Durup dururken Bir deli rüzgar Savurur uzaklara Durup dururken Bir garip hüzün Abanır omuzuna
Sayfa 52 - Doğan Kitap / 1. Baskı
Bak işte notalar karıştı, ezgiler muhalif Hava kursun gibi ağır, yağmursa arsız Ey benim alfabemdeki kadîm Elif Ne güzellik, ne de tat var baharsız Güzellikleri yasamak için geleceğim sana Geleceğim diyorum, biraz mühlet tanı bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Reklam
Dilimde sabah keyfiyle yeni bir umut türküsü Kar yağmış dağlara, bozulmamış ütüsü Rahvan atlar gibi ırgalanan gökyüzü Gözlerimi kamaştırsa da geleceğim sana Şimdilik bağlayıcı bir takvim sorma bana -Ihlamurlar çiçek açtığı zaman.
Durup dururken
Durup dururken bir deli rüzgâr savurur uzaklara Durup dururken bir garip hüzün abanır omuzuna Derken bir sevda, bir deli tutku, âşık olursun durup dururken Nefret ederler, düşman çoğalır, yalan söylerler durup dururken Durup dururken bir sabah erken, bir kıyamet durup dururken Şafak sökerken alırlar seni, voltadasındır durup dururken Davullar çalar, borular öter, bir dostun küser durup dururken Sürgün olursun yurdundan uzak, türkü söylersin durup dururken Durup dururken bir savaş çıkar, bombalar patlar, insanlar ölür Durup dururken yüreğin ağrır, sarhoş olursun durup dururken Şiir yazarsın düşmana inat, bir şair ölür durup dururken Durup dururken durur yüreğin, ölüverirsin durup dururken
çaresiz ağaçlara atılan kurşunların kahrını çekti toprak uzaklara bir türkü, haritaya bakmadan tazelenmeyen neşem inkâr etti çehremi sesinden tanıdığım sadece ben kaldım işte hayat, annemin dizlerine ağrı getiren yağmur
Elerimi, kollarımı şu ağaca sımsıkı bağladın Ama orda duran ben değilim, sadece bedenimdir, Zavallı kardeşim Abdilhan! .. Benim ruhum rüzgâr olup uzaklara gitti, Sonra yağmur olup toprağa karışt, Sevgilimden asla aynı değilim, Ben onun saçlarıyım, nefesiyim.. .. Sevgilim gün doğarken uyandğında Bir dağkeçisi olup ineceğim dağlardan. Bir kayaya cikip dikilecek. Onun çadırdan çıkmasını bekleyeceğim. O ocağı yaktığı zaman ateşinin dumanı olacağım, Çevresinde dolanacağım! Atını dörtnala sürüp giderken Dere geçidini geçerken Su olup atının toynakları altında sıçrayacağım. Yüzüne, ellerine serpileceğim Sevgilim türkü söyleyende Onun sesi, türküsü olacağı
Sayfa 346Kitabı okudu
Reklam
Karşındakini yargılamayı bırakırsan ‘bana zarar verdi’ yargısından kurtulursun. ‘Bana zarar verdi’ yargısından kurtulursan zarar dediğin şeyden de kurtulmuş olursun. İyi de ben güçlü filan değilim ki! Böyle vir vir vir konuştuğuma bakma. İnsan başka çaresi olmayınca öyleymiş gibi yapıyor.” “Bazen insan, konuştuğu kişi daha ağzını açmadan neler
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Okuduğum romanlardaki gökyüzünü doğup büyüdüğüm vadiye taşıyorum. Hangi öyküden bir çift güvercin havalansa daima çocukluğumun gökyüzüne kanatlanıyor. Kaç zamandır senin bitkin ve kırgın sesinle uyanıyorum. Uyanınca içimdeki şair tabiatlı mahcup çocuk, hemen kaynayan bir bulut oluyor ve tek başına yağacağı yerler arıyor. Bir türkü olup içime yağıyorum…
Arka kapakKitabı okudu
Kaç zamandır senin bitkin ve kırgın sesinle uyanıyorum. Uyanınca içimdeki şair tabiatlı mahcup çocuk, hemen kaynayan bir bulut oluyor ve tek başına yağacağı yerler arıyor. Bir türkü olup içime yağıyorum...
Sayfa 91
164 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.