Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
O günlede mutlu sonlar isterdim, mutlu saniara ulaşmanın en iyi yolu doğru kapıları kilitli tutmak ve cinler geldiginde uykuya dalmaktır.
Zamanın laternasıyla uykuya dalıyoruz ve uyandığımızda, bir daha uyanacaksak eğer, gözümüzü tanrının sessizliğine açıyoruz. Ardından, henüz yaratılmamamışlığın derin kıyılarında gözlerimizi açtığımızda, büyüleyici karanlık zamanın uzak yamaçları üzerinde kırıldığında, her şeyden silkinme vakti gelmiş demektir. Mantığımız gibi, irademiz gibi… Artık eve dönmek için elimizden geleni yapma vaktidir.
Annie DillardKitabı okudu
Reklam
franz kafka,dönüşüm üzerine ve övgüler
Dönüşüm
Dönüşüm
Modern dünya edebiyatında çok tartışılan, çok yorumlanan ve edebiyat akımlarına yerleştirilmesi zor eserler bırakan Franz Kafka, 3 Temmuz 1883'te Almanca konuşan Çek asıllı Yahudi bir tüccar ailenin oğlu olarak Prag'da doğdu. Kafka'nın babası, yoksul koşullardan zengin bir tüccar durumuna yükselmiştir. Annesi ise varlıklı,
273 syf.
1/10 puan verdi
Bilim Düşmanı Bir Kitap: Yetersiz Uykunun Faydaları mı?
Erdal Demirkıran'ın "Sadece Aptallar 8 Saat Uyur" adlı kitabı, uyku süresini kısaltmanın ve daha fazla üretken olmanın yollarını anlatan bir kitap olarak karşımıza çıkıyor. İlk bakışta ilgi çekici ve motive edici gibi görünse de, kitap içeriğinde yer alan bazı bilgiler ve öneriler, hem bilimsel açıdan yanlış hem de sağlık açısından
Sadece Aptallar 8 Saat Uyur
Sadece Aptallar 8 Saat UyurErdal Demirkıran · Kashna Kitap Ağacı Yayınları · 20177,7bin okunma
Yoksul B. B Üstüne
Ben, Bertolt Brecht, Karaormanlar'dan Kentlere taşımış annem beni rahminde Bu yüzden soğuğu ormanların Ben ölene dek kalacak içimde Asfaltkentte evimde gibiyim. Baştan beri Donatılmışım bütün ölüm nesneleriyle Gazetelerle, tütünle ve alkolle
"Ne garip... İnsanlar öldükleri zaman rahat bir uykuya dalıvereceklerini düşünüyorlar. Oysa hakikatte tam tersi... Öldüğün gün derin bir dünya uykusundan uyanıyorsun. Artık doğru olanı bütün çıplaklığıyla gözündeki perdeler olmadan görüyorsun. Uykudan eser yok.
Reklam
Charles Dickens
Çünkü sona doğru yaklaştıkça, adım adım başa dönen bir daire çizerek ilerliyorum. Yolu düzleme ve seyahate hazırlama çalışmalarına benziyor bu. Artık kalbim uzun zaman önce uykuya dalmış pek çok hatıranın dokunuşunu taşıyor...
Yanıma sokulurken Angelina'nın nefesi yan tarafıma vuruyordu. Bacaklarından birini benimkinin üstüne "Angelina?" "Efendim?" diye mırıldandı göğsüme doğru. "Yatağa dönmelisin bebeğim." "Hayır. Uyumaya devam et." Gözlerimi kapattım. Haftalardır aynı yatağı paylaşmamız konusunda ısrar ediyor, yanıma
Sayfa 201
ANGİNA PEKTORİS Yarısı burdaysa kalbimin yarısı Çin'dedir, doktor. Sarınehre doğru akan ordunun içindedir. Sonra, her şafak vakti, doktor, her şafak vakti kalbim Yunanistan'da kurşuna diziliyor. Sonra, bizim burda mahkûmlar uykuya varıp revirden el ayak çekilince kalbim Çamlıca'da bir harap konaktadır her gece, Doktor. Sonra, şu on yıldan bu yana benim fakir milletime ikrâm edebildiğim Bir tek elmam var elimde, doktor, Bir kırmızı elma: kalbim... Ne arteryo skleroz, ne nikotin, ne hapis, işte bu yüzden, doktorcuğum, bu yüzden bende bu angina pektoris... Bakıyorum geceye demirlerden ve iman tahtamın üstündeki baskıya rağmen kalbim en uzak yıldızla birlikte çarpıyor...
Nazım Hikmet Ran
Nazım Hikmet Ran
52 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 saatte okudu
Bunları kendine söyler söylemez anlamıştı, ağır ve ışıl­ tılı anahtar elindeydi, uykuya dalmış derin kuyulardan alabildiğine parlak, alabildiğine keskin bir şekilde bir anda çıkagelen bağlantıyı anımsamayla birlikte kurmuştu: Yoldaki gölgeler yapmıştı bunu, kendi sözcüklerine doku­ nup onları uyandırmışlardı, evet ama bundan da fazlası olmuştu. Ve adam bir ürpertiyle gerçekleşen kavrayışının anlamını, sözcüklerin gerçeği söyleyen anlamını ansızın hissetti: Geçmişlerini arayan, artık gerçekte var olmayan geçmişe boğuk sorular yönelten bu gölgeler onların ken­ disi değil miydi? Gölgeler, canlanmak isteyen ama bunu artık başaramayan gölgeler... Ne kadın eski kadındı ne de adam eski adam... Ama tıpkı ayaklarının dibindeki bu kara hayaletler gibi kendilerini bulmak için boş yere didiniyor, cansız ve güçsüz çabalarla kendilerinden kaçıp, kendilerini yakalamaya çalışıyorlardı. Bilinçsizce iç geçirmiş olmalıydı ki kadın hemen ona doğru döndü: "Neyin var, Ludwig? Ne düşünüyorsun?" Ama adam geçiştirmekle yetinip, "Hiç! Hiç ! " dedi. İçinin daha derinlerine kulak verip geçmişe döndü; acaba o ses, anımsayarak gerçekleri söyleyen o ses ona dönüp, geçmişle birlikte bugünün üzerindeki örtüyü de kaldıracak mıydı?
Geçmişe Yolculuk
Geçmişe YolculukStefan Zweig · İş Bankası Kültür Yayınları · 202326,4bin okunma
Reklam
EFELYA'dan... ........ Elif, Ferhat'ı daha yakından tanımak için, çocukluğuna dair hatıralarını anlatmasını istedi ondan; sonra sesine bir avuç fesleğen katıp: “Dur, önce anneni anlat, çok merak ediyorum, yaşıyor değil mi?” “Yaşıyor değil mi?” cümlesiyle Ferhat birdenbire dağılmıştı. “Hayır, yaşamıyor; çocukken kaybettim
Nokta!
Görev, toplum kuralları, sadakat, özveri, nezaket - bunların hepsi insanı derin bir uykuya daldıran uyku hapları, öyle derin bir uyku ki bu, insan ancak hayatının sonuna doğru uyanabiliyor bu uykudan, tabii eğer uyanabilirse. Uyandığında da aslında hiç yaşamadığını anlıyor.
Sayfa 356
Peki melatoninden en yüksek düzeyde faydalanmak için ne yapmak gerekir?
Yatağa gitmeden birkaç saat önce tüm elektronik cihazların kapatılarak parlak ışıkların söndürülmesi, gerekirse los bir ışık kullanmak gerekir. Uzmanlar böylece biyolojik saatin tüm vücudu uykuya hazırlayacağını söylüyor. Floresan ya da LED ışık fark etmez, parlak ve yapay ışıklar kapatılmalı. Özellikle uzun süre oturulan salon ya da oturma odalarında ışık kaynaklarının tavana doğru çevrilmesi ya da los ışık sağlayabilecek şekilde lamba etrafının kapatılması ışığın şiddetini düşürecektir. Bu esnada akıllı telefon ya da tabletler de dahil olmak üzere ekranlardan uzaklaşmak sağlıklı bir uyku için şart gözüküyor.
Sonunda uykuya yenik düşmüş olmalıydı ki başına yakın bir yerden gelen boğuk bir bam sesiyle uyandı. Birden gözlerini açtı. Kulaklarına boğuk bir kükreme sesi doldu. Kıpırdayan mum ışığıyla aydınlanmış tanımadığı dura lara bakıyordu. Ayağa kalktı ve mumun ahşap döşemelerde yuvarlandığını gördü. Şaşkınlıkla pelerinini kaptı ve yangın çıkmadan önce söndürmek için alevin üzerine attı. Her yer karanlığa gömülmeden önce, babasının sendeleyerek ondu uzaklaştığını görmüştü. "Baba?" diye fısıldarken, sesinin yüksek mi yoksa alçak mı olduğunu ke tiremiyordu. Ayağa kalktı ve tekrar ona seslendi. Akşam olunca ay çıkmışı gözleri yavaş yavaş vitray camla kapalı olmayan üç küçük açıklıktan sear ışığa alışmaya başladı. Babası gitmişti. Serilda peşinden gitmeye yeltendi ve birden ayaklarını kontrol edemediğni hissetti. Yere uzanıp mum parçası aldı. İçi bir tuhaf olmuştu. Avcılar mi? Onları bulmuşlar mıydı? Bunca şeyden sonra? Hayır. Belki de babası sadece uykusunda geziyordu. Belki... Pelerinini ve ayakkabılarını alarak hızla odanın ilerisindeki devasa salona koştu ve tam o sırada babasının bir köşeyi döndüğünü gördü. Serilda pe den gidip ona tekrar seslendi. Arkadaki ufak kapıya doğru gitmiyordu. Aksine, ayaklarını sürüye şehir meydanuna açilan ana girişe ilerliyordu. Büyük kemerli kapılar, bina tamamlanana kadar hirsızlara karsi tedbir amaçlı ahşap kalaslarla geçici olarak kapatılmışlardı. Serilda, babasının çalışanlardan birinin bıraktığı büyük bir çekici aldığını o an gördü. Çekici savurarak ilk tahtayı kırdı.
Çünkü sana doğru yaklaştıkça, adım adım başa dönen bir daire çizerek ilerliyorum. Artık kalbim uzun zaman önce uykuya dalmış pek çok hatıranın dokunuşunu taşıyor...
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.