1970'lerin ortalarında hippiliği hakir gören ve pısırık olarak değerlendiren bir akım rock dünyasını istila etmiştir. Birkaç akorla yapılan şarkılarla sokak çocuklarının da rock yapabileceğini gösterme gayreti içerisinde olmuşlardır. Gitaristin yanlış akora basması, vokalistin detone olması çok da kaygılanılan durumlar değildir. Kaldı ki Jimi Hendrix, Ritcie Blackmore ve Jimmy Page gibi gitar virtüözlerinin çabası anlamsız bulunmuş, bu gibi müzisyen ve grupları dinleyici kitlesinden uzak olmak ve araya set çekmekle suçlamışlardır. Rock tarihinde sarsıntı yaratan bu insanlar kendilerini sık sık "yeni dada" olarak ifade etseler de onları tanımlamak için punk sözcüğü zamanla daha geçerli olmuştur. 20. yüzyılın kapitalist ve modernist değerlerine aleni bir şekilde küfreden, her türlü aristokrasiyle, din ve devlet kurumsallaşmasıyla hesaplaşan, kendisini "deccal" ilan eden ve "rock" sözcüğü ile beraber tamlama içerisinde yer alarak bir müzik türünü de tanımlayan bir yaşamı algılama biçimi şeklinde olacaktır
Sayfa 386 - AltıKırkbeş YayıneviKitabı okuyacak
"... İnsanın yaptığı her iş, her eylem, kendisine ve sonuçlarına bağlıyor insanı,tekrar tekrar harekete geçmesine neden oluyor. Sonra iki eylem arasında durup da yalnızca var olabileceği bir boşluğa çok nadiren rastlayabiliyor insan. Ya da her şey bir yana, kim olduğunu düşünebildiği bir ana.."
Sayfa 42 - Metis yayınlarıKitabı okuyor
Reklam
Uzalık ve Yakınlık algılarını içselleştirmeyi öğrendiğinde insan Çok yakın zannettiklerinin o denli uzak, Çok uzak dediklerinin se bazen o kadar yakınında olduğunu görebilecek.. Ama yine de her isteyen bunu asla fark edemeyecek. Aristokles'in (Platon) hatırasına saygıyla
Modern şehir halkının çektiği can sıkıntısı, doğadan uzak kalışından kaynaklanır. *Bunlar, verimli bir can sıkıntısından kaçayım derken çok daha kötüsüne tutulurlar. Mutlu bir yaşam, sakin bir yaşamla mümkün olur, çünkü gerçek hoşnutluk, ancak sakin bir ortamda yeşerebilir.
Tanıştığımız bazı insanların pişmanlık olması, bir zamanlar çok sevdiğimiz birinin artık bir yabancıdan bile daha uzak olması, ummadığın birinin kalbinde incelikler taşıması, uzak birinin yakının olması…Hayatın kendiliğindenliği diye bir şey var ve sırrını asla çözemiyorsun.
BÜYÜYENAY YAYINLARI
"Medeniyet dedikleri tek dişi kalmış canavar !"
On iki yaşındaydım "Medeniyet" sözünü ilk duyduğumda "Julia, biraz medeni olmaya çalışsan." diye temennide bulunurdu babam. Açılıp saçılmak medeni ve modern olmanın en belirgin göstergesiydi onun için. Saçlarını omuzlarından aşağı salarsan, topuklarını yere vurursan yürüdüğünde, "medeni bir insan" tanımına girerdin ilk bakışta babamın. Bu yüzden olsa gerek, babamın gözünde hiç medeni olmadım ben. Yabani ve ilkeldim babama göre. "Sen özel bir çocuksun." derdi bana. "Sen çok farklısın arkadaşlarından. Bu yüzden arkadaşın yok senin." Bir baba nasıl der kızına bunu? Medeni değilmişim ben. Onun için yalnızmışım. Çocukluğum boyunca hiç bir şeyi başaramayacağımı söyleyip durdu babam. Yalnızlığımın yabani oluşumdan, mutsuzluğumun babamın tanımıyla medeniyetten uzak oluşumdan kaynaklandığını söylerdi.
Sayfa 53 - Nesil Yayınları - 2. BaskıKitabı okuyor
Reklam
1,000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.