Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Elerimi, kollarımı şu ağaca sımsıkı bağladın Ama orda duran ben değilim, sadece bedenimdir, Zavallı kardeşim Abdilhan! .. Benim ruhum rüzgâr olup uzaklara gitti, Sonra yağmur olup toprağa karışt, Sevgilimden asla aynı değilim, Ben onun saçlarıyım, nefesiyim.. .. Sevgilim gün doğarken uyandğında Bir dağkeçisi olup ineceğim dağlardan. Bir kayaya cikip dikilecek. Onun çadırdan çıkmasını bekleyeceğim. O ocağı yaktığı zaman ateşinin dumanı olacağım, Çevresinde dolanacağım! Atını dörtnala sürüp giderken Dere geçidini geçerken Su olup atının toynakları altında sıçrayacağım. Yüzüne, ellerine serpileceğim Sevgilim türkü söyleyende Onun sesi, türküsü olacağı
Sayfa 346Kitabı okudu
Seninle başladı, bitsin seninle… Ve gün be gün, ben seni düsünürüm. Sen benim herseyimsin ey sevgili. Rüzgarlara ezberlettim türkülerimi, Ben hep uzaklara türkü yazarım
Bahaettin Karakoç
Bahaettin Karakoç
Reklam
Karşındakini yargılamayı bırakırsan ‘bana zarar verdi’ yargısından kurtulursun. ‘Bana zarar verdi’ yargısından kurtulursan zarar dediğin şeyden de kurtulmuş olursun. İyi de ben güçlü filan değilim ki! Böyle vir vir vir konuştuğuma bakma. İnsan başka çaresi olmayınca öyleymiş gibi yapıyor.” “Bazen insan, konuştuğu kişi daha ağzını açmadan neler
Raymalı-aga kendi zamanında çok tanınmış bir cırav (yırcı), bir ozan idi. Daha küçük yaşta ün kazanmıştı. Tanrı vergisi bir yetenek ve kişiliğinin üç güzel özelliği sayesinde bozkırın en ünlü yırcısı, âşık ozanı olmuştu: Güftesini kendi yazar, bestesini kendi yapar ve güzel sesiyle bunları hem çalar, hem söylerdi. Dinleyenler ona hayran
ötüken yayınevi
Okuduğum romanlardaki gökyüzünü doğup büyüdüğüm vadiye taşıyorum. Hangi öyküden bir çift güvercin havalansa daima çocukluğumun gökyüzüne kanatlanıyor. Kaç zamandır senin bitkin ve kırgın sesinle uyanıyorum. Uyanınca içimdeki şair tabiatlı mahcup çocuk, hemen kaynayan bir bulut oluyor ve tek başına yağacağı yerler arıyor. Bir türkü olup içime yağıyorum…
Arka kapakKitabı okudu
Kılıçla yaşayan kılıçla mı ölürdü? Yüksekte ölenlere türkü yakan, yüksekte ölmüştü. "Kış çöker birden, solar iklim Ses döner geri, kaçar sokak sokak Kim sorar? Neden? Nasıl anlar insan? Kaç diyor hemen, bırak hayatını Dön uzaklara, unut bu yolları Kaç diyor hemen, bırak hayatını Dön uzaklara, unut bu yolları Sis yağar birden, yiter deniz Kör kalır bu kent, ağlarken kendine Kim bilir? Nasıl yapar insan, niye? Sis yağar bazen, yitik deniz Kör kalan bu kent, ağlar mı kendine? Sor o gün. Nasıl yapar insan, niye?" youtube.com/watch?v=FThOby5...
Reklam
Kaç zamandır senin bitkin ve kırgın sesinle uyanıyorum. Uyanınca içimdeki şair tabiatlı mahcup çocuk, hemen kaynayan bir bulut oluyor ve tek başına yağacağı yerler arıyor. Bir türkü olup içime yağıyorum...
Sayfa 91
seni beklerdim. seni karşılar, sana eşlik eder ve sana sarılırdım. inan, istediğim bu değildi. ama sen seni incitmemi istedin. ben de seni kırdım. bir daha kimse parçalarını birleştiremez. üstelik ben kırabildiğim kocaman bir adamı ciddiye alamam bir daha. bir gün birine daha önce hiç kimseye kullanmadığım bir kuvvetle saldırmıştım. dimdik durdu
Murad Adj’nin araştırmalarına göre, takriben 200 bin yıl önce Altay’a yerleşen Tükler, Çin vakainamelerine göre, sarı saçlı ve mavi gözlü insanlardı. Bu bölgeye geldiklerinden itibaren bunlar mağaralarda yaşamaya başladılar. Altay Türkleri hakkındaki bütün bilgiler meşhur arkeolog Aleksey Pavloviç Okladnikov’un uzun ve titiz çalışmaları ile
410 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.