allah'tan gaflet üzere oluşunun bir işaretidir. Bu düşüncede olan birisini Allah kendi nefsiyle baş başa bırakır. Hakk'ı tanıyan ârif bir kimsenin ilk hatırına gelen ise, bütün tasarrufları Allah'a nispet ederek: "Acaba Rabbim bugün bana nasıl muamelede bulunacak ve ne tür tecellilere mazhar olacağım?" duygusudur. O bu haliyle, nefsine değil Mevlâsına ve O'ndan gelene nazar etmiş olmaktadır. Bu durum onun akıllı ve uyanık olduğunun güzel bir işaretidir. Böyle bir kula Cenâb-ı Hakk kâfidir. Hedeflerini gerçekleştirmede de O'na en güzel yardımcıdır. Diğer bütün faydasız ve boş meşgûliyetleri Yüce Allah ondan uzaklaştırır. Onu hoşnut edecek ve kendisine göz aydınlığı olacak amellere onu muvaffak kılar. Ona râzı olduğu mânevî håller lutfeder,
Sayfa 44
Nur risaleleri'nin kaynağı
Nurşin'de bir müddet kaldıktan sonra Hizan'a döndü. Sonra medrese hayatını terkederek pederinin yanına geldi ve bahara kadar evde kaldı. O sırada şöyle bir rüya görür: Kıyamet kopmuş, kâinat yeniden dirilmiş. Molla Said, Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâmı nasıl ziyaret edebileceğini düşünür. Nihayet sırat köprü sünün başına gidip durmak
Sayfa 31 - Süleymaniye vakfıKitabı okudu
Reklam
Müzmin yalnızlığın sosyal açıdan kepenkleri indirmenize, her sosyal temasa daha şüpheci bakmanıza yol açtığını bulmuştu John. Aşırı tetikte oluyordunuz. Yok yere alınma, yabancılardan korkma ihtimaliniz daha fazla oluyordu. En çok ihtiyaç duyduğunuz şeyden korkmaya başlıyordunuz. John buna "kartopu" etkisi diyor: Kopukluk daha fazla kopukluk doğuruyor. Yalnız insanlar kendilerini kollayan kimse olmadığını, canları yandığında kendilerine yardım edecek kimse olmadığını bilinçdışı düzeyde bildikleri için tehlikelere karşı daha uyanık oluyorlar.
Sayfa 103Kitabı okudu
"Çok düş kurdum ben. Bunca düş kurmuş olmaktan yorgunum, ama düş kurmanın kendisinden yorulmuş değilim kesinlikle. Kimse yorulmaz düşten, çünkü düş unutmaktır ve unutmak üstümüzde ağırlık yapmaz; uyanık uyuduğumuz, rüyasız bir uykudur unutmak."
Bir şey bilmeyen hiçbir şeyi sevmez. Hiçbir şey yapamayan, hiçbir şeyden anlamaz. Hiçbir şeyden anlamayan kişi değersizdir. Oysa anlayan hem sefer, hem her şeye karşı uyanık olur, hem de görür… bir şeyde ne kadar çok bilgi varsa, o kadar büyük sevgi vardır… bütün meyvelerin böğürtlenlerle aynı anda olgunlaştığını sanan kimse, üzümleri hiç tanımıyor demektir.
Yargıç mıyız?
Evvelce insanları hiç yargılamamış olmanız bir şey ifade etmez; yargılamamayı sürdürebilmek için bir çaba sarf etmeniz gerekir. Nefes alıp vermek gibi bir noktadan sonra kendiliğinden devam eden bir şey değildir yargılamamak. İctinabu, Allah'ın bize "uzak durun" diye emrettiği şeyleri uyanık bir zihin ile daima tetikte olarak her an yapma hatasına düşebileceğimizin idraki içinde yaşamak demektir. Kimse kendi doğruluğu ve paklığı sebebiyle bir daha asla hataya düşmeyeceğini iddia edemez.
Sayfa 79
Reklam
Herşeyden, her mahlûkdan Allahü teâlâya giden bir yol vardır. Çünki, her mahlûkun kendisi ve sıfatları Onun kudretinin eseridir. Bu eserlerin sâhibini bulan uyanık bir kimse, o gizli yolu ve o ma’nevî bağı görür, anlar. Eşyânın Allahü teâlâya delâlet etmesi, Onu göstermesi için, Onunla ittihâd etmesi, birleşmesi niçin lâzım olsun? Duman ateşi haber verir ise de, ateşle ne münâsebeti, ne ittihâdı var?
' Vakit bir kılıç gibidir , sen onu kesmezsen o seni keser . ' ( İbn Cemra Behcetu'n-Nufas adlı eserinde, Ill, 96'da şöyle der: "Sonra yaparım demen suretiyle o seni keseceğine vakti amelle sen kes , demektir " Bunun manasının şöyle olduğunu söylemek de mümkündür: Sen vakitten istifade etmek, faydalanmak hususunda uyanık olmazsan, kılıçla vurulup öldürülen kimse gibi helak olursun. Kişi vaktı kazanmak ve ondan uygun şekilde istifade etmek için dikkatli olmazsa, zaman onu keser ve helak eder. Çünkü vakit keskin bir kılıç, yakan bir şimşek gibidir. İşte bu sebeple şair şu şiiri söylemiştir: Vakit gibi keskin bir kılıç ol Buğz sonra yaparım diyenedir . Sakın böyle yapma, sen sen ol , Çünkü çok büyük bir illettir . Zaten eskiler, kişinin buğzedilmeyi hak ettiği hususlardan birisinin vakti zayi etmesi olduğunu söylemişlerdir.)
Sayfa 24 - Otto YayınlarıKitabı okudu
Sen vakitten istifade etmek, faydalanmak hususunda uyanık olmazsan, kılıçla vurulup öldürülen kimse gibi helak olursun. Kişi vakti kazanmak ve ondan uygun şekilde istifade etmek için dikkatli olmazsa, zaman onu keser ve helak eder.
3.cilt
411. Ebû Hüreyre radıyallâhu anh’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Korkan kimse, geceleyin yol alır. Gece yol alan kimse de varacağı yere ulaşır. İyi biliniz ki, Allah’ın metâı çok pahalıdır. İyi biliniz ki, Allah’ın metâı cennettir.”  Tirmizî, Kıyâmet
958 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.