Cennette her şey beyaz üstüne beyaz. Uydurukçu.
Üşenmesi olmayan bir kâtip var kafamızın içinde. Efendim ister bilinçaltı de, ister işgüzarın teki de, oturup kalem kalem yazıyor olup bitenleri. Bir de uydurukçu ki sorma gitsin. Gitar yazacağına süpürge yazıyor. Bütün sokakları halı kaplıyor bazen, halbuki olacak şey mi?
Sayfa 40 - Doğan NovusKitabı okudu
Reklam
Yakamoz düşmüş çehresine 1400 yılın kırışık atamadığı, zamanı bile ihtiyarlatıp kendisi gençleşen billur güzel; İslâm, ayrı vadide... "Kahrolsun!" edebiyatından arpa boyu yukarı tırmanamayan, şanlı tarih avuntusundan level atlayamayıp kendi yerine ecdadı cepheye süren kımıldama uyuşuğu pasifize Müslümanlar ayrı vadide... Tamam; oryantalizm kahrolsun, zalim "gâvurlar" necaset çukurunda kanalizasyonda yüzüyor olsunlar da peki nasıl olacak bu iş? Üç elham okuyup üfleyince Hazreti Sultan Fatih'in kılıcı mı havalanacak Topkapı'nın damından Olympos'un tepesine? İmam Bakıllanî asra nüzul edip çil yavrusu gibi dağıtacak mı Anglikan Klisesi keşişlerini, o su gibi berrak diyalektik kudretiyle? Peki biz ne yapalım o sırada? Kumandanın pillerini mi değiştirelim ekran başında? Kudüs'ü kurtarmaya mevzi almak için... "RTÜK istifa!" diye telefonlara sarılarak telekomünikasyonu mu çökertelim? Hilâl TV'ye gaza niyetine, çekirdek çitlerken pikniklerde... İmam Hatip'e gönderdiğimiz 'elif-ba'sız yavrumuz “Baba sana Kur'an yetmiyor mu? Biliyor musun anne Buhârî 250 yıl sonra uydurmuş hadisleri." diye allâme kesilince ensesine bir şamar patlatarak mı kovacağız masum dimağındaki soruları? Esip gürleyince: "Höd! Seni densiz, fasık veled. Cehennemde görürsün kimin uydurukçu olduğunu!" diye aforoz edince kuruyacak mı o duru zihnini kemiren şüpheleri?Kendi yavrularımızı "ham yobaz ve kaba softa" tepkileriyle sempatik sırıtarak narkoz veren mealizmin kucağına mı atacağız bizzat kendi ellerimizle?
Güzel bir bahar günü, bir ırmakla konuşuyordum deniz üzerine; ırmak beni bir uydurukçu, bir hayalci sandı. Bir başka gün, denizle konuşuyordum ırmak üzerine; deniz de bir iftiracı yerine koydu beni.
** Oyunculuk, senaristlik, yazarlık, yönetmenlik ve şarkı sözü yazarlığı.... Tüm bu uğraşlardaki ortak motivasyonunuz nedir? **Uydurmanın güzelliğini yaşamak.. uydurukcu olmayı çok sevdim, sahiplendim, yaşamım olmazsa olmazlarından biri olarak kabul ettim. -Görkem Yeltan-
"Bakış açıları çokça değişikliğe uğrar, hele portreyi çizen kişinin artık onun üzerinde rötuşlar yapma şansı yoksa ve bu portre de resmedilenin elinde kalmışsa. O zaman insan bunları düzeltebilir, teker teker tüm çizgilerin üzerinden geçip onları inkâr ederek değiştirir ve sonunda portrenin ilk ressamı bir uydurukçu olup çıkar. (...) İnsanlar başta bir şeye inanır ve sonra onu tam aksi şekilde görmeye başlar. Önce aşık olur sonra nefret eder. İlkin kayıtsız kaldığı şeye birden hayranlık besler. Asla bizim için neyin önem arz edeceğinden ya da kimin bizim için önemli olacağından emin olamayız. Kanaatlerimiz geçici ve fanidir, en kuvvetli olduğuna inandıklarımız dahi. Duygularımız da öyle. Onlara güvenmemek gerekir."
Sayfa 81
Reklam
Korkuyorum kendimden. Her şeyi hatırlatıyor aksim.Peki bütün bu korkuların anası ne? Ölüm değil mi? Kaçınılmazdan niçin korkulur? Bilmiyor muyuz sonu? Sonu biliyoruz da ya sonrası? İşte bu yüzden hikâyeler uydurmuş, tarifsizi tarifemeye kalkmış ilk uydurukçu.
Korkuyorum kendimden. Her şeyi hatırlatıyor aksim.Peki bütün bu korkuların anası ne? Ölüm değil mi? Kaçınılmazdan niçin korkulur? Bilmiyor muyuz sonu? Sonu biliyoruz da ya sonrası? İşte bu yüzden hikâyeler uydurmuş, tarifsizi tarifemeye kalkmış ilk uydurukçu.
47 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.